NASREDDİN HOCA
MUHTAR : Arkadaşlar Nasreddin hoca nerelerde acaba ?
ÖĞRETMEN : Yine göle yoğurt çalmaya gitmiştir.
BEKÇİ : Yok canım ,bir yerlerde bindiği dalı kesiyordur.
İMAM : Belki de davete gitmiştir"ye kürküm ye" diyordur.
MUHTAR : Durun bi dakika, şu gelen bizim hoca değil mi ?
ÖĞRETMEN :He ya ta kendisi. Hoş geldiniz hocam.
HOCA : Hoş bulduk cemaat. Hepiniz toplanmışsınız yine. Karılarınız evden mi kovdu?
BEKÇİ : Yok be hocam, hele bi yol sohbet edelim şöyle oturun da...
HOCA : Makaraya sarmak yok ha...
İMAM : Hocam bu gün ayın kaçı?
HOCA :Ne bileyim ben,bu günlerde ayalıp sattığım yok ki.
MUHTAR :Hocam,az önce bir tepsi baklava gidiyordu.
HOCA : Bana ne!
MUHTAR : Ama hocam sizin eve gidiyordu.
HOCA : Öyleyse sana ne?
ÖĞRETMEN : Hocam kaç yaşmdasınız?
HOCA : 40 yaşındayım.
ÖĞRETMEN : Ama hocam 4 yıl önce sorduğumda da 40 yaşında olduğunu söylemiştiniz.
HOCA : Doğrudur, erkek adam sözünden dönmez.
BEKÇİ : Hocam insanlar sürekli ölüyor, bu ölümler ne zamana kadar sürecek?
HOCA : Cennet ve cehennem doluncaya kadar.
İMAM : Hocam kıyamet ne zaman kopacak ?
HOCA : Büyük kıyamet mi küçük kıyamet mi?
İMAM : İlahi hocam ,kıyametin büyüğü küçüğü mü olur?
HOCA : Tabi, ben ölürsem büyük kıyamet, karım ölürse küçük kıyamet...
MUHTAR : Hocam ,gökyüzünde kaç yıldız var?
HOCA : Şu benim eşeğin üzerindeki kıl sayısı kadar.
MUHTAR : Hadi canım sen de...
HOCA : İnanmıyorsan say.
ÖĞRETMEN : Hocam dün gece sizin evden büyük bir gürültü geldi. Neydi o?
HOCA : Cübbem merdivenden yuvarlandı.
ÖĞRETMEN : Hocam bir cüpbe o kadar gültü çıkarır mı?
HOCA : İçinde ben de vardım.
BEKÇİ : Hocam bu akşam sizin şu ipi bir günlüğüne bana verir misiniz?
HOCA : Veremem çünkü ipe un serdim.
BEKÇİ : Yapma hocam,hiç ipe un serilir mi?
HOCA : Vermeye gönlün yoksa tabi serilir.
İMAM : Hocam gençlik ve ihtiyarlık arasındaki fark nedir ?
HOCA : Fark yoktur ki.
İMAM : Olur mu hocam ?
HOCA : Ben gençken evimin önündeki taşı kaldıramazdım. Şimdi ihtiyarladım ve gene o taşı kaldıramıyorum.
MUHTAR : Hocam cenaze götürülürken tabutun neresinde bulunmak gerek ?
HOCA : İçinde durma da neresinde durursan dur.
ÖĞRETMEN : Hocam duyduğuma göre karınız çok geziyormuş.
HOCA : Yalan söylüyorlar, çok geziyor olsaydı kendi evine de uğrardı.
BEKÇİ : Hocam geçen gece sokakta dolaşıyordunuz. Ne arıyordunuz öyle ?
HOCA : Hiiç, uykum kaçmıştı, onu arıyordum.
İMAM : Hocam bu sabah benim inek senin bostana girmiş . Karın bir taş vurup öldürmüş. Bunun cezası nedir ?
HOCA : Cezası olmaz. İneğin ölümü talan olan bostana kefarettir.
İMAM : Özür dilerim hocam, yanlış anlattım. Ölen inek seninkiymiş. Benim bostana girmişti de..
HOCA : Aaa, o zaman iş değişti. Kara kaplı kitaba bakmak lazım.
MUHTAR : Hocam, eşeğini bir günlüğüne ödünç verir misin ?
HOCA : Eşek evde değil.
EŞEK SESİ :Aaiiiaaiii,
MUHTAR : Hocam hani eşek evde değildi. Bak ahırdan sesi geliyor.
HOCA : İnsafsız adam. Ağarmış sakalıma rağmen bana değil de uyuz bir eşeğe mi inanıyorsun ?
ÖĞRETMEN : Hocam gölde gusül abdesti alırken yüzümüzü ne yana döndürmeliyiz ?
HOCA : Elbiselerin olduğu tarafa döndür ki çalmasınlar.
BEKÇİ : Hocam bana olan borcunuzu ne zaman ödeyeceksiniz ?
HOCA : Şu dikenleri görüyor musun ? Onları ben koydum. Koyunlar yanından geçerken tüyleri takılacak, ben de o tüyleri toplayıp pazarda satacağım. Sonra da kazandığım parayla borcumu ödeyeceğim.
BEKÇİ : Hah hah hah hah ha!
HOCA : Seni köftehor seni. Peşin paranın kokusunu duydun gülersin tabi.
İMAM : Şu duman da ne ? Hocam koşun sizin ev yanıyor!
HOCA : Boşver, ev işeriyle karım ilgileniyor.
Nasreddin Hoca kısa skeç skeç örnekleri kısa oyunlar tiyatro metinleri kısa tiyatro oyunları