tuğba ve elif Bugün kalbim ağladı niye biliyormusun Ogün gittiğin için ağlattın kalbimi Nur var yüzünde kalbim var gönlümde Cuma günü gittin kırdın ağlattın kalbimi Uğuldar kurtlar ağlar yağmurlar Kırmızı kan mavi gökyüzü birleşir hepsi bir dünya olur
Acaba
Uyuyan göllere ay ışığında
Sevginin resmini çizsem kim anlar?
Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında
Yağmurun saçını çözsem kim anlar?
***
Bir mekân kaplamış ne varsa nerde
Kendi ötesini saklar her perde
Sonsuzluğun sona erdiği yerde
Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar?
***
Aşk kömür beyazı, kin süt karası
Eklenir yarama her dost yarası
Et oldum bıçakla kemik arası
Cellâtla ahtımı bozsam kim anlar?
***
Doğumda yalan var, ölümde gerçek
Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek
Kırık gönülleri toplayıp tek tek
Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar?
***
Gün geldi zamanı gömdüm kabire
Dağ oldu aklımın verdiği fire
Bağlasam telaşı çelik zincire
Sabrın derisini yüzsem kim anlar?
***
İçte deprem olur dışın düğümü
İhlâssız çözülmez işin düğümü
Aklımdan geçeni, düşündüğümü
Okusam kim dinler, yazsam kim anlar?
Abdurrahim KARAKOÇ Şiirleri
Yazılan son 4 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 4 yorum yazılmış.
Benzer Abdurrahim KARAKOÇ Şiirleri:
Doktorsuz,ilaçsız bir dağ köyünde
Siz sancı ne bilebilir misiniz?
Yirmi beş yaşında bayram gününde
Siz açlıktan ölebilir misiniz?
***
Boz ekmeğe katık edip soğanı,
Ve içerek üzerinden ayranı,
Temmuz ortasında öğle zamanı
Siz mercimek yolabilir misiniz?
***
Okunurken şu mübarek ezanlar,
Kelle çekip İslamlığa kızanlar,
Ey haksızlık kitabını yazanlar
Siz hak nerde bulabilir misiniz?
***
Size göre,mezar yokluk kapısı;
Bize göre ebedilik tapusu
Öte dursun sebeplerin hepisi;
Siz ölürken gülebilir misiniz?
***
Üstümüzde bulut bir öfke,bir kin;
Görmedik şavkını tekniğin,ilmin,
Ezildik altında baskının,zulmün;
Siz... çağırsak gelebilir misiniz?
Abdurrahim KARAKOÇ
Sarıcadüzü'nde bir yığın toprak
Sulanır her sabah göz yaşlarımda
Mihriban,Mihriban uyan da bir bak
Hasret düğüm düğüm ak saçlarımda...
***
Ardıçlı dağlarda gene ay doğar
Akasya gölgeleri delik deşik
Bir pınar ağlar akşamdan sabaha dek
Yapraklar sallanır,ışıklar söner...
Büyüdükçe büyür içimde bir dert
Beklemek...
Abdurrahim KARAKOÇ
Giden bayramlardan almadık bir tat
Gardaş bu senenin bayramı nasıl?
Şenay'larda bayram her gün,her saat
Elif'in Döne'nin bayramı nasıl?
İçinde boğulduk derdin acının
Uykusu bitmedi şeyhin,hacının
Üç gardaşı şehit veren bacımın
Oğulsuz ananın bayramı nasıl?
Neşe topuğumda, elem boynumda
Sen çoğunu anla, ben az deyim de
Kim öldü,kim kaldı garip köyümde
Ya bizim hanenin bayramı nasıl?
Dert deşmek değildir gayem niyetim
Düşündükçe sızlar kemiğim etim
Gelini dul kalmış,torunu yetim
Ak saçlı ninenin bayramı nasıl?
Hangi eller sürer suçluyu suça
Güdümlü başların destesi kaça
Kimler zorlanıyor gönülsüz göçe
Bos kalan binanın bayramı nasıl?
İşkence altında ezilen canlar
Masum yiğitlerle dolu zindanlar
Ses verin mezardan ulu sultanlar
Yusuf’un Kenan’ın bayramı nasıl?
Bizden sandığımız bize yabancı
Görünen simalar göze yabancı
Kabukta bayram var, öze yabancı
Söyleyin mananın bayramı nasıl?
Sabahtan haber yok,ufuklar kara
Semerkant kan ağlar, yanar Buhara
Keşmir,Kabil,Kerkük hasret bahara
Kudüs'ün,Sina'nın bayramı nasıl?
Ayşe’nin bayramı gözyaşı,firak
Sultan’ı derdiyle bas basa bırak
Sormadan geçemem etmişim merak
Nükhet'in,Nana'nın bayramı nasıl?
Mücahid maddeye yapar akını
Devrimci soygundan tutar yükünü
Biz toprağa verdik Hikmet Tekin'i
Katil'in Zana'nın bayramı nasıl?
Doğduğundan beri çamlar deviren
Ekranda iftira,yalan savuran
Salyası, ülkeyi göle çeviren
Boynuzlu dananın bayramı nasıl?
Abdurrahim KARAKOÇ