Aşık Veysel’e
Dost dost diye diye, arayıp durdun
Sivas elleriydi, doğduğun yurdun
Uzun ince yola, ömrünü yordun
Sadık olan yârin, toprağı buldun
Gönüldü sızlayan, gözdü ağlayan
Görmeyen gözünden, sözdü çağlayan
Seni bu dünyaya, sazdı bağlayan
Karanlık içinde, sabahı buldun
Gönlün muradına, yalana kandın
Gerçek olan aşkı, insana sandın
Köz olup toprağa, hicrana yandın
Yalanlar içinde, essahı buldun
Ömrünün baharı, çiçekler açtı
Gözün perdesine, sazın ilaçtı
Sevdiğin insanlar, ansızın kaçtı
İnsanlar içinde, eyvahı buldun
Âşık bir Veysel’din, garip bülbüldün
Gâh oldu ağlattın, gahı güldürdün
Sevdiğin toprağa, sen de gömüldün
Hakkın divanında, dergâhı buldun
Kul Ramazan der ki, mesele yazı
Kulun hükmü ne ki, kadere razı
Toprak berekettir, emekle kazı
Toprağa su gerek, Veysel'e sazı
Aşkın diyarında, bergahı buldun
Ramazan YILDIZ Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
17 Ağustos Depremi
Doksan dokuz yılı Ağustos ayı
Takvim gösteriyor tarih on yedi
Kırdı umutları Kuzey Anadolu Fayı
Yürekler sarsıldı her yer titredi
İstanbul, İzmit, Adapazarı, Düzce
Kırk beş saniye sürdü sadece
Dediler ki yedi nokta altı derece
Yitirdi umutları insanlar o gece
Bir feryat yükseldi Marmara’dan
Sanki o an deniz koptu karadan
Ayrı düşürdü evlat baba anadan
Unutulmaz Yıllar geçse aradan
Gecenin sessizliği derin mi derin
Sarsıldık metrelerce altından yerin
Kaza ve kaderdir Allah’ın takdiri
Her kul almalı deprem için tedbiri
Ramazan YILDIZ-17.08.2022
Ramazan YILDIZ
Emmi
Birinin derdi olsa, herkes ona yanardı
Bir kâse yemek konsa, bütün hane banardı
Büyük küçük belliydi, birbirini sayardı
Yaşattığınız değerler, emekler zayi emmi
Nerde Ebubekir, Ali, aslan yürekli Hamza
Ne sünnete uyuluyor, ne otuz iki farza
Bağlandık küresele, yeni nesil bir tarza
Gösteriş olsun diye, döner Kâbe’yi emmi
Utanma hayâ kalmadı, İnsanlar yüzsüz arsız
Herkes güçlüden yana, düşküne hep umarsız
Dostum dediklerinle, iş yapılmıyor karsız
Kötüysen herkes kötü, iyiysen iyi emmi
Düşen varsa kaldırıp, yaraları sarardı
Ne beklentisi vardı, ne de başka çıkardı
Dostunun yolu düşse, selamına uğrardı
Şimdi bunu yapanlar, artık enayi emmi
Neyi anlatayım ki, daha da neyi emmi
Köroğlu’na yol vermez, Bolu’nun beyi emmi
Arıyoruz hep mumla, geçen seneyi emmi
Daha fazla konuşup, yorma çeneyi emmi
Ramazan YILDIZ
Şehitler Destanı Sarıkamış
Her sene olunca aylar aralık,
Sarıkamış tüter gözümde anlık,
Her yeri kaplamış beyaz karanlık,
Kâh denir facia, kâh kahramanlık.
Hayaller peşinde bir Paşa Enver,
Yollarda doksan bin korkusuz nefer,
Yemen’den başladı amansız sefer,
Sarıkamış destan, şehitlik zafer…
Her yeri kaplamış sis, boran, duman,
Sarıkamış yolu koca bir Umman,
Sarmış dört bir yanı kar beyaz düşman,
Şahit Sarıkamış, Kars ve Kağızman…
Amansız esiyor tipi fırtına,
Yemen çarığı var bak ayağına,
Şehadet yüklenmiş yorgun sırtına,
Korkmadan yürüyor ölüm dağına.
Nasıl tipidir bu nefesi kesti,
Sarıkamış dağı kardan kafesti,
Bir ucu Yemen’den rediften sesti,
Şehadet rüzgârı her yandan esti.
Geçit vermez dağlar amansız zordu,
Üşüştü üstüne kuşu ve kurdu,
Beyaza büründü kahraman ordu,
Canından geçerek korudu yurdu.
Sarıkamış dağı çetin ve dardı,
Dağların ardında Rusya ve çardı,
Mehmet’in düşmanı karakış kardı,
Yolların sonunda şehadet vardı.
Bekliyor pusuda kışın çetini,
Siper etti Mehmet kan ve etini,
Canınla ödedin sen diyetini,
Destanlar yazamaz şehadetini.
Soğuğa karşılık donar ilikler,
Bin yılda görülür böylesi ilkler,
Tarihe yazılmış cesur kimlikler,
Şehadet şerbeti içen birlikler.
Zaferler beraber ölüm beraber,
Kaderin cilvesi kardan çember,
Dağların adıydı Allahuekber,
Cennet kokusu mu miski ve amber…
Anlatmak istedim kul Ramazanlık,
Tarihte görülmez bir kahramanlık,
Böylesi yürekten kalpten imanlık,
Doksan bir askerin cennet mekânlık…
Ramazan YILDIZ