Tevfik, y, Gümüşoğlu selamla siteniz ve şiirleri oldukça güzel ,hayranlıkla okudum .tebriklerimi kabul buyurun lütfen .
Başarılarınızın devamını dilerim.
Hâkim Beg
Mahkeme kurulup soruldu bana,
Kalem elde, kaşın çattı, Hâkim beg.
İnsanlığı kandıranlar bunlar mı?
Kimler dolandırdı dedi, Hâkim beg.
Yüzsüz olup, aklıma gelenlerden,
Hırsızlıkla beslenip, gülenlerden,
Ondan, bundan diyerek bölenlerden,
Bir şerefsiz dolandırdı, Hâkim beg.
Namus düşmanlığı ile kavrulan,
Yalan ile karakteri yoğrulan,
İftirayla kendisine yol bulan,
Bir şerefsiz dolandırdı, Hâkim beg.
Başkasının huzuruna iç çeken,
Yetim, metim tanımayan, göz diken,
Topluma düşmanlık tohumu eken,
Bir şerefsiz dolandırdı, Hâkim beg.
Dünya malı için canlara kıyan,
Haksızlık yaparak gözleri oyan,
Hem Devleti, hem de milleti soyan,
Bir şerefsiz dolandırdı, Hâkim beg.
Eden bulur kanunudur, Dünyanın,
Kalmaz ah ı kimsenin, az dayanın,
Kul hakkına karışmaz, Yaradanın,
Cezasından kurtulamaz, Hâkim beg.
Bu umutla yaşarız biz, Hâkim beg.
Nisan_2009
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri
Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.
Benzer Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri:
Gün ağarmadan, bir çocuk doğuyordu
Çok uzaklarda
Medeniyetin ulaşamayacağı kadar yüksek
Yolun yetişemeyeceği kadar uzak
Fakir bir köy burası
Yaşamaya ilk adımını atarken
Yürekleri parçalarcasına
Onu bekleyen zorlukları bilir gibi
Kaderini kabullenmiş ağlıyordu bebecik
Zaten doğumu yada ağlaması
Kimse için önemli değildi ya
Daha birkaç günlükken
Sırtına bağlanmıştı anasının
Çalışmaya giderken tarlaya
Nasırlı elleriyle bağrına basardı anası
Kimi zaman
Kızgın güneşte emzirmek
Alnındaki terleri silmek için
Uğraşır dururdu gün boyu
Tarlada başlamıştı yürümeye bebecik
Yalınayak
Tarlaydı onun her şeyi
Oyun bahçesi,oyuncağı, okulu
Tüm dünyası tarlada şekilleniyordu
Şimdiden başlamıştı
Kıraç toprakla boğuşmaya
Bir akşam hastalanmıştı bebecik
İçindeki sefaleti,suskunluğu atmak ister gibi
Öksürüyordu boğulurcasına
Komşu kadınlar nane,ıhlamur deyip
İlaç hazırlarken kendilerince
Tarlaya gidemediği için
Sessizce ağlıyordu bebecik
Oyuncağı kırılmış çocuk misali
Kaderine isyan ediyordu gizlice
Başucunda hocaların okuması da
Fayda etmemişti bir türlü
Kasabaya inmeye karar verilirken
"belki fakiriz dersek doktor para almaz" diye
Umutlanıyordu anası
Yılların yorgunluğunu
Sefaleti,acıyı
Unutuvermişti bir anda
Gözlerinden süzülen yaşlarla
Akıvermişti sanki yaşamından
Gözyaşı bittiğinde
Aydınlanmıştı her taraf
Umut,çare dolmuştu
Tek göz odaya
Sabaha dek.
Oysa…
Gün ağarmadan o gece
Bir çocuk ölüyordu çok uzaklarda
Kavuşmadan gençliğine
Hayalleriyle,
Olmayan oyuncaklarıyla
Vedalaşmadan
Doktorun ulaşamayacağı kadar uzak
Yolsuz…
Okulsuz…
Ve..
Kapkaranlık …
Yaslı bir köy burası…
Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Bu gelen, sonbaharın ayak sesleri
Hüzün var yine bugün, rüzgâr sesinde.
Ayrılık şarkısını, çalarken sazlar
Son buluşmamız senle, kır kahvesinde.
Yüzündeki çizgiler, derin ve hisli
Saklıyor, yaşanmamış hayallerini.
Gözünü kaçırmadan, gözlerime bak
Bir tel saç yeter, al artık ellerini.
Saygılarımla.
ARALIK-2008
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Bu gelen, sonbaharın ayak sesleri
Hüzün var yine bugün, rüzgâr sesinde.
Ayrılık şarkısını, çalarken sazlar
Son buluşmamız senle, kır kahvesinde.
Yüzündeki çizgiler, derin ve hisli
Saklıyor, yaşanmamış hayallerini.
Senden bana kalacak, en son hatıra
Bir tel saç yeter, al artık ellerini.
ARALIK- 2008
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Abdulkadir Nur GÖRDÜK