akdeniz süper be bu şiir 2016-01-16
Dalgacı Mahmut Şiiri | Orhan Veli KANIK
Dalgacı Mahmut
İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi.
Deniz yırtılır kimi zaman,
Bilmezsiniz kim diker;
Ben dikerim.
Dalga geçerim kimi zaman da,
O da benim vazifem;
Bir baş düşünürüm başımda,
Bir mide düşünürüm midemde,
Bir ayak düşünürüm ayağımda,
Ne halt edeceğimi bilemem.
Orhan Veli KANIK
çocuk şiirleri okul şiirleri eğitici şiirler öğretici şiirler amatör şiirler şiirlerimiz öğrenci şiirleri belirli gün ve haftalar şiirleri
Dalgacı Mahmut Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Dalgacı Mahmut Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Yazılan son 3 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 3 yorum yazılmış.
Benzer Karma Çocuk Şiirleri
Perili Dere
Köyün altında bir dere
Cıvıl cıvıl peri
Besmelesiz geçilmez ha
Geçer miyiz hiç
Akmaya üşenir suyu
Yüzünde bir karış saman
Üflemeden içilmez ha
İçer miyiz hiç
Bir varmış bir yokmuş
Çok eski zamanlarda
Bir peri kızı varmış
O zamanlar bu dere
Akarmış köpüre köpüre
Masal bu ya
Kız ırmakta yıkanırken
Gamzesini düşürmüş suya
Çok üzülmüş peri kızı
Yalvarıp yakarmış ırmağa
Ver gamzemi demiş
Irmak da ırmakmış ha
Almış kızın gamzesini
Geri vermemiş bir daha
Sen misin bunu yapan
Peri kızı bu ya
Her gözünden bir damla yaş
Damlatıvermiş ırmağa
Kuru bir dere olmuş ırmak
Hiç akmamış bir daha
Ali YÜCE
Ali YÜCE
Evimiz
Evimiz dört odalıdır
Hadi gezelim Tuncay
Yavaş yavaş hepsini
Konuk odası süslü
Duvarlarda bezeklere baktıkça
Giderim uzaklara ben
Yatak odası hep uyur
Akça perdeleri inik
Tembel demez ona kimse
Yemek odası büyüktür, güzeldir
Elma, armut, kavun kokar birazcık
Çiçek vardır masasında
Oturma odası işte, en aydınlık odamızdır
Benim en çok sevdiğim yer
Burda ödev yaparım
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Geçmiş
Gide gide nereye vardım
Karlı bozkırda koşup koşup
Bodur bir ağaç kaldı belleğimde
Gümüş yüzükler gibi incelmiş
Babam didinirmiş hababam
Fincan çekilirmiş sırtına
Uzun ırmakları yorgunluğun
Oturma odamızda geçermiş
Derken gökyüzü girmiş araya
Derken giriş o giriş
İbrişim örülü bencilliğimi
Büküp eğiren hep kelimelermiş
Bir çağ adı gibi hep anılacak
Diye düşünmüştüm ama değilmiş
Ey özenle dokunmuş sırmalı kumaş
Bir kez bile giyilmeden eskimiş
Gide gide nereye vardım
Karlı bozkırda koşup koşup
Bodur bir ağaç kaldı belleğimde
Gümüş yüzükler gibi incelmiş
Hilmi YAVUZ
Hilmi YAVUZ
Ayşece
Hem yoktu hem vardı
Büyük bir kentin
Gecekondu semtinde
Küçük bir kız vardı
Adı Ayşece
Nar tanesi kar tanesi
Anasının bir tanesi
Gözleri vardı boncuk
Elleri vardı pamuk
Herkes onu çok severdi
Günlerden bir gün
Gide de gelmeye o gün
Bulut oldu yel oldu
Yağmur yağdı sel oldu
Alıp götürdü evini anasını
Ayşece'yi öksüz koydu
Bir bekledi iki bekledi
Ayşece'nin babası
Eli balyoz dili yılan
Bir kadınla evlendi
Dövdü günde üç öğün
Güzel kızı çirkin analık
Yanık ekmek yedirdi
Su içirdi boz bulanık
Evden kaçtı Ayşece
Az gitti uz gitti
Kırk gece kırk gündüz gitti
Baktı analık arkasında
Ha ulaştı ha ulaşacak
Bir kayaya seslendi
Açıl kayam açıl
Şıkırt açıldı kaya
Ayşece girdi içine
Kapan kayam kapan
Şıkırt kapandı kaya
Güzel Ayşece içerde
Eteği dışarda kaldı
Gördü eteği analık
Yalancıktan ağladı
Açıl kayam açıl
Kaya açılmadı
Bir gelinböceği olup
Pır pır uçmaya başladı
Bakakaldı analık
Ali YÜCE
Ali YÜCE