DİKKATSİZ EBEVEYN
ŞAHISLAR: ZİŞAN, GÜZİN, NERİMAN, FERİHA, HAZAL, VİLDAN, ONUR.
Feriha:Hanımlar,çocuklar çok gürültü yapıyor. Bir zarar vermesinler.
(Kendi aralarında konuşmaya devam ederler.)
Vildan:Beşinci sıraya geldiğimde boncuk sayısı çoğalacak.
Güzin:Renkler hap aynı mı olacak?
(Geriden çocukların gürültüsü gelir.)
Vildan:Hayır,her sırada değişecek. Ben yedi renk kullanacağım.
Feriha:Vildan,Güzin,azıcık kalkın. Evi yıkacak bu çocuklar.
Vildan:Son sırada bütün renkleri dizeceğim.
Feriha:Amaan,hiç oturulacak gibi değil ki. Vildan, kalkmayacak mısın?
Vildan: (Diklenir) Hayır Feriha Abla,onlar oyun oynuyor.
Feriha:Ama çok ses oluyor. Bir zarar verirler,komşular bir şey der.
Vildan:Benim çocuklarım böyle. İstersen sen gidip bakabilirsin. Beni dinlemezler.
Güzin:Ben bakarım Feriha Teyze,(Uzaklaşarak.) Siz rahat olun,bir şey yapmazlar. (İçeriden Seslenir.) Neriman Teyze,mutfakta işin bitti mi?
Neriman:Bitti Güzin,çay demlensin içelim. Çocuklarla ilgileneceksin değil mi?
Güzin:Evet,pastalarını hemen verelim de yaramazlık yapmasınlar.
Onur: (Sızlanır) Anneee…
Neriman:Vildan yine ne güzel iş yapıyorsun. Boncuklu çantaları ben de seviyorum.
Onur:Anneee…
Vildan:Sen de yapsana. Bir ipten iki çanta çıkıyor. Çok da kolay.
Onur:Anneee…
Feriha:Vildan,çocuk tuvalete gidecek galiba.
Vildan:Hadi git oğlum.
Onur:Ben gidemem.
Vildan: (Kızar) Çabuk git bakayım. Şu tarafta tuvalet.
Onur:Sen de geel. (Sızlanarak gider)
Neriman:Şu köşeye geldiğinde nasıl örüyorsun? Çok düzgün olmuş.
Vildan:Elim alıştı artık. Sana da öğretirim.
(KAPI SESİ)
Zişan:Selamun aleyküm.
Feriha:Aleyküm selam. Allah kabul etsin.
Zişan:Amin. Çocuklar ne kadar ses yapıyor.
Neriman:Tamam,şimdi susturacağım onları,çaylarını hazırlayayım da.
Zişan:Neriman çocuklar çekmeceyi karıştırıyordu. Bir iki dosyayı,kutuyu kitaplığın üzerine bıraktım. Belki lüzumlu şeylerdir. dersimiz.com
Güzin:Vildan abla,Onur sesleniyor.
Vildan:Onuur,işim var. Gel hadi,çık,yanıma gel.
Neriman:Vildan çocuklara pastalarını verdim,yiyorlar. Güzin,Onur’u da götür masaya.
Vildan:İyi iyi doysunlar. Neriman,sen de nakış kursuna gelsene.
Neriman:Ben dikişe niyetleniyorum. Komşular da gidiyor.
Zişan:Salih’le Kübra’yı nereye bırakacaksın?
Neriman:Kendileri kalabilirler herhalde.
Zişan:Nasıl kalsınlar? İkisi de küçük.
Neriman:Saniye’de gidiyor abla. Onun oğlu benimkinden küçük,iki yıldır kalıyor evde.
Zişan:Tek başına mı?
Neriman:Evet,tek kalıyor.
Zişan:Ama 4-5 yaşında ancak gösteriyor.
Feriha:He canım,ancak beş yaşında. Şimdi anneler bir hal olmuş,parmak kadar çocukları evde bırakıyorlar.
Vildan:Ahmet izin vermiyor,yoksa ben de bırakır giderim. Çocuk kendine güvenmeyi öğrenir.
Zişan:Ay daha küçükler Vildan. Ancak yaramazlık yaparlar. Hem güveni değil korkuyu öğrenirler. Allah korusun,üzülürsünüz sonra.
Neriman:Yok abla,bak Saniye’nin çocuğu bizimkilerden becerikli. Yalnız kalınca becerikli oluyor çocuklar.
Feriha:Akıllı olun Neriman,akıllı olun. O nasıl becerikli oluyorlarmış?
Neriman: (Gülerek) Vallahi Saniye’nin oğlu geçen dışarıda kalmış,anahtarı da yok. Sen pencereye tırman,demirlerden içeri gir. Kafası küçücük,geçmiş demirin arasından.
Feriha:Cık cık cık,demiyorlar ki geçerken demire sıkışır,düşer,başına bir iş gelir.
Zişan:Desene çok rahat bir hanım Saniye. Nasıl giderler çocuğu bırakıp anlamıyorum. Neriman, ona bakıp “ben de gideyim.” deme.
Neriman:Haklısın herhalde abla. Çocuk geçen gün de elektrik kesilince; “Burası bozuk,tamir edeyim.” diye prizi tornavidayla sökmüş.
Feriha:Cık cık cık,daha gidiyor mu o hanım dikişe?
Neriman:Tabi gidiyor. Tornavidayı saklamış ama.
Güzin:Teyze,teyzee,tuvalet berbat! Lavabonun önü,duvarlar çok kötü. Ben temizleyemem.
Neriman:Sakin ol Güzin,ben temizlerim.
Feriha:Amaan,insan teyzesine yaptırır mı?
Güzin:Feriha Teyze lütfen…. Bak ben de çayları doldurayım size.Hadi teyze,tuvalet,lavabo senin, mutfak benim.
(FON)
Hazal:Vildan,çocuklar nerede?
Vildan:Sabahtan gönderdim evden Hazal Abla.
Hazal:Nereye gönderiyorsun bu kadar uzun süre?
Vildan:Onur’u dükkana babasının yanına gönderdim. İlknur’da arkadaşında.
Hazal:Dükkana mı? Bu kadar saat ne yapsın çocuk oralarda?
Vildan:Ohoo,zevkle kalıyor Hazal Abla. Dükkanın yakınında sinema var,gidip film izliyor.
Hazal:Film mi izliyor? Ay Vildan,öylesi bir yere nasıl gönderiyorsun?
Neriman:Hem o sinema çok berbat. Ben önünden geçerken utanıyorum.
Vildan:Niye göndermeyeyim Hazal abla? Herkes öyle seviyor ki Onur’u. Küçücük boyuyla filmde gördüklerini tekrarlıyormuş. Ahmet’in dediğine göre herkes gülmekten ölüyormuş.
Hazal:Tevekkeli değil,ben de diyordum bu çocuk niye bu kadar yaramaz?
Neriman:Vildan gönderme çocuğu yazıktır. Ne işin var evde canım,ilgilen çocuğunla.
Vildan:Ay Neriman ne diyorsun sen? Bütün işler bana.
Hazal:Kızım ne işin var,ikide bir işim var işim var deyip duruyorsun? Benim gibi sipariş mi yapıyorsun?
Vildan:Vallahi Hazal Abla çamaşır,bulaşık,ütü,yemek…..
Hazal:Vildan kızım,seni de duyan elinde çamaşır,bulaşık yıkıyorsun sanacak. Zaten bir çok elbise de kuru temizlemeye gidiyor maşallah. Allah Ahmet Bey’e yardım etsin.
Vildan:Zaten hep böyle dersin Hazal Abla. Bütün işleri yapmak zorunda mıyım? Benim gezmeye, eğlenmeye hakkım yok mu?
Hazal:Kızım ben de sanıyorum ki senin bütün işin gezmek,eğlenmek. Acaba seni de bir gün bir anne olarak görebilir miyim?
Vildan: (Gülerek)Daha nasıl anne olayım? Olmuşum işte.
Hazal:Adınız anne kızım adınız. Ama annelikten başka her şeye heveslenirsiniz. Aman ha annelik yapmayın.
Vildan: (Güler) Zaten Hazal Abla hep biz suçluyuz. Babaların suçu yok. Yüklenirsin bize.
Neriman:Evet Hazal Abla,onlar da bütün yükü bize bırakıyorlar.
Hazal:Yani öyle de yük yüklenecek hanımlarsınız ki… Doğrusu siz böyle konuştunuz mu halime, kendime şükrediyorum. Kendimi sizden genç sanıyorum.
Vildan:Hazal Abla,Ahmet diyor ki; “Vildan,veli toplantısı varmış,bi uğrayıversene….”
Hazal:Al birini vur ötekine…. Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş. Allah’ım bunlar layık mı bu masumlara?
Vildan: (Gülerek) Aman ne masumlar,vallahi şeytana külahını ters giydirirler.
Hazal:Siz çocuklarınızla ilgilenmeyin,oturup onlarla arkadaş olmayın, televizyona, sinemaya, topa,şeytanın sevdiği ne kadar iş varsa onların içine salın,tabi ki şeytana külahı ters giydirecekler.
Neriman:Yine kızdın bize Hazal Abla.
Hazal:Azıcık övülecek hale gelin kızım,çok sorumsuz davranıyorsunuz.
Vildan:Hazal Abla usanıyorum. Gece geç yatıyorum, sabahları biraz uyuyayım diyorum,bir rahatlık vermiyorlar.
Hazal:Allah’ım,Allah’ım! Vildan,kızım,seninle konuşmaya insan dayanamıyor.Özrün kabahatinden büyük. Öğlene kadar yatılır mı,yazık değil mi çocuklara?
Vildan: (Umursamaz) Amaan Hazal Abla büyütme. Herkes yatıyor sabahları.
Hazal: (Manidar güler) Akşam misafirliğe gittik. Genç bir iki hanım da vardı. Bir tanesini çok övdüler; “Hamarat, becerikli, beş tane de çocuğu var.” dediler. Çok hoşuma gitti. Baktım ortalıkta çocuk filan görünmüyor.
Neriman:Nereye bırakmış?
Hazal: (Gülerek) Onu da anlatacağım Neriman. “Çocuklarınızı göremiyorum,neredeler?”dedim. “Evdeler.” dedi. Babaanne falan var sandım evde, “Yok.” dedi, “Yalnız kalıyorlar.” Bayağı da bir övünüyordu, yaşları da küçükmüş çocukların.
Vildan:Tek kalınca yaramazlık yapmıyorlar mıymış?
Hazal:Ben de merak ettim, “Yalnız kalınca yaramazlık yapmıyorlar mı?” dedim. “Hayır,hiçbir şey yapmazlar,uslu uslu televizyon seyrederler.” dedi.
Neriman:Maşallah….
Hazal:Yaa,Maşallah Neriman maşallah. Çocuklarınıza ne güzel bir eğitimci bulmuşsunuz. Rabbim,görüyorsun halimizi,baba maça götürür,anne televizyona,sokağa teslim eder. Bizdeki annelik, babalık bu kadar. Ee Rabbim,Sen Firavun’un sarayında Hz. Musa’yı yetiştirdin. Bizim gibi günahkar, aciz kullarından da imanlı,terbiyeli nesiller yetiştirmeye muktedirsin. O masumları bizim elimize bırakma Rabbim…...
Dikkatsiz Ebeveyn kısa skeç skeç örnekleri kısa oyunlar tiyatro metinleri kısa tiyatro oyunları