12. Sınıflar seçmeli felsefe dersi 1. dönem 2. yazılı sınav soruları (Paylaşım:Ömer Faruk ISLAK)
2013 YGS Felsefe Soruları
28. Felsefe sorularla doğar, büyür, gelişir. Ancak felsefi soru diğer sorulardan farklıdır. Felsefe, olanla yetinmez. Bu yüzden insan ve zihnini sürekli arayışa sürükler. Bu eylemle de yaşamı, varlığı, bilgiyi ve değerleri daha da anlamlı bir hâle getirmeyi amaçlamaktadır. Belki de bu yüzden olacak ki her insan kendini tanımaya ve bilmeye başladığı ilk günden itibaren "Ben kimim, neyim ve ne olacağım?", "Evren nedir?", "Dünya nedir?", "Doğru nedir?", "Güzel nedir?", "Adalet nedir?" veya "Eşitlik nedir?" gibi birçok soru sormaktadır.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, felsefi soruyu diğer sorulardan ayıran özelliklerden biri değildir?
A) Var olanla yetinmemesi
B) Neden-sonuç ilişkileri araması
C) Eleştirel ve sorgulayıcı olması
D) Bitmez tükenmez arayışlardan oluşması
E) Yaşamı ve varlığı anlamlandırması
29. Felsefenin bilimler gibi bir gelişim süreci yoktur. Bizim, "Hippokrat Yemini" ile hekimlikte ahlak ölçülerini belirleyerek tarihe mal olan Hekim Hippokrates'ten tıp alanında çok ileride olduğumuz kesindir. Oysa Platon'dan çok daha ileride olduğumuzu söyleyemeyiz. Ancak onun yararlandığı bilimsel bilgi sürecinden daha ilerideyiz. Felsefe üretiminde belki de bir düşünürün dediği gibi sadece Platon'a dipnot yazıyoruz.
Bu parça felsefi bilginin aşağıdaki özelliklerinden hangisini vurgulamaktadır?
A) Akla dayalı olma
B) Evrensel olma
C) Eleştirel olma
D) Kümülatif olma
E) Bütünleyici olma
30. Descartes, Metot Üzerine Konuşma adlı kitabına sağduyunun eşit olarak dağıtıldığını söyleyen cümleyle başlar. Ona göre bunun kanıtı, başka konularda kendilerine verilenle yetinmeyen insanların, sağduyu söz konusu olduğunda kendilerinde bulunandan şikâyetçi olmamasıdır. Sağduyu doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırma yetisidir. Sağduyu eşit dağıtılmış olduğuna göre, bütün insanların aynı konularda aynı sonuçlara varması gerekirdi. Ancak öyle olmadığını, aynı konularda akıl yürüten insanların farklı farklı sonuçlara vardıklarını görüyoruz. Bunun nedeni farklı yollardan akıl yürütmeleridir.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılamaz?
A) Aynı biçimde akıl yürütenler aynı sonuçlara varırlar.
B) Herkes kendi sağduyusundan hoşnuttur.
C) Aynı konularda farklı sonuçlara varılmasının nedeni sağduyu eksikliğidir.
D) Sağduyu, ahlak alanında doğruya ulaşmamızda yardımcı olabilir.
E) Sağduyu; iyinin, kötünün, doğrunun, yanlışın farkında olma yetisidir.
31. Uzun bir süre karşılaşmamış iki arkadaş, birbirlerini görmeyi ummadıkları bir anda karşılaştıklarında, "Bu ne tesadüf!" şeklinde bir tepki verirler. Spinoza, böylesi bir tepkinin varlığın yapısına uygun olmayan bir tepki olduğunu düşünürdü. Çünkü ona göre, hayatta tesadüf diye bir şey yoktur.
Bu parçada Spinoza'nın hangi düşüncesi vurgulanmaktadır?
A) Olan her şeyde sıkı bir zorunluluk vardır.
B) Rastlantı ve zorunluluk, biri olmadan diğeri düşünülemeyen kavramlardır.
C) Doğada özgürlükten gelen bir nedensellik vardır.
D) Dışsal zorunluluk insanın iç dünyasını da belirler.
E) İnsanlar, mutluluklarının kaynağını kendilerinin dışında arar.
32. Bentham tarafından formüle edilmiş olduğu şekilde faydacılık ilkesinin söylediği şudur: En fazla sayıda insana en büyük (maksimum) ölçüde mutluluk sağlayan bir eylem, doğru eylemdir.
Bu parçaya göre, faydacılık aşağıdakilerden hangisini doğru bulur?
A) Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
B) Her şey karşılıklıdır.
C) Her ülke kendi çıkarlarından sorumludur.
D) Yurtta barış, dünyada barış.
E) Her koyun kendi bacağından asılır.
33. Walter Benjamin mekanik yeniden üretimin, bütün bir çağa damgasını vurmasına bağlı olarak sanatın bütün sahiciliğini kaybettiğini söyler. Ona göre özgün bir sanat eseri, her yeniden üretimiyle birlikte, "aura"sından hep bir şeyler daha yitirir. Bundan ötürü kültür bir bütün olarak meta üretim endüstrisine dönüşür, buna bağlı olarak da kültür ürünleri şeyleşir.
Bu parçada kullanılan "aura" kavramı, sanat eserinin hangi özelliğini dile getirmektedir?
A) Evrenselliğini
B) Yaratıcılık gerektirdiğini
C) Kalıcı olmasını
D) Estetik kaygıyla bağını
E) Biricikliğini
34. Hobbes'a göre insan; doğası gereği kendi varlığını sürdürmeye çalışır, dünya nimetlerinden olabildiğince çok yararlanmak ister. Bunun sonucunda da herkes herkesin düşmanı olur, böylece savaşlar ortaya çıkar. Bu durumu Hobbes "İnsan insanın kurdudur." şeklinde özetler. Ama bu durum insan varlığını tehlikeye düşürdüğünden insanlar herkesin güvenliğini sağlayan bir düzen arayışına girmişlerdir. Dünya nimetlerinden yararlanırken zora başvurmaktan vazgeçmek üzere birbirlerine söz vermiş, zora başvurma yetkisini ve gücünü, boyun eğecekleri bir kişiye devretmek için aralarında anlaşmışlardır.
Bu parçaya göre, insanların anlaşmalarına neden olan unsur aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsanların, dünya nimetlerinden eşit yararlanamaması
B) Bireylerin zora başvurma gücünü ve yetkisini bir otoriteye devretmek istememesi
C) İnsanın doğal arzularının kendi varlığını tehdit etmesi
D) Herkesin birbiriyle savaşması sonucunda kültürün yozlaşması
E) Bitmek bilmeyen savaşların köklü uygarlıkları tehdit etmesi
35. Aristoteles fiziği yanlıştır elbette, geçerliliğini de tümüyle yitirmiştir. Ama yine de bir "fizik"tir yani matematiksel bakımdan gelişmemiş olsa da son derece gelişmiş bir bilim. Ne çocukça bir düş ürünüdür ne de ortak duyunun boş, üstünkörü sözleridir. Bir kuramdır yani ister istemez ortak duyunun verilerinden yola çıkıp bu verileri son derece tutarlı ve sistemli bir incelemeye tabi tutan bir öğretidir.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılamaz?
A) Bilimsel bir kuramın, ortak duyunun verilerinden yola çıkması gerekmez.
B) Kuramların geçerliliğini yitirmesi bilimselliklerine zarar vermez.
C) Bilimsel bir kuramın yanlış olması tutarsız olduğu anlamına gelmez.
D) Bir kuramın bilimsel olması, matematiksel bakımdan gelişmiş olmasını gerektirmez.
E) Bilimsel bir kuramın, eldeki verileri tutarlı ve sistemli bir incelemeyle tutması gerekir.
41. "Felsefe yapmak yolda olmaktır." diyor Jaspers. Ben de "Felsefe yapmak yolda olmak kadar uçta olmaktır." diyorum. Uçta olmak akıncılık yapmak gibidir. Orduların önünden gidip henüz kimsenin ayak basmadığı, bilmediği, görmediği sınır uçlarında dersimiz.com cesurca at koşturmaktır aynı zamanda. Daha sonra, edindiği tecrübeleri ardından gelecek orduyla paylaşmak, onlar için patika bile olsa yol hazırlamaktır.
Bu parçada felsefenin uçta olmasıyla anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tüm sorulara çözüm getirmek
B) Teorilere ilginç yorumlarda bulunmak
C) Kendi başına hareket etmek
D) Hakikatin peşinde olmak
E) Yeni soru ve iddialar ortaya atmak
42. Sadece duyusal verilerle yetinirsek örneğin su, çeşitli ve farklı hatta çelişkili şekillere girmiş gibi gözükür; kaynayan su sıcak, yağmur soğuk, kar yumuşak, buz serttir. Oysa hep aynı şeyle karşı karşıyayızdır. Bundan dolayı duyusal olmayıp tamamen akli olan su fikrine ulaşmak için duyulur olanın ötesine geçmek, hatta ona karşı düşünmek gerekir. Nitekim bugün su fikrini, duyusal olmayıp tamamen düşünsel olan bilimsel bir soyutlamayla H2O gibi kimyasal bir formülle ifade ediyoruz.
Bu parça aşağıdaki yargılardan hangisine karşı örnek oluşturur?
A) Bilimsel bilgi genellemelere ulaşmak ister.
B) Genel fikirlere ulaşmada akıl etkin araçtır.
C) Duyusal bilgi hakikatin bilgisidir.
D) Duyusal bilgiyle bilim yapılamaz.
E) Soyut bilgi duyusal bilgiden doğar
43. Platon'a göre "iyi", "ideaların ideasıdır" ve erdemlerden oluşan idealar merdiveninin tepesinde bulunur. Platon'da iyi ideası, iyi olan her şeyin iyi olmasını sağlayandır. Akıllı olmak, bilgili olmak, erdemli olmak iyidir. Ama bunların hiçbiri tek başına yeterli değildir. İyi, bütün bunları içine alan bir yaşam biçimidir.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?
A) Akıllı, bilgili, erdemli bir hayat sürmek bizim yararımızadır.
B) İyi, varlığı belirleyen ana ilkedir.
C) İyi ve kötü, göreli kavramlar olduğu için bunların ötesinde bir yaşam sürdürmek gerekir.
D) İyi, "erdemli" yani "iyi" bir yaşam sürmeyi olanaklı kılandır.
E) İyi, her insanın gerçekleştirmesi gereken bir ideadır.
44. Eğer bir kanıtlama yapılacaksa bu kanıtlama yolu farklı biçimlerde karşımıza çıkar. Kimisi dünyanın hareketine bakarak bir ilk hareket ettiricinin olması gerektiğini ileri sürer. Kimisi dünyadaki nedenler zincirine bakarak bir ilk nedenin var olduğu sonucuna ulaşır. Kimisi de dünyadaki şeylerin çokluğuna, değişkenliğine, zorunsuzluğuna bakarak bütün bunların ardında tek değişmez zorunlu bir varlığın bulunması gerektiği sonucunu çıkarır.
Bu parçada dile getirilen sorgulama, felsefenin hangi disipliniyle ilgilidir?
A) Din felsefesi
B) Ahlak felsefesi
C) Bilgi felsefesi
D) Siyaset felsefesi
E) Bilim felsefesi
45. Doğrulanmış olmak bir kuramın erdemi değil, zaafıdır. Çünkü doğrulayıcı örnek bulmaktan daha kolay bir şey yoktur. Bir kuram, ne kadar çok yanlışlama çabasından başarıyla çıktıysa o kadar iyi bir kuramdır. Yanlışlamaya çalışıp yanlışlayamadıysak o kuram doğrulanmış değil, pekiştirilmiş olur. Bir kuram yanlışlanma olanağını taşıdığı için bilimsel sıfatını hak eder, herhangi bir düşünsel deneyle de olsa hiç yanlışlanamıyorsa bu durum onun dersimiz.com bilimsel olmadığını gösterir.
Bu parçada söylenenler aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı olabilir?
A) Bilimsel kuramlar nasıl yanlışlanır?
B) Bir kuramın doğruluğunun ölçütü nedir?
C) Bir kuram ne zaman doğrulanmış sayılmalıdır?
D) Bilimsel kuramlar ne zaman yanlışlanmış sayılmalıdır?
E) Bir kuramın bilimselliğinin ölçütü nedir?
Abdülselam Kuzucu
Abdülselam Kuzucu
2013 YGS felsefe soruları felsefe dersi soru bankası felsefe sorul arşivi Abdülselam Kuzucu indirmesiz sorular
Ortaöğretim (Lise) 12. Sınıflar Soru Bankası Felsefe Dersi Soru Bankası Soruları
2013 YGS Felsefe Soruları Hakkında Yorum Yazın...
2013 YGS Felsefe Soruları Hakkında Yazılan Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.