İğneci Baba Efsanesi:
İğneci Baba'nın kardeşi olan Serçoban, Amasya merkeze bağlı Karasenir Köyü’ne yerleşir. Çobanlık ile geçimini sağlayan Serçoban hal ve hareketleri ve ibadetinin sadeliği ile tanınır.
Bir gün Amasya’da ayakkabıcılıkla geçimini sağlayan ağabeyi İğneci Baba’yı ziyarete gelir. Beraberinde de koyunlarından sağdığı sütü bir mendiline çıkılayıp hediye olarak getirir. Amacı, kendi mendiline koyduğu sütün, mendilden sızmadığını göstermektir. Serçoban, mendilini kunduracı dükkânının duvarındaki bir çiviye asar. Bu sırada İğneci Baba dükkânında bir bayanın ayak ölçünü almaktadır. Serçoban, bayanın topuklarını görünce, "ne kadar da güzel." diye aklından geçirdiğinde çiviye asılan mendilden süt yavaş yavaş damlamaya başlar.
İğneci Baba, kardeşinin niyetinde bozulmalar olduğunu sezer ama hiçbir şey belli etmez. Bayan ayak ölçünü verip dükkândan ayrılınca, İğneci Baba, kardeşi Serçoban’a "Keramet dağ başında ermekte değil, keramet burada, çıkındaki sütü damlatmamakta." der.
Mezarı bugün özel bir mekân olarak hazırlanmış, Kocacık Çarşısı’ndadır.