Üç Ayaklı Sehpanın Dengesizliği
Bir baktık satılıyor eskicinin elinde,
Dedik, almak lazımdır hem de ucuz şekilde…
Dedik, bunlar ne kadar, kaç kuruş vereceğiz?
Adamda vicdan yokmuş lafı düzelteceğiz…
Yani kaç lira eder bu sehpanın ederi?
Dışarıyla aynıymış bunların bedelleri…
Alamadık ve döndük sonra tekrar uğradık,
Tekrar soralım, dedik ağzını araladık…
Rakamlar birden düştü ikisi kırk edermiş,
Patron bu adam imiş öbürü acemiymiş…
Aldık, getirdik ve temizleyip düzenledik,
Duvarımın dibine düzgünce yerleştirdik…
Yatağımız da yerde sehpa başucumuzda,
Diğeri masamızda sağ ön tarafımızda…
Şifalı çaydanlığım sehpanın alt rafında,
Dosyam evraklarım var en üst cam raflarında…
Alta kediler girer birbirleriye oynar,
Tak, sehpa devrilmekte halım tamamen batar…
Çınar yaprağı suyum, şifalı çay dökülmüştür,
Haftalık kaynatırız bize öngörülmüştür…
Yere mi dökülecek lanet sehpa yüzünden?
Halımız boyanacak bu cehaletimizden…
Kürt Melahat, demişti içersen düzelirsin,
Kireçlenmelerine şifa edinebilirsin…
O’da Deli Emine’den Tıp ilmini edinmiş,
Deli Emine ise topallardan öğrenmiş…
Çınar yaprağı kırk saniye taşımlık kaynar,
Ardından soğutulur günde iki kez kadar…
Aç ve tok fark etmez bel fıtığına uygunmuş,
Ve kireçlenmelerde şifa oluşturuyormuş…
Biz, kefil olmasak da bu bize iyi gelir,
Kireçlenmem azalır kramplarım engellenir…
Gelelim sehpamıza kaldığımız yerlerden,
Siz inanmasanız da hakikat günlüklerden…
Devrilmesin diye sandalyeye bağladık,
Sol arka ayağını sol ayağıyla sardık…
Sehpamız taş gibiydi artık devrilmeyecek,
Kediler oynasa da çayım dökülmeyecek…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK