azra güzelmiş bravoo
Kalbimde Yaşıyor,kalbimde Kalıyor
masmavi gözleriyle,
temiz kalbiyle,
dayanır yüzüyle,
kalbimde kalıyor,kalbimde yaşıyor.
^^^^^^^^^^^^^^
sevecen yüzüyle,
hoşgörülü davranışlarıyla,
akıllılığıyla,vatan sevdasıyla.
kalbimde kalıyor,kalbimde yaşıyor.
^^^^^^^^^^^^^^
canını,kanını ,
feda etti türklere.
can akıcı kalbiyle
sevdi çocukları.
YAĞMUR KUZUCU...
Öğrenci Şiirleri Şiirleri
Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.
Benzer Öğrenci Şiirleri Şiirleri:
Şu Boğaz Harbi Nedir?
Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
Dedirtir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bir göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi;
“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.
Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
MEHMET AKİF ERSOY
Öğrenci Şiirleri
Aşkın âb-ı hayattır ruhuma Göz Bebeğim.
Sende buldum yaşamın o doyumsuz tadını.
Ey sararmış sinemde boy veren Kır Çiçeğim!
Zihnimde bayrak gibi taşıyorum adını.
Bak, âlemim muştunla yeşerdi Kelebeğim.
Şu sancılı ömrümün ilk ve son baharısın.
Ey ufkumu süsleyen biricik Aşk Meleğim!
Sen, naçiz bedenimin inan şah damarısın.
İsmini şu alnıma ezelde yazmış kader.
Sana kavuşmak için gelmişim bu âleme.
Ey uğruna canımı kurban kıldığım Dilber!
Sadece seni sultan ettim gönül kaleme.
Sana olan sevdamın mümkün değildir izahı.
Sîmana baktığım her an kesilir nefesim.
Ey yaralı bağrımın eşsiz ve narin Mahı!
Ukbada dahi yoktur senden başka hevesim.
Anlamlı günlerimin miladısın Nazlı Yar.
Bana verdiğin güçle karşı koydum zamana.
Ey mazimi örterek yok eden tertemiz Kar!
Vuslatınla yeniden geldim sanki cihana.
Durmuş kalbime hayat sunan Gizemli Sihir!
Sen dünyaya döndürdün bu cansız tomurcuğu.
Ey varlığına muhtaç olduğum Ulvi İksir!
Sevgin, yaşama bağlar; içimdeki çocuğu.
Sen: Kollarında huzur duyduğum Şirin Bulut!
Her derdime dermandır zarif bir tebessümün.
Ey ağlayan ruhumu güldüren Beyaz Umut!
Gerçek vasfı bayramdır dizlerinde ölümün
Öğrenci Şiirleri
O çok zorluklar aştı
Savaşları hep o kazandı
Yılmadı yorulmadı
Onun sevgisi yüreklere bağlandı
TBMM' yi kurdu
Padişahlığı kovdu
O günden beri Dünya
Yeni özgürlüğüne kavuştu
Mustafa Kemal Atatürk
Ün oldu yüreklerde
10 Kasımda Dünyaya yumdu gözünü
Şimdi Anıtkabir'de...
Öğrenci Şiirleri