Çalışmakta olduğum bölümde, yaklaşık 15 yıldır mesleki rehberlik ile ilgili dersler vermekteyim. Bu derslerin konusu, meslek seçimi ile ilgili konularda, özellikle geçlerin neler yapması gerektiği hakkındadır. Öğrencilerim ise psikolojik danışma ve rehberlik alanında eğitim alan öğrencilerdir. Mezun öğrencilerimizin önemli bir kısmı okullarda psikolojik danışman (rehber öğretmen) olarak görev yapmaktadır.
Bu deneyim süresi içinde öğrencilerimin bir kısmında şöyle bir düşüncenin oluşmaya başladığını fark ettim: "Meslek lisesi öğrencileri zaten mesleklerini seçmişlerdir, öyleyse onlara mesleki rehberlik yapılması gerekli değildir." Özellikle, 1999 yılından başlayarak uygulanan yeni ÖSS sistemiyle birlikte, bu düşünce daha çok ifade ediliyor gibi geliyor bana. Ayrıca, meslek liselerindeki öğrenciler arasında da 1999 yılından sonra motivasyon düşüklüğü sorunu belirgin biçimde ortaya çıktı. Yani, 1999 ve sonrasındaki 1-2 yıl içinde bu öğrenciler, "Biz istediğimiz bölümü seçemiyoruz, öyleyse, çalışmak da istemiyoruz." şeklinde düşünmeye başladılar. Belki günümüzde bu şekilde düşünen öğrencilerin sayısında azalma olmuş olabilir, ama yine de meslek liselerindeki öğrencilerimizin en azından bir kısmının aldıkları eğitime karşı motivasyonlarının çok yüksek olmadığını gözleyebiliyoruz.
Bu birinci ifadeyle ilgili kişisel görüşlerim şöyle: Bence psikolojik danışmanlar meslek liselerinde mesleki rehberlik çalışmalarını daha çok yapmalı ve meslek lisesindeki öğrenciler de -özellikle 9. sınıf düzeyinde- psikolojik danışmanlara daha çok başvurmalı. Çünkü 9. sınıf bittiğinde, bu öğrenciler öğrenimlerini aynı lisede sürdürme kararı verdikleri zaman, geri dönüş şansları giderek zorlaşacaktır. Eğitim sistemimizin özelliği bu şekildedir ve bu bir yere kadar da normaldir. Ancak devam etme-okul değiştirme kararını vermeden önce, birçok konunun tartışılması gerekecektir. Öğrenciler bu tartışmayı en iyi psikolojik danışmanlarla yapabilirler.
İkinci ifadeyle ilgili görüşümü de şöyle özetleyebilirim: Bence meslek lisesindeki öğrencilerin motivasyonlarını düşüren iki olumsuz özellik var. Bunlardan birincisi ve en önemlisi, mezunların uzun süreli işsizlik sıkıntısı yaşama olasılığının yüksek olması. Ne yazık ki, böyle bir durum var. İkinci olumsuzluk da, meslek liselerinde dünya standartlarında bir eğitimin verilememesi. Yanılmıyorsam, meslek lisesindeki öğrencilerimizin önemli bir kısmının motivasyonunu düşmesinde bu iki olumsuzluk önemli ölçüde etkili oluyor. Buna bir de 1999 yılında başlatılan ve ülke çapında bir problem haline gelen "katsayı sorunu" eklenebilir. Bu yeni uygulamayla birlikte, meslek lisesi mezunlarının kendi alanlarına/liselerine uygun yükseköğretim programlarına yönelmeleri gerekiyor. Tıp fakültesi gibi en gözde bölümlere yönelmek istediklerinde, -diğer liselerin mezunları gibi meslek lisesi mezunları da isteyeceklerdir- bu bölümlere yerleşme olasılıkları oldukça zayıflamış durumda. Bu son durum, ülkede ilk defa uygulanmaya başladığında, meslek lisesindeki öğrenciler çok tepkisel davranmışlardı. Son zamanlarda bu tepkiler daha az görülmeye başladı. Ama "katsayı sorunu" hala ülke gündemini işgal etmeye devam ediyor.
Bu can sıkıcı ve iç karartıcı tartışmalara karşın, meslek liselerinde öğrenim görmek ve ders çalışmak için hala birçok sebep olduğunu düşünüyorum. Örneğin, meslek lisesi mezunlarının meslek yüksek okullarını kazanma olasılığının çok yükselmesi bu sebeplerin başında geliyor. Hatta, bunun için ÖSS'ye katılmak bile gerekli değil artık. Ayrıca, meslek yüksek okullarından mezun olduktan sonra, dilerseniz Dikey Geçiş Sınavına katılabilir ve işe girme olasılığı biraz daha fazla olan bölümleri de kazanabilirsiniz. Ancak bu bölümleri kazanmak elbette çok kolay değil. Sadece YÖK'ün kontenjanları giderek artırdığını söyleyebilirim. Sonuçta, meslek lisesi mezunlarının kendi bölümlerine uygun olan ve eğitim süresi 2 yıl olan bir bölümü kazanma olasılıklarının imkansız olduğunu söyleyemeyiz.
Bir diğer neden de, akademik lise mezunlarının, özellikle de genel lise (halk arasında tercih edildiği şekliyle "düz" lise) mezunlarının ÖSS sonrasında bir yükseköğretim programına yerleşme olasılığının kolay olmaması. Uzun süreli işsizlik riskinin az olduğu programları kazanabilmek için Türkiye'de ilköğretim yıllarından başlayarak çok sıkı biçimde çalışmak gerekiyor. Hatta, ÖSS'ye birkaç kez katılmanıza karşın, hala istediğiniz bir bölümü kazanamayabilirsiniz. Ne yazık ki, üniversitelerdeki birçok bölümün mezunu da günümüzde işsizlik sıkıntısıyla karşı karşıya kalıyor. Ancak üniversite mezunları lise mezunlarına kıyasla genel anlamda daha kolay iş bulabiliyor. Eğer meslek lisesinden vazgeçip, çevrenizdeki bir "düz" liseye yatay geçiş yapmayı planlıyorsanız, işsizlik riskinin yanı sıra, bir de ders çalışma konusunu da düşünmelisiniz. Uzun süreli işsizlik sıkıntısından kurtulmak için uzun yıllar boyunca sıkı biçimde ders çalışmaya hazır olmanız gerekecek. Ne yazık ki, bu durum da çok iç açıcı değil.
Kısaca, belirtmek gerekirse, kalmanın da gitmenin de birçok bedeli olabilir. Ancak meslek lisesinde kalmayı tercih eden bir öğrencinin şu soruları yanıtlaması yararlı olabilir:
Bizim lisede ilgi ve yeteneklerime en uygun olan bölüm hangisi olabilir? Psikolojik danışman ya da öğretmenlerim bana bu konuda yardımcı olabilir mi? Bu kişiler bana başka hangi konularda yardımcı olabilirler? Örneğin, işe girmek için nasıl dilekçe yazılacağını biliyor musunuz? İkna edici bir özgeçmiş hazırlamayı öğrendiniz mi?
Bu meslek lisesindeki, uzun süreli işsizlik sıkıntısını en az yaşabileceğim bölüm hangisi olabilir? Bu bölüme geçebilmem için gereken bir not ortalaması var mı? Bu not ortalamasını tutturabilir miyim? Bu bölümden sonra meslek yüksek okullarının hangi bölümlerine gidebilirim? Bu bölümler hangi üniversitelerde bulunuyor? Bizim lisemizden mezun olan öğrenciler, önceki yıllarda hangi bölümleri kazanmışlar?
Bu lisedeki hangi bölümü bitirirsem, yakınımdaki kişiler benim işe girmeme yardımcı olabilirler mi? Önümüzdeki 3-4 yıl içinde, çevremde işe girmeme yardımcı olacak kişiler bulabilir miyim? Öğrendiğim meslekle ilgili olarak, çevremdeki kişilerle özel işler (girişimcilik gibi) yapabilir miyim? Bizim liseden önceki yıllarda mezun olanlar hangi işleri yapıyorlar?
Çevremde meslek lisesi ya da meslek yüksek okulu mezunlarını çalıştıran özel kuruluşlar var mı? Bu kuruluşlardaki yetkililer, işe aldıkları kişilerde hangi özellikler arıyorlar? İşe girdiğimde, hangi mevkii de işe başlayabilirim? En alt düzeyde, ortada ya da hangi düzeyde? En alt düzeyden başlamam teklif edilirse, ne yapmalıyım? Talep edilen maaş miktarı ya da diğer imkanlar nelerdir? Bu mezunlar işe alınıyorsa, ilerleyen yıllarda terfi etme olanağı elde edebiliyorlar mı? Bizim liseden mezun birisini bulup, bu konuları konuşmamın yararı olabilir mi?
Sonuç olarak, meslek lisesinden mezun olarak, hayata erken atılmanın ve kısa süre içinde gelir kazanmaya başlamanın avantajları yok değil. Çünkü tersi durumda da ciddi belirsizlikler yaşanabiliyor. Ayrıca, uzun süreli öğrenim (akademik liseye girme ve sonra üniversiteden mezun olma) gibi bir hedef belirlemek istiyorsanız, uzun yıllar sıkı biçimde ders çalışmak gerektiğini kabul etmeniz gerekiyor. Eğer meslek lisesinde öğrenim görmeyi tercih ettiyseniz, motivasyonunuzu yüksek tutmak biraz da sizin elinizde. Bunun için öncelikle mesleğinizin "en iyisi" olmayı hedefleyebilirsiniz. Sonra da, çevrenizin yardımıyla, işe girme olanaklarınızı artırmanın yollarını araştırabilirsiniz. Kişisel görüşüme göre, meslek lisesindeki motivasyonu düşük öğrenciler birçok şey yapabilirler. Akademik liselere geçiş yaparsanız/yapmış olsaydınız, aynı şekilde çaba göstermeniz gerekecek/gerekecekti. Motivasyonu düşük kişilerin ne topluma ne de kendilerine yeterince yararı olabiliyor.
Doç. Dr. Ragıp Özyürek
Çukurova Üniversitesi
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı
Meslek liselerinde mesleki rehberlik öğrenci motivasyonu rehber öğretmen psikolojik danışman