BİZİM SIPA
Yer : Genç bir öğretmenin evi.
Olay : Sınıfta kalan birkaç öğrenci için öğretmenin telefonla aranması. ( Buradaki bir kişi öğretmenin evine de gelebilir.)
Kişiler : ABAR: ((Avar): 1- Gösteriş, heybetlilik 2- Baş eğmez, dirençli ) İki yıllık öğretmen. Tarih öğretmeni.
(Abar öğretmen telefonla konuşarak sahneye girer. Yorulmuş, bıkmış bir durumdadır. Oyun Abar öğretmenin telefon konuşmasıyla sürebilir. Gerekirse Ayşe ile Abar’ın konuşmasıyla da gelişebilir.)
Abar : Beyefendi elimden bir şey gelmiyor. ( ) Bildiğiniz yere şikâyet edin. Güle güle..(Telefonu kapatır.) Adama söz anlatmak deveye hendek atlatmaktan zor.
Ayşe : Bizim durum ne olacak Abar Öğretmenim.
Abar : Ayşe Hanım size de söyleyecek bir şeyim kalmadı. Niye anlamıyorsun? Çocuğunuz otuz, otuz almış. Ortalaması otuz düşüyor.
Ayşe : Bir seksen beş verseniz geçiyor.
Abar : Nasıl vereyim seksen beşi?
Ayşe : Kalemle vereceksiniz.
Abar : Kalem kalktı. Bilgisayarda yazılıyor.
Ayşe : Basın sekize beşe.
Abar : Aaay! Otuz beş ile, kırk ile kalanlar ne olacak?
Ayşe : Onlardan bize ne?
Abar : Size ne ? Size bir şey olmaz. Bana çok şey oluyor. (Telefonu çalar, kapatır.)
Ayşe : Başka okullarda Süleyman gibi çocukları teşekkürle geçiriyorlar.
Abar : (Burnundan solur.) Oraya, o okula götürün.
Ayşe : Buradan geçse götüreceğiz.
Abar : Kaç kez anlatacağım. Siz, çocuğunuzun kötülüğünü istiyorsunuz. Bırakın çalışsın, bütünlemede geçsin.
Ayşe : Aaay Abar Bey çocuğun psikolojisi bozulacak. Çocuk iki gündür hüngür hüngür ağlıyor. “Benden kötüler, hiç çalışmayanlar geçti,”diyor.
Abar : Yalan konuşuyor. (Telefonu çalar, kapatır.)
Ayşe : Benim çocuk asla yalan konuşmaz. Arkadaşlarına hiç benzemez. Nereye gidecek, ne yapacak, kiminle buluşacak hepsini söyler bana. Oğlum Süleyman’la biz arkadaş gibiyiz. Gibiyiz değil arkadaşız. Kim kiminle ne yapıyor, kim kiminle çıkıyor, kimi seviyor, okuldan gelince anlatır bana.
Abar : Derslerde ne yaptıklarını anlatsaydı…
Ayşe : Özel konulara girmiyoruz. Ben Süleyman’ımın derslerinden ne anlarım?
Abar : Her anne çocuğunu sever.
Ayşe : Öğretmenleri de sevse, ama nerde bizde o şans?
Abar : Çocuğunuzu düşünüyorsanız…
Ayşe : Öğretmenler de düşünse, ama nerde bizde o şans?
Abar : Burası okul. Çocuğunuz buraya öğrenmeye geliyor. Öğrenmeden geçerse çocuğunuzun temelleri iyi atılmamış olur.
Ayşe : Biz anne baba olarak temellerini çok iyi attık. Temel konusunda sorunumuz yok.
Abar : Siz bebeklik temelini atmışsınız. Okul temelini biz atarız. (Telefonu çalar, kapatır.)
Ayşe : Konuşun ben beklerim. Benim sizden başka işim yok. Biz ailecek tarihi severiz. Çocuğumuzun adını bile Süleyman koyduk. Süleyman’ım tarihten soğuyacak diye korkuyorum. Tarih dersini sevmezse şanlı tarihimizi öğrenemeyecek. Tarihini öğrenemeyen bir çocuk …
Abar : Tarihini en iyi biçimde öğretmeye çalışıyoruz.
Ayşe : Süleyman’ımın bir tek tarih dersi kaldı.
Abar : Matematik, edebiyat, fizik, kimya zayıf.
Ayşe : O öğretmenler söz verdiler geçirecekler. Tarihi de verirse sınıfını geçecek. Rahat bir tatil geçirecek , geçireceğiz.
Abar : Abar’ın uykuları kaçacak, tatili zehir olacak. Benim işim gücüm var. Sene içinde bu kadar ilgilenseydiniz. Çocuğunuz teşekkürle geçerdi.
Ayşe : Geçen çocuklar Süleyman’ımdan akılı olsalar gam yemeyeceğim. Kopya, kopyayla geçmişler. Benim çocuğum ana kuzusu, beceremez öyle şeyleri. “Anne, öğretmenler kazık kazık soruyorlar, öğretmediği yerlerden soruyorlar,” diyor. Herkes kopyayla geçiyormuş. Süleyman’ımın önüne koysan yüzünü çevirip de bakmaz.
Abar : Ayşe Hanım. Bizim de işimiz var. Güle güle (Telefonu çalar. Sessizce konuşmaya başlar.)
Ayşe : Ağlaya ağlaya desene. Daha gençsin. Umarım senin başına gelmez. Düşman başına vermesin Ulu Tanrım. Süleyman’ımın psikolojisi… (Sahnenin öbür köşesine varır varmaz telefon eder. ) Alooo! A planı suya düştü.B’ye geçin.
Abar : (Telefonu çalar. Açıp açmamakta kararsız kalır.) Evet Abar Öğretmen benim. ( ) Abar ne demek mi? Birinci anlamı gösterişli, heybetli; ikinci anlamı baş eğmez. ( ) Duymaman normal. Türklerin ilk sözlüğü Divani Lügatit Türk’te geçiyor. ( ) Edebiyat öğretmeni olan babam koymuş. ( ) Notlar mı? ( ) Notlar verildi. Yapacak bir şey yok. Çalışsın bütünlemeye. Ne parası ne diyorsunuz? Bana küfür etseniz daha iyi. Yazın gelsin beş kuruş almadan çalıştırayım. Köyde mi? Fark etmez. Köye ben gelirim. Ablacığım, söz gelirim. Bir şey istemem sizden. Bir hafta tarlada çalışıvereyim, beş kuruş istemem. Not istemeyin. Elimde değil. Tamam, tamam, Tanrı benim belamı versin. Tanrı tembellerin, rüşvetçilerin yanında mı? Güle güle. (Başını sağa sola eğer.) Sakin ol Abar, gevşe Abar gevşe…Neyse…
Abar : (Telefonu çalar.) Alo. Kimi aramıştınız? Ben Abar Öğretmen. Tarih öğretmeniyim. ( ) Başhekim mi? Hastane başhekimi mi? Bulaşıcı bir hastalık mı çıktı bende. ( ) Başhekim niye arasın durup dururken? Sizin sıpa mı hastalandı? Geçmiş olsun.( ) Sıpa kim? ( ) Süleyman Batmaz mı? Bizim öğrenci… ( ) Doktorum onun sıpalığı çoktan geçmiş. ( ) Anlıyorum. Otuz otuz almış yazılılardan. Biraz önce sizin sıpanın annesi de buradaydı. Ona da anlattım durumu. ( ) Doktor Bey, sıpa çok zayıf ayakta zor duruyor, yürüyemiyor. ( ) İyi bir bakım gerekiyor. Yazın özel bir besiye çekerseniz eylülde yarışlara katılabilir. ( ) İyi günler Doktor Bey. Özür dilerim Doktor Bey, bu sıpa sizin akrabanız mı? ( ) Hastanızın…( ) . akrabasının ( ) çocuğu mu? Size de iyi günler. (Telefonu kapatır.) Ne biçim Sıp.. Süleyman’mış bu? Deneyimli öğretmenler demişlerdi not zamanı telefonu kapatacaksın, diye. Haklılarmış.
(Telefonu çalar Kimin aradığına bakar.) İyi ki Süleyman’la ilgili biri aramıyor. Memleketten Dayıcığım arıyor. Dayıcığım nasılsın? Aramana çok sevindim. ( ) Öğretmenlik iyi de sene sonu not işi biraz canımı sıkıyor. ( ) Sıfırcı öğretmenlerden nefret ederim dayı. Ben de olmaz öyle şeyler dayı. ( ) Ne ricası dayıcığım. Buyruğun olur. Senin için yapamayacağım şey yoktur dayıcığım. ( ) Kim Süleyman mı? ( ) Bizim okuldaki Süleyman Batmaz mı? ( ) Dayı sen bu Süleyman’ı nereden tanıyorsun? ( ) Tanımıyor musun? ( ) Kim aradı? Erzurum’da nasıl haberin oldu Süleyman’dan? ( ) Asker arkadaşının .. ( ) eniştesinin …( ) akrabasının bir arkadaşı bizim köyün muhtarını aramış…. sahneden çıkarken. Alo, dayı, dayıcığım… alo hatlar kesildi galiba.(Telefonu kapatır.) (El sallar) Sıpa değil yarış atı.
Son
Yazan : CAHİT KAYA cahitkayayck@gmail.com
24 Kasım Öğretmenler Günü İle İlgili Skeç Bizim Sıpa Skeç oyuncuklar okul skeçleri kısa tiyatro oyunları piyesler CAHİT KAYA öğretmenler günü skeç öğrenci piyesleri