Duyun Beni
Duyun artık beni hala hayattayım kulak verin
Yaşamakla ölüm arasında bırakmayın
Bir gelin uğrayın yüreğime anlamaya çalışın
Birikmişlerimi kusmaya ihtiyacım var her an
Hissedin artık varlığımı henüz ölmedim ben
Gülmeye, dolaşmaya ihtiyacım var herkes gibi
Herkesle deli gibi saçmalayıp coşasım var belki de
Alın beni sokun bağrınıza buna ihtiyacım var
Yüreğimle dost olanın kölesi olurum bu denli
Artık hissedin ne halde olduğumu nolur hissedin
Yalnızlığımın gölgesinden boğuldum kuytu köşelerde
Gelin çıkarın bu ruh bunalımından beni çıkarın
Yüreğime kulak veren olursa hemen gelsin
Çıkarsın derinimde yatan acı dolu gerçekleri
O zaman anlaşılırım kim bilir bunca yıl
Yalnız bırakılmamın acı gerçeğini, sebebini....
#Suzan Kurt
İsimsiz Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Giderim
Neden beni bu hallere bıraktın?
Bozdun kimyam o yan bu yan giderim.
Yalanla dolanla yollara saldın,
Seni anlamaya huyan giderim
Aşkınla kavrulup serap görürüm
Dudaklarım çatlak yanar dururum.
Sevda ateşini artık bilirim
İçip kandırmayan suyan giderim
Serimde sevdanın dumanı tüter
Cil attı hasretin yüreğim biter
Kerem, Mecnun ne ki ben daha beter
Ölümüme bedel toyan giderim
Sevgimde hiç yalan olmaz demiştin,
Küçük yaşta beni harap etmiştin
Bana ağu kendin şerbet içmiştin
Peşin sıra kalkan tozan giderim
Yaktın yüreğimi bedenin yansın
Yar ciğerim, herkes derdimi görsün.
Kanattın yüreğim içime aksın
Osman yaram için tuzan giderim
İsimsiz
Kaderde Senden Ayrı Düşmek De Varmış
kaderde senden ayrı düşmek de varmış
doğrusu bunu hiç düşünmemiştim...
seni tanımadan
hele seni böyle deli divane sevmeden
yalnızlık güzeldir diyordum
al başını, kaç bu şehirden
ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara
rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git
git gidebildiğin yere git diyordum
oysa ki, senden kaçılmazmış
yokluğuna bir gün bile dayanılmazmış.
bilmiyordum...
yine de dayanmaya çalışıyorum işte
bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen
geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye
rüzgar güzel bir koku getirmişse
saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum
yaşamak seninle bir başka zamanı
bir başka zamanda seni yaşamak
herşeyden önce sen
elbette sen
mutlaka sen!
ister uzaklarda ol
ister yanıbaşımda dur
sen ol yeter ki bu zaman içinde
ben olmasam da olur..
İsimsiz
Ve Anlatayım Mı Sahiden ?
Ve Anlatayım mı sahiden?
İçindeki yokluğunu başka suretlere resmetmekteki ustalığımı...
Yüzümdeki sirayetsiz çirkinliğini...
Aheste gülüşlerin senli sırıtan yanlarını...
Belki de kimse sahip çıkmasın diyedir sevgili
Ayrılığına bile sadık kalışım...
Biliyorum...
Dönmezsin...
Zaten bende bir ömür bekleyemem ya seni...
Hani dönüşüne mümkün sebeplerin olsa...
Nefes olur yapışırdım dudaklarına...
Ve Çok yordu bu hayat beni sen yokken...
Kendime yakıştıramadım...
Kabul olmasından korktuğum dualarımla seni beklemeyi...
Sensizlik bana yakışmadı...
Haklısın...
En çok da onlar kanatıyor senli yanlarımı...
Sensiz Tebessümlere meyletmek...
Sesine hasret yaşarken...
Gözlerinde vurulup can çekişmeli bir hayatın koynunda senli adımlamak...
Senli yarınlara gün biriktirmek...
Haklısın...
Çayların da eski tadı kalmadı...
Bardakta durduğu gibi durmuyor melet...
Her dem seni hatırlatıyor...
Hatırlamak unutanlar içindir diyorum kendime...
Oysa kendimi bile hatırlamayacak kadar çok unutmuştum sende...
Mavi kent çocuklarının şarkılarında şahitlik ediyorum anlamını yitirmiş bir kentin köhne bir sokağında vurulmuş bir aşkın son nefes çığlıklarına...
Ölü bedenlere yaşıyor muamelesi yapan bir aşk dilencisinin ‘’Allah Seni Sevdiğine kavuştursun’’ cümlesinde bile bulamamak koyuyor seven adama...
Gizli numaraların tek şahidi olan telefon kulübelerinin ıslak camlarına bırakıyorum adını...
Her nefeste yalnızlık olup boğazımda düğümleniyor bu şehrin sensizlik kokan yanları...
Sen alıcısı bir eskici oluyorum bu kentte...
Cadde cadde seni topluyorum...
Ve kahrolsun Kadın...
Adına yokluğu yakıştıran dudaklar...
Seni bana hasret beni sana gurbet koyan şehirler...
İsimsiz