Eğitim Sitesi

Katlısayı Şiiri

Katlısayı

Yığın yığın gerçekler, yığınlara dert ekler

Sürmez dayatma ile, bir gün gelir de tekler

Duvarlar örülüyor, tutuşuyor etekler



çağlayanlar önüne, set çekilsin dilemem

İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?



Renk renktir desen desen, kimi gözü elâdır

Farklı fikir inançlar, pas-küf değil cilâdır

Herkesi bir görmeyen, hukuk başa belâdır



İşledi bak gönlüme, izlerini silemem

İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?



Ufkunuz daraldıysa, gezin yedi kıtayı

Medeniyet aşkına, yükseltelim çıtayı

Meczuba yetki versek, yapmazdı bu hatayı



Milyonlar ağlıyorken, inan ki ben gülemem

İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?



Ortaçağ zihniyeti, hortladı hak hukukta

Yasama yasta olsun, yürütmeye ver dikta(!)

Halkın iradesini, asalım bir şafakta (!)



Bu yol çıkmaz sokaktır, kin döşeli gelemem

İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?



Yazık edilir yazık, mazime tarihime

Kime kefen biçtik hem, söyleyin beyler kime?

Hasta olan görünür, ya baytara hekime



Salgın var çağımızda, fikriyatsız ölemem

İnsanlık katsayısı, seninki kaç bilemem?



Ali Rıza Malkoç Bursa 13 Şubat 2010

Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri:

Vasiyetname (3)

Ey oğul ! atandan, al öğütünü

Gördüğün dost bilme, dara düşmeden

Kimse kara bilmez, ayran –sütünü

Sırtım sağlam sanma, zora düşmeden



Virüs girmiş, muhabbettin bağına

Leke sürmüş, altın neslin çağına

Yorgun düştük, gönüller otağına

Her kayan yıldıza, fire düşmeden



Adamın da posası var hatırla

Anlatamam meramımı satırla

Variyeti ha kamyonla, ha tırla

Temkinli ol, özü nar’a düşmeden



Raf ömrü tükenmiş, kof kafalarla

Gübresi çok amma, bakımsız tarla

Günahını taşıyamaz katarla

Düzeltme hakkı ver, süre düşmeden



Masum masum gizli, akıyor seller

Yürek yaralıyor, bu necis haller

Tefekkürün önündeki engeller;

Kalkmalı, gönüller kor’a düşmeden



Kainat’ın aynası ve mayası

Gönlümüzün nuru, kalbin ziyası

İnsanlığın, ortaklaşa hülyası

Kabul görsün artık, yere düşmeden



Karlı dağlar, kar mı ağlar her zaman?

Güneş vurur, canlanır gök-yer-zaman

Tomurcuklar, yeşerirler bir zaman

Yeter ki sâfi kal, kire düşmeden

Ali Rıza MALKOÇ 20/11/2011 Samsun



Posa :Faydalı tarafı alınmış atık, tortu, çökelti

Meram: İstek, amaç, gaye, maksat

Variyet: Varlık, zenginlik.

Katar : Tren

Fire : eksik, noksan, Bir iş yapılırken çıkan artık parça

Necis : Pis, kirli, temiz olmayan

Hülya: tatlı düş, hayal

Ali Rıza MALKOÇ

Onuncu Köy

Pusu kurmuş güneşe, gölgesinden korkanlar

Maskenin arkasında, yüzsüz yüzsüz adamlar

İnsaf yüklü olandan, azıcık olsun damlar



Kesip de yemek için, göstermelik severler

Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar



Var olan yara alır, sökük vicdanlı bunlar

Utan yahu! demenin, muhatabı insanlar

Vahşet sergilenince, tasdikleniyor zanlar!



Sıkışınca riyakâr, sözü dilde yuvarlar

Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar



Zekâ ile kurnazlık, bir değildir bilirim

Şeytana yâr olunmaz, insan varsa gelirim

Bu nasıl hukuktur ki, adalet dilim dilim!



Hak arayan yüzüstü, sultan oldu sığırlar

Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar



Asrın kara lekesi, üstün ırk hezeyanı

Kınamalar yıldırmaz, sanki teşvik beyanı

Barış nârâlarının, kalmadı tutar yanı



Hele fırsat geçmesin, sığ derede boğarlar

Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar



Dehşete kapıldım ben, bu bir cani stili

Yakılmak isteniyor, kıyametin fitili

Medeni vahşet gibi, suskun dünyanın dili



Barbarlık başlara taç, küme düştü değerler

Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar



Ne zaman Osmanlı'nın, kılıcı girdi kına

İstikrar serap oldu, düşman geldi yakına

Ateşle oynayanlar, kına yaksınlar kına!



Nasıl duysunlar beni, kalbte çifte duvarlar

Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar



Dünyamız onuncu köy, sen başka mekân ara

Haddini aşanları, atacağız kenara

Vicdana kan bulaştı, insanlık aldı yara



Çobanlar sahte çıktı, başsız kaldı davarlar

Doğruyu haykıranlar, dokuz köyü kovarlar



Ali Rıza Malkoç 01/06/2010 Bursa

Ali Rıza MALKOÇ

Aşkın Ekseni

İnce eler, sıkça dokur yüreği

Çağından sorumlu bakandır ozan

Bu uğurda, tükenmez hiç süreği

Çırayı diliyle yakandır ozan



Türlü türlü nağmeler arkasında

Demet demet çiçekler terkisinde

Arada bir seller akar yasında

Nice görülmez gam çekendir ozan



Her gönlün bir leyla’sı var bilirim

Hele yol aç, ben arkandan gelirim

Bundan ötesine, yapamam yorum

Çorak toprağa gül dikendir ozan



Ümit soluyana, adeta beşir

Hakikat adına, mesleği neşir

Diplomasız, ağır sıklet güreşir

Kendi bileğini, bükendir ozan

Onun gözleminde, tüm dünya sıla

Heybesinde gurbet, çıkıyor yola

Irmak, deniz, çayla, girip kol kola

Her mevsimde duru, akandır ozan



Sedefi keşfeder, bulur inciyi

Sarsıntıdan önce, görür öncüyü

O doğurmaz amma, çeker sancıyı

Kara bulutlara, çökendir ozan

Farklı nefeslerde, bulur hep âhenk

Yüreği terazi, vicdanı mihenk

Sanki Nebi’lerin ashabına denk

Her ortama huzur ekendir ozan

Yüce Yaradan’dan besler aşkını

Her can ile pekiştirir meşkini

Buralardan taşır cennet köşkünü

Sarıldığı ile, kokandır ozan



Ali Rıza MALKOÇ 4/12/2011 Samsun

Sürek : Süren, devam eden zaman.

Terki : Binek hayvanlarındaki eyerin arka bölümü,heybe

Beşir : beşaret veren, müjdeci

Neşir : neşreden, yayıncı

Sarsıntı : deprem Mecazi anlamı: beklenmedik olumsuz gelişmeler

Meşk: Değer verdikleri ile cani gönülden birlikte olma

Ali Rıza MALKOÇ

Katlısayı Şiiri