MESULİYET
ŞAHISLAR: Rukiye, Zişan, Neriman, Fehiman, Güzin, Cemile, Hazal.
Rukiye: Zişan Abla ne kadar güzel özetledin kitabı,kendimi bir an okumuş gibi hissettim.
Zişan: Sağ olasın Rukiye. Sen bu güne başlamasan ben hala o kitabı kitaplıkta bekletip dururdum. Hayrına elime aldım da bir şeyler öğrendim.
Neriman: Ben de teşekkür ederim sana Rukiye abla. Ablam kendi okuyamazdı ama bana sürekli söylerdi; “Sen de benim gibi olacaksın,oku,öğren,yaşın geçiyor.” Tabi bir kulağımdan geri çıkıyordu. Ama böyle düzenli bir ortam olunca okuyorum. Bak bu kaçıncı kitabım.
Rukiye: İsteyince olabiliyormuş değil mi?
Neriman: Hem de nasıl. Bunu fark etmeden nasıl yaşamışım diyorum şimdi kendi kendime.
Rukiye: Hadi bakalım,Cemile Abla bize ne anlatacak. Okuduğun kitabı görebilir miyiz Cemile Abla?
Cemile: (Hafif mahcup)Ne kitabı Rukiye? Halimi bilmiyormuş gibi sorma.
Rukiye: Yine mi okumadın Cemile Abla? Ne olacak bu halin?
Cemile: Ne bileyim,gel de beni bir de evde gör. Neredeyse buraya bile gelemeyecektim.Utanmasam gelin bana yardım edin diyeceğim.
Zişan: Cemile biraz abartmayasın. Topu topu bir kitap okuyacağın. O da ya ayda bir ya da iki haftada bir.
Rukiye: Cemile abla sen söyleseydin yardıma da gelirdik.
Cemile: Dalga mı geçiyorsun Rukiye? Kim gelip ne iş yapacak? Her şey bana bakıyor. Aslında bana bir gündelikçi lazım da onun için de para lazım.
Zişan: Cemile çok şükür çamaşır makinemiz var. Sen bulaşık makinesi de aldın galiba. İki de genç kızın var,diğer işlerde birlikte hallolmaz mı?
Cemile: Hıı genç kızlarmış, biri okula,biri arkadaşına,kalsın işler Cemile Hatuna. Vallahi çoğu kez yataklarını bile arkalarından ben topluyorum.Kayınbabam dersen iyice çocuk gibi oldu. Eskiden arada bir bakkala,kahveye,bir yerlere uğrardı. Hiç olmazsa o yokken biraz daha rahat toplayabiliyordum işlerimi. Şimdi hep evde.Ben de alışverişe mi koşayım,çocuklara mı bakayım, kayınbabamla mı ilgileneyim?....
Neriman: Ama artık küçük çocuğun yok ki Cemile Abla,hepsi büyüdü.
Cemile: Küçükken bundan iyilerdi. Şimdi onları okula gönderene kadar önlerinde arkalarında dolaşıyorum. Yok beslenme hazırla,yok önlük koşuştur. Üstlerini giydirmemi benden bekliyorlar. Adile de yarına bir sürü arkadaşını çağırmış,hiç oralı bile olmuyor. “Ama anneciğim o pastayı geçen defa da yapmıştın,bu kez değişik yap” diyor ancak.
Rukiye: Bak seen,demek hem misafir çağırıyor,hem de ikram tasasına düşmüyor.
Cemile: Yaa ben de öyle demiştim. “Anneciğim arkadaşlarım senin dolmanı çok seviyorlar. Bi dolma,bi pasta olur mu anne?”diyor. Ben de elim neye alıştıysa onu yapmak istiyorum, hem hangi misafire önceden ne yaptığımı da unutuyorum. Misafirleri giderken de başlıyor, “Ay bir sürü yazılım var” diye. d e r s i m i z . c o m
Zişan: Olsun,herkes şahsi işlerini yapmaya vakit ayırtmalı.
Fehiman: (Alaylı) Nasıl öyle olsun anneciğim? İşleri yapınca bu defa da diziler kaçıyor.
Cemile: Doğru söylüyorsun Fehiman. O diziler namazdan daha dikkatli takip ediliyor.
Rukiye: Tabii. “Gençler heveslerini alsınlar,aman uykusuz kalmasınlar,doyamayacakları yaş,yok misafirlerine mahcup olmasınlar,biz rahatlık görmedik onlar görsünler” diye diye hem çocuklarınızı rahatları için başkalarını rahatsız etmeye alıştırın,hem de sonradan yakının.
Cemile: Ne bilelim Rukiye,aklımızca çocuklarımızın iyiliğini istiyoruz.
Rukiye: Yok canım,daha iyiliğin ne olduğunu bilmiyoruz. Asıl iyilik onlara düşünmeyi öğretmek,yani mesuliyet bilinci vermek, bak o zaman işler nasıl kolaylaşıyor.
(FON)
Fehiman: Hazal abla kitapçıya mı uğradın? Kitap aldıysan bana da göster.
Hazal: Nereden biliyorsun kitapçıya uğradığımı? Aa poşette kitapçının ismi varmış. İstersen kitabı ilk önce sen okuyabilirsin Fehiman,benim bu ara siparişlerim çok.
Fehiman: Aa yoksa bu kitapları siz mi okuyacaksınız?
Hazal: Tabi ben okuyacağım Fehiman. Yoksa niye alayım ki?
Fehiman: Ne bileyim Hazal Abla,şaşırdım birden. Hem nasıl okuyacaksın? Sen çok fazla dikiş dikiyorsun,yaşlı annen var, eviniz de çok kalabalık.
Zişan: Gerçekten Hazal,sen bu kadar işin üstesinden nasıl geliyorsun?
Fehiman: Hazal abla,siz gelmeden önce hep bunları konuştuk. Nasıl bu kadar işin üstesinden geldiğinizi merak ediyorduk. Üstelik bir evde tam dokuz kişisiniz.
Hazal: Olsun kızım. Çoklukta bereket vardır.
Güzin: Ayy ne bereketi Hazal Teyze. Biz bu evde beş kişiyiz işler bitmiyor,her şey birbirine giriyor.
Zişan: Kızım bizim işler nasıl yoluna girsin?Bu gidişle Cemile Teyzen gibi oturup ağlayacağım. Mesela sen,sabah gözünü açıyorsun bir saatte okula zor hazırlanıyorsun,çayını hazırlıyoruz içecek vakit bulamıyorsun.
Hazal: Ne yapıyorsun Güzin o kadar vakit? Hadi çok çok on,on beş dakika sürsün hazırlığın. Bu kadar zamanı nasıl tüketiyorsun?
Zişan: Ne yapacak Hazal, beş on dakika lavabonun başında suyu akıtıp duruyor. Altı üstü bir abdest,bir diş fırçalama.
Hazal: Evden çıkmadan abdest alman çok iyi Güzin. Gittiğin yer müsait olmaz,vakit bulamazsın. Ama abdestin olursa namaz kılman da kolaylaşır.
Güzin: Zaten annem abdestsiz çıkmama izin vermiyordu,şimdi ben de alıştım çıkamıyorum.
Zişan: İyi de Güzin şu abdesti biraz özet al kızım.
Hazal: N’apsın,nasılsa arkasından ablası işleri yapıyor. O da uzun uzadıya hazırlanıyor herhalde.
Zişan: Ablası çok yoruluyor ama,bütün gün ayakta. Güzin biraz sorumsuz davranmasa Fehiman’ın da işi kolaylaşacak.
Hazal: Bu konuda daha dikkatli olmalısın Güzin. İstersen bir hafta sonu da sen evde kal,ablan sabahtan dışarı çıksın.Bak bakalım işleri toparlayabilecek misin?
Güzin: Ay ben istemem. Hiç evde durmak istemiyorum,çok sıkıcı. Her gün tuvalet yıka,ev süpür,toz al... Ben yapamam vallahi,hiç sevmiyorum.
Hazal: Bir de ablana soralım bakalım,bütün bu işleri yapmak zorunda olmak hoşuna gidiyor mu?
Fehiman: Pek şikayetim yok Hazal abla. Sonuçta kardeşimin rahatından,mutluluğundan da mesul hissediyorum kendimi.
Hazal: (gülerek) Allah Allah bir evde iki zıt kardeş. Ne iyi bir kızsın Fehiman.Ee bir de bu kitapları okuyayım diyorsun,nasıl vakit ayırtacaksın?
Fehiman: Yaparım canım,çok çok gece az uyurum. Hazal abla, dinimi öğrenmekle de sorumluyum.
Güzin: Bak gördün mü Hazal abla,ablam seve seve yapıyor işleri.
Hazal: Biraz da o hazzı sen tat Güzin. Sen ablanın işlerinden üstlen,o da zevk alarak istediği şeylerle meşgul olsun.
Güzin: Daha neler. Ay neyse Hazal teyze hala merak ettiğim şeyi öğrenemedim. O kalabalıkta siz nasıl yaşıyorsunuz? Ben olsam kesin strese girerim.
Hazal: Allah’tan ki bizim evde yaşamıyorsun Güzin. Bizi mahvederdin sen. Güzinciğim bizim evde herkes mesuliyetini biliyor. Annem yaşlı ama sebze,meyve yıkamak,ayıklamak elinden geliyor. Kız kardeşimle gelinimiz çocuklarla,ev işleriyle meşgul oluyorlar. İşleri paylaşıyorlar. Biri çocuklara bakarken,diğeri ev işleriyle ilgileniyor,ben de dikiş dikiyorum.Yengem de dikişte bana yardım ediyor. Alışverişi oğlum yapıyor,küçüğümüz de soba yakıyor. Öyle de bir beceriyor ki,yaktıktan sonra sobanın sağını solunu da bir güzel temizliyor.
Zişan: Desene çok bereketli sizin eviniz. Hiç kimse boş durmadığı gibi üstelik herkeste üretiyor. Atalarımız “Birlikten kuvvet doğar” diye boşuna dememişler. Bizde de bir dönem Orhan öğlen yemeğine eve gelirdi. Ben ona yemek hazırlayayım derken diğer işler aksardı. Bi bakardım o bir ara sobayla ilgilenmiş veya yemeği kaldırmış. Ne kadar rahatlardım.
Hazal: Tabi Zişan iş ki biz bu mesuliyet duygusunu taşıyalım. Baksana Fehiman’a etrafına huzur veriyor. Hepinizin rahatını düşünüp elinden geleni yapıyor. Ama birkaç yıl önce böyle miydi? Beş dakika birlikte oturamazdık. Biri ağlar,biri ister,her işi sen görürdün.
Zişan: Şimdi neler üretiyorum. Ama seni gıptayla izlemiştim Hazal. O kadar işin üstesinden gelmen beni şaşırtıyordu. Öylesine utanıyordum ki kendimden.
Hazal: İnsan mecbur kalınca birçok zoru aşıyor. Şikayet etmekle neyi değiştirebilirim ki? Ama mücadele edersek bir şeyler değişiyor. Hayat bir imtihan,öyle yada böyle geçecek. Verimli olmak,dolu dolu yaşamak varken ne diye kendi üzüntülerimiz içinde eriyelim?
Fehiman: Hazal Abla,eğer sen sıkıntılarını beli etseydin Meral Abla iyice yıpranırdı herhalde.
Hazal: Öyle öyle,kocası mahvetti onu.Bırakıp kaçmasa benim evime sığınır mıydı? Kardeşim de aniden vefat etti. Gelinimiz köye dönmek istemedi. İlk başlarda,ikisinin de çocuğu öyle huzursuzluk çıkarıyorlardı ki;annem onlara bakıp bakıp ağlıyordu. Ben de hangisini avutayım,üstelik benim de ağlamam geliyordu sürekli. Çok düşündüm,rızkı veren Allah,yetimlere bakmak sevap,Rabbim iyilik yapma fırsatını ayağıma getirmiş. Ben bunlardan kibirleneyim mi?
Fehiman: Keşke hepimiz sizin gibi düşünebilsek Hazal abla. Belki de siz böyle Müslümanca yaşadığınız için Allah size hep yardım gönderiyor.
Mesuliyet Skeci kısa skeç skeç örnekleri kısa oyunlar tiyatro metinleri kısa tiyatro oyunları