Eğitim Sitesi

Müşkülat Şiiri

Müşkülat

Aşk elinden köz misali, yanar ocağım külsüz.

Neye yarar güllerin, kokar mı hiç bülbülsüz.

Bazen kırağı çalar, bazen ayaz vursa da,

Gönlümde sıcaklığın, dertli ama müşkülsüz.





Şubat- 2009

Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri:

Son Hatıra

Bu gelen, sonbaharın ayak sesleri

Hüzün var yine bugün, rüzgâr sesinde.

Ayrılık şarkısını, çalarken sazlar

Son buluşmamız senle, kır kahvesinde.



Yüzündeki çizgiler, derin ve hisli

Saklıyor, yaşanmamış hayallerini.

Gözünü kaçırmadan, gözlerime bak

Bir tel saç yeter, al artık ellerini.





Saygılarımla.



ARALIK-2008

Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK


Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Hazan Mevsimi

Teli kırık, mızrap vurmaz sazıma.

Hava bulut, güneş doğmaz yazıma.

Mevsim hazan, derman inmez dizime.

Gönül yaşım, yirmi birde takılmış.



Giden ömür, artık geri gelmiyor.

Rengi solmuş hatıralar, kalmıyor.

Ne kadar söylesem, ibret almıyor,

Gönül yaşım, yirmi birde takılmış.



Düşen tohum, ağaç oldu nerdeyse,

Gören gözün mahareti, fer deyse,

Bir asır da olsa ömür, her neyse,

Gönül yaşım, yirmi birde takılmış.



Gençlik, uzak pencereden bakıyor,

Zaman hızlı, el sallayıp akıyor,

Geçen yıllar, derin iz bırakıyor.

Gönül yaşım, yirmi birde takılmış.



Hangi yana baksam, anılarım var.

Mutlu veya üzgün, yaşandı yıllar.

Şaka değil, kısacık ömür kadar.

Gönül yaşım, yirmi birde takılmış.



Saygılarımla



Mayıs_2009


Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Bebecik

Gün ağarmadan, bir çocuk doğuyordu

Çok uzaklarda

Medeniyetin ulaşamayacağı kadar yüksek

Yolun yetişemeyeceği kadar uzak

Fakir bir köy burası

Yaşamaya ilk adımını atarken

Yürekleri parçalarcasına

Onu bekleyen zorlukları bilir gibi

Kaderini kabullenmiş ağlıyordu bebecik

Zaten doğumu yada ağlaması

Kimse için önemli değildi ya

Daha birkaç günlükken

Sırtına bağlanmıştı anasının

Çalışmaya giderken tarlaya

Nasırlı elleriyle bağrına basardı anası

Kimi zaman

Kızgın güneşte emzirmek

Alnındaki terleri silmek için

Uğraşır dururdu gün boyu

Tarlada başlamıştı yürümeye bebecik

Yalınayak

Tarlaydı onun her şeyi

Oyun bahçesi,oyuncağı, okulu

Tüm dünyası tarlada şekilleniyordu

Şimdiden başlamıştı

Kıraç toprakla boğuşmaya

Bir akşam hastalanmıştı bebecik

İçindeki sefaleti,suskunluğu atmak ister gibi

Öksürüyordu boğulurcasına

Komşu kadınlar nane,ıhlamur deyip

İlaç hazırlarken kendilerince

Tarlaya gidemediği için

Sessizce ağlıyordu bebecik

Oyuncağı kırılmış çocuk misali

Kaderine isyan ediyordu gizlice

Başucunda hocaların okuması da

Fayda etmemişti bir türlü

Kasabaya inmeye karar verilirken

"belki fakiriz dersek doktor para almaz" diye

Umutlanıyordu anası

Yılların yorgunluğunu

Sefaleti,acıyı

Unutuvermişti bir anda

Gözlerinden süzülen yaşlarla

Akıvermişti sanki yaşamından

Gözyaşı bittiğinde

Aydınlanmıştı her taraf

Umut,çare dolmuştu

Tek göz odaya

Sabaha dek.

Oysa…

Gün ağarmadan o gece

Bir çocuk ölüyordu çok uzaklarda

Kavuşmadan gençliğine

Hayalleriyle,

Olmayan oyuncaklarıyla

Vedalaşmadan

Doktorun ulaşamayacağı kadar uzak

Yolsuz…

Okulsuz…

Ve..

Kapkaranlık …

Yaslı bir köy burası…


Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Müşkülat Şiiri