Kör Kehanet
Alaca şafağın ışığı vurmuş dağlara
Mazbut bir gün sığınır açık yaralara
Kuşlar konar ölülere şahit ulu çınarlara
Düşmüş bir adam kızılcık pişirir umutlara
Aşkın dağarcığı alevlenir ay altında
Şarabı külle besler şebin sabahında
Karanlığa su serper güneşin ahtına
Kaderi küfür dokur küser zinhar bahtına
Bıraktığın her şey saklı içimin içinde
Göğsüme ektim tütünü gecenin üçünde
Evrenden salvolar var gölgeler biçiminde
Kıydım usturaya biledim sesimi yalnızlık içinde
Ölüm için önce kafeste can gerek
Yıldızlar suya düşer mi acıyı bilerek
Nefesi var eden de bir lokma ekmek
Dağılır göğün kuşağı maviyi sererek
Yeri sömüren rüzgarın keş alameti
Düşü gözlerine yoran uykunun kerameti
Evi barkı yıkar kör kehanetin ibreti
İnsan olan ne yapsın bozuk zürriyeti
Can üşürse sanma umut haddini aşar
Sema batarsa yağmur bulutsuz da yaşar
Cihanın olsa da bir ah ile ömür ziyan olur
Ziyan olur ise ömür ah ile cihan bir olur
İzbe kaldırımlarda sinsi bir uğultu
Demem aşkın firkatı tek seni buldu
Nice kızlar tenhada saçlarını yoldu
Kahkaha kendi soluğunda boğuldu
Dile geldi kağıt künyemi yazdım şiire
Kaç kez yalvardım laf dinlemez gönlüme
Bir çift göz için düşme ellerin diline
Harcadın ömrünü çare bilmez birine
//H.Şahinbay//
Haydar ŞAHİNBAY Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Bayram Gelecek
Bayram mı dedin
Ülkem gibi yarım yamalak
Aşk gibi dikeni gülünden
Cenneti cehenneminden beter
Bayram mı dedin
Kapalı defterlerde saklı günlükler
Kara tahtada yorgun cümleler
Babam gibi öksüz
Annem gibi evren
Ölüm gibi güzel
Yaşam gibi sır
Bayram mı dedin
Avuçlarımdaki kelebek
Gibi ürkek
Yalnızlık gibi ihtişamlı
Kendi halinde yaralı
Kendi halinde salıncak
Bayram mı dedin
İşçilerin ellerinden yola çıktı
Bayram bize gelecek
Bayram bize gelecek
Haydar Şahinbay
Haydar ŞAHİNBAY
Ne Desem
Ben bir rüya gördüm akşamdan
İçinden mavi ışıklar geçti
Kuşların kanatları suya değdi
Bilmem nehir mi desem, şehir mi
Açıldı pencereler usul usul
Rüzgar aldı yalnızlığımı
Islandı tenim kıvrak sislerde
Yağmur mu desem deniz mi
Bir masaldı benim ömrüm
Dereyi tepeye sordum
Kahramanı toprağa gömdüm
Cennet mi desem cehennem mi
Canı cananda buldum
Güneş istedim, yıldızda kaldım
Her yaşta bir güzel sevdim
Yar mı desem yaren mi
Sustum, sesimi unuttum
Ellerden bir söz duydum
Beyazı siyaha üflüyordu
Bilmem saz mı desem ney mi
Saçındaki karaya inandım
Ben bir sana kandım
Kırmızıyı ateşten aldım
Kadehte mey mi desem,
Yanakta al mı..
Kapından geçeni, kötüye yordum
Avuçlarından mısra çaldım
Düşerimde ellerini ısıttım
Yürekte yanan ateş mi desem, köz mü
Ayrılığı da aşktan bildim
Yarayı ölüme seçtim
Yolcusuz yollara düştüm
Dert mi desem, derman mı
Aynada bir yüzü, övdüm
İnsan mı desem, Tanrı mı
Haydar Şahinbay
Haydar ŞAHİNBAY
Kalemlerin Kurşunu
Vurup güneşi kanattılar göğsünden
Serdiler gökkuşağını kopardılar süsünden
Yine de sürüklediler bulutları peşinden
Yağmuru kara sayıp ayırdılar eşinden
Aldılar mısrayı şiiri ettiler yerinden
Bir ahım var kuzey yelinden
Söyleyin yare tutsun elimden
Çıkıp gelsin yad elinden
Tüketip umudu kırmasın belimden
Haydar ŞAHİNBAY
Haydar ŞAHİNBAY