Eğitim Sitesi

Aşkın Ekseni Şiiri

Aşkın Ekseni

İnce eler, sıkça dokur yüreği

Çağından sorumlu bakandır ozan

Bu uğurda, tükenmez hiç süreği

Çırayı diliyle yakandır ozan



Türlü türlü nağmeler arkasında

Demet demet çiçekler terkisinde

Arada bir seller akar yasında

Nice görülmez gam çekendir ozan



Her gönlün bir leyla’sı var bilirim

Hele yol aç, ben arkandan gelirim

Bundan ötesine, yapamam yorum

Çorak toprağa gül dikendir ozan



Ümit soluyana, adeta beşir

Hakikat adına, mesleği neşir

Diplomasız, ağır sıklet güreşir

Kendi bileğini, bükendir ozan

Onun gözleminde, tüm dünya sıla

Heybesinde gurbet, çıkıyor yola

Irmak, deniz, çayla, girip kol kola

Her mevsimde duru, akandır ozan



Sedefi keşfeder, bulur inciyi

Sarsıntıdan önce, görür öncüyü

O doğurmaz amma, çeker sancıyı

Kara bulutlara, çökendir ozan

Farklı nefeslerde, bulur hep âhenk

Yüreği terazi, vicdanı mihenk

Sanki Nebi’lerin ashabına denk

Her ortama huzur ekendir ozan

Yüce Yaradan’dan besler aşkını

Her can ile pekiştirir meşkini

Buralardan taşır cennet köşkünü

Sarıldığı ile, kokandır ozan



Ali Rıza MALKOÇ 4/12/2011 Samsun

Sürek : Süren, devam eden zaman.

Terki : Binek hayvanlarındaki eyerin arka bölümü,heybe

Beşir : beşaret veren, müjdeci

Neşir : neşreden, yayıncı

Sarsıntı : deprem Mecazi anlamı: beklenmedik olumsuz gelişmeler

Meşk: Değer verdikleri ile cani gönülden birlikte olma

Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri

  

vehbi akasya yazan ozanımızı kutlarım. asırlar boyu okunacak bir şiir bu

Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.

Benzer Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri:

Vasiyetname

Vasiyetnâme (2)

-oğula, oğullara, oğulverenlere –



Vâsi atanırsa, hür iradene

Aklını, fikrini çaldırma oğul

Sorumluluğun var, can varedene

Vazifen yaşatmak, soldurma oğul



Hem dünyalık gözün, hem kalbî gözün

Açık olsun, herkes anlasın sözün

Dimdik dursun başın, hep gülsün yüzün

Su ver fidanlara, öldürme oğul



“İnsan insan” diye yola çıkarlar

İki laf eylesen, sözü tıkarlar

Doğmasa da güneş, eriyor karlar

Hukuksuza pabuç deldirme oğul



Taş üstüne taş koyanlar, taş atmaz

Gönül mimarının, çivisi batmaz

Hakk’ı bilen, halka rağmen dayatmaz

Görgüsüze set ol, güldürme oğul



Acı acı, büyüttük bu ağacı

Meyve değil, zehir sundu ne acı

Dünya nimetleri, başının tacı

Sakın ha olmasın, aldırma oğul



Bahçende yetişsin, çiçekler, renk renk

Gönül harmanımız, gülistana denk

Çeşitlikte huzur, bütünlük ahenk

Gayrısını kalbe doldurma oğul



Nereden Baktığın, nerde durduğun

Önem taşır, hayalinde kurduğun

Kimi matemdedir, kimine düğün

Selâmı-sabahı kaldırma oğul



Çıkmaz sokak, kör düğümde yol aldık

Zulüme denk, horlanmayla hâl aldık

Çiçekten bal, yanan daldan kül aldık

Zirveleşen ruhu, böldürme oğul



Malkoç Ali, Rıza göstermez buna

İnsan haykırmalı, ve çözüm suna

Dünyanın ekseni, kayıyor kana

Despotun çarkını, oldurma oğul



Ali Rıza Malkoç Bursa, 27/11/2010



Vâsi: Akılca noksan veya ölen kişinin tüm hak, yetki ve sorumluluklarını yöneten kimse

Mâtem: Yas, elem, keder, üzüntü

Despot: Baskı ile yönetimi yöntem edinmiş zorba

Ali Rıza MALKOÇ

Katlısayı

Yığın yığın gerçekler, yığınlara dert ekler

Sürmez dayatma ile, bir gün gelir de tekler

Duvarlar örülüyor, tutuşuyor etekler



çağlayanlar önüne, set çekilsin dilemem

İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?



Renk renktir desen desen, kimi gözü elâdır

Farklı fikir inançlar, pas-küf değil cilâdır

Herkesi bir görmeyen, hukuk başa belâdır



İşledi bak gönlüme, izlerini silemem

İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?



Ufkunuz daraldıysa, gezin yedi kıtayı

Medeniyet aşkına, yükseltelim çıtayı

Meczuba yetki versek, yapmazdı bu hatayı



Milyonlar ağlıyorken, inan ki ben gülemem

İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?



Ortaçağ zihniyeti, hortladı hak hukukta

Yasama yasta olsun, yürütmeye ver dikta(!)

Halkın iradesini, asalım bir şafakta (!)



Bu yol çıkmaz sokaktır, kin döşeli gelemem

İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?



Yazık edilir yazık, mazime tarihime

Kime kefen biçtik hem, söyleyin beyler kime?

Hasta olan görünür, ya baytara hekime



Salgın var çağımızda, fikriyatsız ölemem

İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?



Ali Rıza Malkoç Bursa 13 Şubat 2010

Ali Rıza MALKOÇ

Değilmiş

Söylenen bunca söz kalmış öğütte

vefa; semtin adı "bile" değilmiş...

Balık çıkmış, güneşlenir söğütte

İnen yağmur küle, "göle" değilmiş...



Hani insan donup kalır ya bazen

Dört mevsim gözünde tüllenir hazan

Ne dinleyen anlar, ne mutlu yazan

Yolculuk gönülden "dile" değilmiş...



Öğütür zamanı, akrep-yelkovan

Bize mekân dünya, arıya kovan

Temelsiz bir ömür, besbelli yavan

Kâinat bir gurbet, "sıla" değilmiş...



Yanılt beni, zannımdan geri çevir

İşte bu beklenen, yakışan tavır:

Fikrine yapışan putları devir

Her ter ve gözyaşı, "çile" değilmiş...



Kimi din satıyor, tezgâhında din!

Kin doldurur kimi, heybesine kin!

Kandan beslenenin, hüsranı yakin

Saplanan her çivi, "nala" değilmiş...



Rekabetle, husumet bir tutulur,

Sözler yara açar, öz uyutulur

Sunulan mı?... ne yenir, ne yutulur

Bütünlük görüntü "ile" değilmiş...



İnsan var darası özünden ağır

Bencil, poliyüzlü, ukalâ, sağır

Gir sen de şiire, bağır ha bağır:

Bunca naz ve endam "güle" değilmiş...



İnsana yatırım yapıp da kes ye (!)

Kazandığın, helâl midir keseye?

Dilerseniz, yazalım dört köşeye :

Ölmüşüz, okunan "sâlâ" değilmiş...



Ali Rıza MALKOÇ 22/05/2010 Bursa

Ali Rıza MALKOÇ

Aşkın Ekseni Şiiri