ISLAHAT-MASLAHAT
ŞAHISLAR: ZİŞAN,ORHAN,GÜZİN,VİLDAN.
Vildan:Zişan abla olmadı,bütün hayallerim suya düştü.
Zişan: Ne olmadı? Yine mi kooperatif sorunları Vildan,şimdiki pürüz ne?
Vildan: Her yerde bir oyunbozan çıkıyor. Hiç bize yaşama hakkı yok. Şimdi de yüzme havuzu yapmamıza engel oldular.
Zişan: Bir hayır vardır Vildan,niye izin vermiyorlar?
Vildan: Ne hayrı Zişan abla! Şüpheci,vesveseli,yaşamayı bilmeyen eski kafalı adamlar. Bunlardan insana hayır gelmez.
Zişan: O kadar da değil. Anladığım kadarıyla İslami hassasiyetleri var. Hem yüzme havuzunun olmaması çok önemli bir eksiklik de değil,niye üzülüyorsun?
Vildan: Ay Zişan abla ne hayallerimiz vardı. Yaz-kış kullanabilecektik, ayrı saatlerde kadınlar ve erkekler istedikleri gibi... Üff nereden o adamlar üye oldular kooperatife. Her şeye bir engel çıkarıyorlar.
Zişan: Peki neden yüzme havuzu istemiyorlar?
Vildan:Masrafı çok fazla imiş,sonradan da siteye sürekli yük olacakmış.
Zişan: Hıı,ne yapsınlar,güçleri yetmiyor demek ki...
Vildan: Yok,asıl sorun o değilmiş. Herkes istiyorsa,meşru ise belki bu sıkıntıya katlanabilirlermiş.
Zişan: Eee o zaman sorun ne?
Vildan: Sorun şu,öncelikle Müslümanlar birbirini güzel şeylere özendirmeliymiş.
Zişan: Yani bu kötümü imiş?
Vildan: Kötülüğü şu,zevk ve sefa ile dünyaya daha çok dalınmasına sebep olup, Allah’ın rızasını kazandıracak işlerden biraz daha uzaklaştırırmış. En önemlisi de iyi işlerde çığır açıp insanları özendirmek sevapmış. Böyle maleyanilere zaten dünyacılar meraklıymış. Şuurlu Müslümanlarda bunları yaparsa diğerlerine gün doğarmış.
Zişan: Hıı,haklılar galiba.
Vildan: Ayy abartıyorlar bence. Bir de Zişan abla,bu konuda istişare yaptıkları insanlar aslında dini açıdan pek bir sakınca görmemişler, “Bir günahı olmaz.” demişler. Yalnız son konuştukları kişi demiş ki: “Bugün siz üyeler aranızda anlaştınız. Ama yarın içinizden birileri evlerini başkalarına satıp gidince yerine gelen kişiler veya evlatları Müslüman yetişmeyenler bu havuzları günah mekanlarına çevirirlerse, sizin de bu günahtan payınız olmayacak mı?” dersimiz .com
Zişan: Hıı,doğru... Üyeler birkaç yıl sonra değişip,yenileri gelir. Yerlerine gelenler de bu kurallara uymayabilir.
Vildan: Evet,Nesrin Hanım’ın yaptığı aklıma geldi.Kamptaki havuza hanım ve beylere ayrı saatlerde girme kuralı koyulunca çok sinirlenmiş,çoluk çocuğunu,eniştesini,kaynını toplamış,doğru havuza gitmiş. “Buralarda da haremlik-selamlık olmaz.” diye dalmış. Sonra kamp sakinleri de onaylamıştı.
Zişan: Yaa bak canlı örneği de var karşında.
Vildan: Şimdi kooperatifte ne oluyor biliyor musun?
Zişan: Ne oluyor?
Vildan: Müslümanlar,ıslahata yönelik,hayırlı çığırlar açarlarmış.
Zişan: Eee...
Vildan: Eee’si şu Zişan ablacığım,siteye yüzme havuzu yerine kütüphane kuruluyor.
Zişan: Neee??
Vildan: Şaşırdın değil mi? Bir gör ne kitaplar sipariş verilmiş. Benim de böylece tüm hayallerim yıkıldı.
Zişan: Vildan bu çok güzel bir şey. Allah sana ne güzel nimetler veriyor böyle.
Vildan: Yok canım,hiç boşuna gidip kütüphanede pinekleyemem. Gitse gitse iki-üç üniversiteli genç gidip pinekler orada.
Zişan: Allah’ım,Ya Rabbim,sen ıslah et. Bizim amellerimizin, hayırlarda yarışmamızın, gayretlerimizin gücü yetmez ıslaha. Salah Sen’den...
(FON)
Zişan: Orhan,Zeki Amcaların meselesi ne durumda? Aslını öğrenebildin mi?
Orhan: Evet öğrendim. Ahmet zor durumda olan bir akrabasını Zeki Amcaya getirmiş,bir yıllığına evini o aileye kiraya vermesini rica etmiş. Üstelik çok ısrar edip kefil olmuş. Zeki Amca da Ahmet’i kıramamış, vermiş evini.Daha sonra ise burnundan getirmişler Zeki Amcanın. Evine verdikleri bir sürü zarar yetmiyor gibi kira falanda ödemiyorlarmış. Şimdi evinde oturmalarının üzerinden bir yılı geçeli kaç ay olmuş ama kirayı hiç ödemedikleri gibi evi de boşaltmıyorlarmış. Zeki Amca; “Çıkın,anlaşma bitti.” deyince de; “Bizi kandırdı,süremiz dolamdan dışarı atıyor.” diyor, “Amma para düşkünü,hayırsız bir adammış.” diye aleyhinde konuşuyorlarmış.
Zişan: Desene çok vefasız insanlarmış.Artık kanuni yollara başvurmak elzem olmuş o halde. Biliyordum, Zeki amca haksızlık, merhametsizlik yapmaz fakat kuru gürültüye de pabuç bırakmaz.
Orhan: Evet evet, ama Ahmet ayıp etmiş. Zeki Amca sıkıştırınca “Ödemiyorum,elinden geleni arkana koyma.” demiş. İşi kabadayılığa dökmüş. Bende çok sıkıştırdım Ahmet’i,her türlü ikna yoluna gittim, sonunda; “İşin aslı baştan ödemem dedim,şimdi tükürdüğümü yalamak istemiyorum.” dedi. “Nasıl böyle bir vebali üstlenirsin, muhitte iki iyi Müslüman diye bilinen sizlerin böyle mahkemelik olmanız yakışır mı? Bu müminler arasında tam bir fitne konusu olur.” dediğimde ise susuyor. Öyle de kabadayı, tepeden bakan tavırları var ki... İşin kötüsü,gören,işiten haklı sanacak Ahmet’i. Kendinden çok emin görünüyor.
Zişan: Yok canım,herkes de bilir ki Zeki Amca öyle bir yanlışa kolay kolay düşmez.
Orhan: Bilirler bilmesine de Zişan,yine de kim hüsnü zanla; “Hayır,Zeki Amca böyle bir şey yapmaz.” diyecek. Bu olayı dillerine dolar, lafı evirip çevirirler. Din düşmanları ayrı konuşur, cahiller, eğitimsizler ayrı yorum yapar.
Zişan: Haklısın,Ahmet’in makamına,parasına hayran çok adam var. Fırsat buldular mı da dalkavukluk yapmaktan sakınmazlar.
Orhan: Hem nasıl.... Ben bile Zeki Amcayı tanımasam Ahmet’in haklı olduğuna hükmederdim.Canım sıkıldı Zişan,Zeki Amca çok üzgün.
Zişan: Ahmet dinini de seven bir insan. Hiç Allah’tan korkmuyor mu peki?
Orhan:Kabadayılığı tuttu. Bir aralık düşündüm,bırakayım kendi haline,insanlar da tanısın kocaman sandıkları insanın aslında ne kadar küçük olduğunu,zaaflarının esiri olduğunu.
Zişan: Neden vazgeçtin peki?
Orhan: Böylesi maslahata daha uygun geldi. Hiç olmazsa mevcut maslahatı korumak konusunda titiz davranmak gerekir.
Zişan: Ve ortada bir haksızlık var,hem de iftira boyutunda, üstelik bu iftiraya maruz kalan da iyi bir Müslüman.
Orhan: Haklısın,fakat Zeki Amca olgun bir insan. Her zaman din gayretiyle davranır. Şahsi meseleleri için kimseyle çekişmez. Bu konuda da öyle davranmayacağına eminim. Ahmet ve ailesi de iyi insanlar fakat eğitimsizlikten kaynaklanan kabalıkları,cahillikleri var. Ve biliyorsun hep Müslümanlarla dostlaşırlar, onları severler.
Zişan: Yaa yaa evet,bu güzel bir meziyet.
Orhan: Bir de biliyorsun böyle bir şey ortaya çıktığında da,haksız olduklarının açığa çıkması çok gururlarına dokunacağından bile bile saldırıya geçip iyi insanlara karşı tavır alabilirler.
Zişan: Desene şuna şirretleşebilirler.
Orhan:Olabilir. Hem de biz iyiliklerin,güzelliklerin çoğalması için uğraşırken olayların bu boyuta gelmesiyle olanlarda elimizden gider. Müminlerin kurşunlu bir bina gibi saf bağlamaları gerekirken darma dağın yaşanıyor.
Zişan: Anladım Orhan,iyi bir topluluğun sıhhati,ferdin sıhhatine tercih edilmeli. Maslahata uygun olan bu. Şimdi Ahmet yanlışından vazgeçti değil mi?
Orhan: Evet,kerata alnımın derisini çatlattı ama aracı olduğuma pişman değilim. Gururundan kendi de gitmedi Zeki Amcanın yanına,vekaleti bana verdi.Şimdi ben de haksızlığa düşmeden meseleyi halledip, parayı tahsil etmeye çalışacağım.
Zişan: İyi yapmışsın.Allah ıslah etsin. Kötülük yapılmasına fırsat vermemek lazım Orhan. Hassas davranıp bu tür tecavüz ve çekişmelerin önü alınmalı.
(KAPI SESİ)
Güzin: Babacığım bu olaydan haberiniz var mıydı?
Orhan: Gazetede yazılan hırsızlık olayından mı?
Güzin: Evet baba,nasıl yapmışlar böyle bir şeyi? Hiç camideki halı çalınır mı?
Orhan: Hiç olacak şey mi,bizim evdeki dururken.
Güzin: Ay ne kadar günah baba.
Zişan: Belki fazla diye almışlardır kızım.
Güzin: Olur mu hiç anne?
Zişan: Olmuş işte,onlar da öyle üst üste sermeselerdi halılıları.
Güzin: Aman anne hayır yapmak,iyilik yapmak da mı suç oldu artık?
Orhan: O suç değil de kızım, onu koruyacak nesli yetiştirmeye çalışmamak suç.
Zişan: Evet,Abdullah Efendinin yaptırdığı çeşme de yine kırık, farkında mısın?
Güzin: Hiç terbiye yok ki insanlarda. İyiliğin kıymetini bilmiyorlar.
Orhan: Evet,Fethi Almanya’dan her geldiğinde mahallenin çocukları faydalansın diye parka bir sürü masraf yapıyor. Ama ertesi sene geliyor ki parkın yerinde yeller esiyor.
Güzin: Fethi Abi de ne kadar iyi bir insan,herhalde cennetliktir.
Orhan: İnşallah,fakat bu tür hayırları herkes yapıyor.
Güzin: Nasıl yani baba?
Orhan: Müslüman olmayanlar da yapmıyor mu? Bir bakarsın okul, bir bakarsın çeşme,yol yaparlar. Fakirleri giydirirler.
Güzin:Evet baba ,arkadaşımın babası namaz kılmadığı gibi kılanlardan hoşlanmazmış ama her yıl okula yüklü bir bağış yapıyor. Mesela sınıfın videosunu O aldı.
Orhan: Kızım,çoğu,Müslümanlarla aynı tarafta görünmek bile istemez fakat ne hikmetse bazı hayırları da cömertçe yaparlar.
Zişan: Hayır için yapsalar da asıl hayrı bilmedikler için bir çoğu boşa da gidiyor.
Güzin: Cami halılıları gibi mi?
Orhan: Hııı... Yani müminin hayırlarında hikmetler olmalı,sürekli çoğalmalı,bire bin vermeli.
Güzin: Ne yapılabilir mesela?
Zişan: Benim bildiğim ıslaha yönelik eğitim metotları için yatırım yapmak çok sevap getirir.
Güzin:Aaaa ...Baba Hz. Ömer’i anlatmıştın,tıpkı öyle değil mi?
Zişan: Benim babam da Hz. Ömer’ i çok severdi.
Orhan: Onlar bir kötülük, yanlışlık görünce kendileri asla yapmazlarmış,sonra yapılmaması gerektiğini ısrarla söylerlermiş. Sonrada o kötülükten, yapanlardan buğz ederlermiş.
Zişan: Tabi ki onların imanları kuvvetli olur, bizim gibi çıt kırıldım olmaz.
Orhan: Yok kalbi kırılmasın,aman yumuşak davranayım. İşin aslı, doğruyu söyleyecek iman asabiyesine sahip değiliz Zişan.
Zişan: Söyleyecek güç bulunca da,tekrar kırk özür beyan ediyoruz.
Güzin: Ama anneciğim,insanların özgür iradelerini kısıtlayacak düzeyde bir tenkit anlayışı bizim dinimize aykırı biliyorsunuz,dinde zorlama yoktur.
Zişan: Yani sen şimdi namaz kılmazsan, başını örtmezsen, ben de; “Hadi kızım,ört başını.Bak cici kız olursun.” diyeceğim. Sen örtmeyince de; “Ne yapayım,bu kız böyle.” diye kabulleneceğim öyle mi?
Orhan: O zaman Resullerin ıslahat metotlarına aykırı olur.Ya Müslüman’ım demeyeceksin,ya da dedikten sonra Müslüman’ca yaşayacaksın.
Güzin: Doğru ama biraz tolerans göstermek lazım.
Orhan: Ha bu tolerans şahsi meseleler,yani bir başkasını ifsat boyutuna yükseltmeyen zaaflar, kusurlar için söz konusu olabilir.
Zişan: Yine de gücü yettiğince kusurlardan arınmaya,arıtmaya gayret etmeli.
Orhan: Doğru Zişan.Yanlışın sahibi doğruya gelir,yani kendi iyiliğine olur bu.
Zişan: Babamı hatırlasana Orhan,ustasına ne kadar dua ederdi.
Orhan:Evet hatırlıyorum.
Güzin: Ay anne çok komik ama. Dedem çok iyi kalpli biriymiş de dua ediyor ustasına. Başkası olsa beddua ederdi dövdü diye.
Zişan: Yok yok babam hep hayırla anar.
Güzin: Sinemada yakalamıştı değil mi?
Zişan: Evet üstelik yalan da söylüyormuş. “Evde işimiz var.”diye ustasından izin alıp,doğru sinemaya gidiyormuş. Bir,üç derken babası ustasının yanına uğrayıp, “Bizim çocuğu erken göndersen.” diye rica edince mesele anlaşılmış.
Orhan: Sonra ustası güzelce bir takip edip,sinemada arka sıraya oturmuş.Işıklar sönüp de film başlayınca arkadan kulağını yakalamış, getirmiş dükkana bir güzel köteklemiş.
Zişan: Ohh elleri yeşil olsun.
Orhan: Babanda öyle diyor. “Kim bilir şimdi nerenin serserisi olacaktım. Allah ustamdan razı olsun.” diye dua ediyor. Bak kızım bu şekilde ıslah edilince muhterem Ebu Zişan oldu...
Güzin: Desenize bizim ‘Özgür irade’ güme gitti.
Orhan: Yok yok güme gitmedi,ıslahata maslahata gitti. Ha söz maslahattan açılmışken üzücü bir haberim var.
Zişan: Hayırdır?
Orhan: İnşallah.. Bizim çocukların bin bir emekle çıkardıkları dergi kapanıyormuş.
Güzin: Yaa baba neden?
Orhan: Çok zorlanmışlar,artık tıkanmışlar.
Zişan: Desene o güzel heyecanımız,şevkimiz kalmayacak.
Orhan: Belki Güzin daha güzelini ileride sunar bize. Ne dersin Güzin?
Güzin: (Dalgın) Hıı neden olmasın...
Zişan: Dergiler ıslah yollarının en iyilerindendir Orhan,çok üzüldüm.
Islahat Maslahat Skeci kısa skeç skeç örnekleri kısa oyunlar tiyatro metinleri kısa tiyatro oyunları