Eğitim Sitesi

Skeç: Akrabalık

AKRABALIK ŞAHISLAR: ZİŞAN, FEHİMAN, ZUHAL, HAZAL, NİLGÜN, NERİMAN. Nilgün:Siz de gidin buralardan Neriman. Bir yolunu bulun memleketi terk edin.Akrabalarla bozuşmadan gidin. Neriman:Ne diyorsun Nilgün. Hiç akrabalarımdan ayrılır mıyım? Elimden gelse hepsini bir araya ...

Skeç: Akrabalık

AKRABALIK

 

ŞAHISLAR: ZİŞAN, FEHİMAN, ZUHAL, HAZAL, NİLGÜN, NERİMAN.

 

Nilgün:Siz de gidin buralardan Neriman. Bir yolunu bulun memleketi terk edin. Akrabalarla bozuşmadan gidin.

Neriman:Ne diyorsun Nilgün. Hiç akrabalarımdan ayrılır mıyım? Elimden gelse hepsini bir araya toplarım.

Nilgün:Hııh canım,sevsinler! Hele akrabalarından biriyle yakın otur da göreyim seni.

Neriman:Oturdum canım,kayınvalidemle beraber oturdum,ablamla yakın oturdum.

Nilgün:Yani rahat mıydın Neriman? Bence şimdi daha rahatsın.

Neriman:Ne münasebet. O zaman daha iyiydi. Bir işim düşse ablam hemen yardıma koşardı.Çocuklara bakarken birbirimize ne kadar destek olurduk. İnan hiçbir iş gözüme gelmezdi.

Nilgün:Bilmem,ben anlamam,inanamıyorum. Ben kime yakın olduysam ondan fesatlık gördüm. Artık bir yolunu bulup memleketi terk edeceğim.

Neriman:Bir komşum vardı Nilgün. O da senin gibi düşünüyordu,ama maalesef şimdi çok pişman.Diyor ki; “Aman aman,sakın akrabalarından ayrılma. Gurbet çok zor hiç çekilir gibi değil.

Nilgün:Amaaan,karnım doysun da gurbette doysun. Öyle bıktım ki her şeyden. Eltim telefon açtı; “Bizim buralarda ev bakıyormuşsunuz,sakın ha,ikimizin de hiç huzuru kalmaz. Benden uzağa git.” diyor. Kör istedi bir göz,Allah verdi iki göz. Onlarla da akrep gibi olmadan gidelim bu şehirden.

                     (FON)

Hazal:Zuhal,kızım seni çok sevdim. Sen de bize gel oturmaya olur mu? Hele bebeğin,o da senin gibi tatlı. Canım benim.

Zuhal:Teşekkür ederim Hazal abla. Zişan ablayla beraber gelirim.

Zişan:Zuhal,kız kardeşinden haber aldın mı? Nasıl şimdi?

Zuhal: (İçini çekerek) Nasıl olsun Zişan abla. Biraz zor toparlanır. Hepimiz yıkıldık. Teyzemlerin evinin civarından bile geçemiyorlarmış.

Zişan:Kolay şey değil aslında,iki taraf için de zor. Teyzenlerde üzgündürler. Hele annenle teyzen,cendereye girmişlerdir.

Hazal: Geçen Zişanlarda karşılaştığımızda bir duymuştum Zuhal. O meseleden mi bahsediyorsunuz? Ben de araları düzelsin diye dua ediyorum.

Zuhal:Düzelmedi,maalesef iyice bozuştular. Mahir de çıktı gitti yurt dışına. Mahkemeleri de hala bitmedi. Bir sürü formaliteler…

Hazal:Hiç mi uyuşacak tarafları kalmadı? Kardeşine yazık olmuş.

Zuhal:Sorma Hazal abla. Öyle de iyi huylu ki kardeşim. Hiç ummadığımız kadar sabır gösterdi. Fakat Mahir hiç oralı olmadı,eve bile gelmiyormuş. Gurbette kimsesi yok kardeşimin,ışıkları kapatır, camın arkasına dikilir saatlerce yol beklermiş.

Zişan:Ah canım. Hiç güvenilir kimse kalmadı mı bu dünyada?

Zuhal:Off,ne bileyim. Mahir teyzemizin oğlu,küçüklüğümüz bir arada geçti. Biraz büyüyünce de yurt dışına çıktı. Sonra kardeşimi isteyince,kardeşim gurbet diye hem gitmek istemedi, hem de değişik yerlerde yaşamak çekici geldi. Ama hiç aklımıza gelmezdi böyle olacağı.

Zişan:Mahirle anlaşmış mıydı?

Zuhal:Tabi tabi ilk başta konuşup,anlaştılar. Son zamanlarda sık sık çıkıyorlardı. Teyzemde çok içten söyleyince,neşeyle yaptık düğünü. Teyzem de “Oğlan bizim,kız bizim.” Biz de “Oğlan bizim,kız bizim.” diyorduk. Bütün akrabalar toplandık düğünde. Evliliklerinin bu yıl dördüncü yılı oldu,hayatımızı cehenneme çevirdiler. İki yıl kardeşim pek belli etmedi,geçer diye ummuş. Ne gezeer, Mahir her gün eve daha geç gelmeye başlamış. Meğer tam alkolikmiş. dersimiz.com

Hazal:Baştan bilmiyor muydunuz zıkkımı içtiğini?

Zuhal:Biliyorduk canım,biliyorduk da. N’olacak,şimdi herkes içiyor.

Hazal:Hii haşa. Hiç öyle şey olur mu kızım? O ne demek? Müslümana yakışır mı?

Zuhal:Benim teyzem de Müslüman,küçükken teyzemlerle az mı türbeleri gezdik,yatırlarda az mı adaklar adadık. Kız kardeşim izine geldiğinde onunla birlikte de gittik yatırlara. Çok ağladı dua ederken. Ne bileyim,ben de hep çocuğu olsun diye ağladığını sandım.

Hazal:Eee,yatırda yatan evliya hazretleri ne dedi kız kardeşin öyle ağlayınca?

Zuhal: (Gülerek) Ne desin Hazal abla? Hıı anladım,nasılsa unutmuşum. Siz böyle ziyaretlere itikat etmezseniz. Zişan abla da beni uyarmıştı. Biz dindar bir aileyiz ama,ermişleri,büyükleri dolanırız,içim hazla dolar onlara gidince.

Hazal: (İmlalı)Mahir de gider miydi oralara?

Zuhal:Ya ya nişanlıyken birlikte gittiler kardeşimle. Aslında baştan teyzemin yanlışı. (Sinirli) Buna yanlış da denmez ya,kötülük bu. Mahir’in kötü huyları evlenince geçermiş de,karısı olursa evinin yolunu bilirmiş de,güya alkolden kurtulacakmış da…

Zişan:Eh ne yapacak,yeğenini tanıyor. Uysal, fedakar. Katlanır,çekip çevirir sandı demek ki.

Zuhal:Çekip çevrilecek hali kalmamış ki. Sabaha karşı eve geliyormuş. Kardeşimi uyanık görünce de “Kurtulamayacak mıyım senden,ne yapışık şeysin,yıkıl,görünme gözüme.” diye söyleniyormuş.

Hazal:Pis,üflesen kendi yıkılır. Bu kadar olduğunu bilmiyordum.

Zuhal:Artık hiç akrabalık diye bir değer kalmadı içimde. Hiç birini görmek istemiyorum.

Zişan:Zuhal diğer akrabalarınızın ne suçu var?

Zuhal:Onların bize yaptığı bu kadar kötülükten sonra,diğer akrabalar yine de teyzemle görüşüyorlar Zişan abla. Akraba mı? Aman aman aklı olan yaklaşmaz.

Hazal:Kızım,sizin işiniz baştan sona yanlış. Sanki akraba olmasa farklı mı olacaktı?

Zuhal:Tabi canım. Kesersin merhabanı,olur biter. Hem bu kötülüğü el yapmaz ki adama.

Hazal:Niye yapmasın? Akraba olmayıp ayrılan daha çok.

Zişan:Herhalde akraba olunca daha ağır geliyor insana.

Hazal:Olabilir. Amaaan,şimdi kim akrabalıktan anlıyor ki? Biraz durumu iyi olan akrabalar, “Aile büyüğümüz” diye el üstünde tutuluyor,muhtaç olanlar görmezden geliniyor yada ayak işlerine koşturuluyor. Ufak tefek şeylerle akrabalardan kopuluyor.

Zişan:Herkes öyle değil Hazal. Sümeyyeleri hatırlasana.

Hazal:Sümeyyeler mi? Ne olmuş ki?

Zişan:O da kardeşinin kızını almıştı oğluna,hatırladın mı?

Hazal:Ha ha hatırladım. Yavrucaklar,epey bir zaman anlaşamadılar.

Zişan:O zaman Sümeyye hanımın kardeşi,kızına bir mektup yazmıştı da kızı çok üzülmüştü. Annesi haklıydı ama.

Zuhal:Ne diyordu mektupta Zişan abla?

Zişan:Neler demiyordu ki: “Ayağını denk al kızım. Senin için bunca yıllık ablamdan geçemem.”

Hazal:Allah razı olsun. Eh kızı tabi üzülür,onun gönlünce konuşmamış. Demeliydi ki: “Kızım,o teyzen olacak çok şımardı,aldırış etme ona, bilsin haddini.” Ondan sonra gelsin daha büyük huzursuzluklar.

Zişan:Fehiman’la Neriman çok geciktiler. Bir aksilik mi oldu acaba?

Zuhal:Ben de merak ettim. (ZİL SESİ) İşte geldiler.

Hazal:İyi adam lafının üstüne gelirmiş.

Zuhal:Nerede kaldınız? Saat üç buçuk oldu.

Fehiman:Teyzem gecikti. Benim de o gelmeden çıkmak içime sinmedi.

Neriman:İyi ki çıkmamışsın. Selamun aleyküm. Nasılsınız?

Zişan:Aleyküm selam. Hoş geldiniz. Niye bu kadar uzadı?

Neriman:Önce size girdim. Çok terliydim,abdest aldım, namaz kıldım. Fehiman’da beni bekledi. Sağolsun.

Zişan:Gönderdiniz mi Nilgün hanımı?

Neriman:Evet. Alışmışız kaç yıldır,ayrılmak zor oldu. Hele onlar,çok buruk ayrıldılar.

Zişan:Ya,içlerinde bir sürü dert kalmıştır.

Neriman:Akrabalarının da bir kısmı gelmiş,bir kısmı gelmemişti yollamaya. Tanımadığım bir teyze yanındakine dert yanıyordu: “Nelerini paylaşamadılar anlamadık,memleket terk edilir mi?” diyordu.

Hazal:Doğru söylüyor kızım. Atalarımız, ‘Taş yerinde ağırdır.’ derlerdi. Sanki dışarıda huzur mu bulacaklar?

Zişan:Ya ya. Rahatlık Allah’tandır. Bilmiyorum,ben akrabadan zarar görmedim.

Hazal:Hiç inanan insan akrabasına zarar verir mi?

Zuhal:Niye vermesin canım.Sanki herkes de müslümanca yaşamıyor ki. Nilgünler Müslüman değiller mi?

Hazal:Doğru,ama herkes gönlünce yaşıyor. Zaten iyi insanlar,Müslüman olmasa da zarar görmez akrabasından.

Fehiman:Bak burada yanılıyorsunuz Hazal teyze. Ebu Lehep’te akrabaydı,peygamber efendimize ne kötülükler yaptı. Peygamber efendimiz ise en iyi insandı.

Hazal:Kızım o inançsız. Öyle düşünecek olursan inanç bağı olmazsa,insan insanın düşmanı.

Zuhal:İyi insan olmak için ila da Müslüman olmak gerekmiyor ki.

Hazal:Sen öyle sanıyorsun Zuhal.

Fehiman:O halde inanç bağı akrabalık bağından da önce geliyor.

Zişan:Herhalde Fehiman. Onun önüne geçecek bağ var mı?

Fehiman: (Şakacı) Teyze dikkat et,iyi Müslüman olmazsan muhabbeti keseriz.

Neriman:Bak seen,bana kalırsa önce sen iyi Müslüman ol. Ne çabuk büyüdün de bana ders veriyorsun.

Zişan:Bak bak şımardılar. İkinizin de aynı mükellefiyetiniz var.

Zuhal:Yani sizi de duyan Müslüman olmayanlarla ahbaplık yapılmaz sanacak.

Hazal:Yok yok,onlar din düşmanlarını kastediyor.

Zuhal:Olsun canım,benim amcam inançsız ama bizi seviyor. Hatta kız kardeşimin ayrılması hadisesinde de hep bizi destekledi. Bu da bir sevap. İnanmasa da Müslümanlardan iyi.

Hazal:Ah Zuhal ah. Kızım Fehiman,Zuhal ablana biraz dinini öğretsene.

Zuhal:Ay Hazal abla siz de beni köklü cahil sanıyorsunuz,vallahi zoruma gidiyor.

Hazal:Allah’tan ki zoruna gidiyor. Yoksa, “Ben her şeyi biliyorum,sanane Hazal abla.” der, çıkardın işin içinden.

Zişan: (Gülerek) Haddime mi düşmüş öyle bir şey diyeyim? Maazallah döversin sen insanı Hazal abla.

               (LÜTFEN HEP BİRLİKTE GÜLÜN)

Zişan:Zuhal,dilimiz damağımız kurudu. Sade Hazal değil, şimdi ben de döveceğim seni.Nerede şu çay?

Fehiman&Zuhal:Tamam tamam kalkıyoruz.

Hazal:Bir dakika durun bakayım. Kızım Fehiman,Zuhal ablana Tevbe süresindeki,Mücadele süresindeki, bu konuyla ilgili ayeti kerimeleri bulup okuyacaksın. Tamam mı?

Fehiman: (Gülerek)Tamam tamam. Hiç merak etmeyin.

Zuhal: (Şakacı) Ay içimizi dışımızı Kuran yaptınız. Rahat et Hazal abla,ben ayetleri değil, surelerin de hepsini okurum.

Akrabalık Skeci kısa skeç skeç örnekleri kısa oyunlar tiyatro metinleri kısa tiyatro oyunları

Benzer Kısa Skeç Piyes Örnekleri

Skeç: Akrabalık Hakkında Yorum Yazın...
  

Skeç: Akrabalık Hakkında Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Skeç: Akrabalık