Eğitim Sitesi

Skeç: Mutluluğu Öğrenen Adam

MUTLULUĞU ÖĞRENEN ADAM: ŞEHİRLİ: Demek böyle oldu ha! Şimdi eve dönünce atın parası yerine birkaç elma gören karın küplere binecek. Kim bilir ne hayaller kuruyordu kadıncağız. Kavga çıkaracaktır kesin!.. KÖYLÜ: Yok beyim, aksine çok sevinecek. Elmayı sever. Bizim hanım iyi huyludur, hiç kavga etmeyiz onunla...

Skeç: Mutluluğu Öğrenen Adam

MUTLULUĞU ÖĞRENEN ADAM

 

ŞEHİRLİ: Demek böyle oldu ha! Şimdi eve dönünce atın parası yerine birkaç elma gören karın küplere binecek. Kim bilir ne hayaller kuruyordu kadıncağız. Kavga çıkaracaktır kesin!..

KÖYLÜ: Yok beyim, aksine çok sevinecek. Elmayı sever. Bizim hanım iyi huyludur, hiç kavga etmeyiz onunla.

ŞEHİRLİ: Canım olur mu? Koca atı elden çıkarmışsın yerine bir sepet elma götürüyorsun.

KÖYLÜ: Fena mı beyim? Mis kokulu elmalar... Bayılacak!

ŞEHİRLİ: Bak hemşerim, ben diyorum ki, karın kızacak. Bahse giriyor musun bir kase altınına?

KÖYLÜ: Beyim, sen neden söz ediyorsun? Bende bırak bir kase altını, bir tek altın bile yok!..

ŞEHİRLİ: Ziyanı yok, ben bir kase altını koyarım, sen de bir sepet elmayı koy.

KÖYLÜ: Yoo, elmaları hanıma götürüyorum. Hem paranayazık. Vaz geç bu işten, sevinir benim karım.

ŞEHİRLİ: Ne olur bahsi kabul etsen? Ben de altın çok.

KÖYLÜ: Pekala! Madem bu kadar çok istiyorsun, olur o zaman.

ŞEHİRLİ: Sahi mi? Çok güzel! Peki ben nasıl bileceğim karının kızıp kızmadığını?

KÖYLÜ: Kolay, sen de gel benimle içeriye, gözlerinle gör.

ŞEHİRLİ: Kabul!

KADIN: Hoş geldin bey!.. Bir de konuk getirmişsin. Ne iyi ettin. Yemeğimiz de bol zaten.

KÖYLÜ: Hanım bu beyle az önce tanıştık. Çok sevdim ve aldım getirdim.

ŞEHİRLİ: Rahatsız ettim kusura bakmayın...

KADIN: Ne demek? Ne rahatsızlığı? Biz misafire bayılırız. Buyrun, buyrun.

KÖYLÜ: Bak hanım, sana ne aldım!..

KADIN: Elma! Mis gibi kokuyor hem de! Bayılırım elmaya. Canım çekiyordu zaten. Nasıl da bildin elma sevdiğimi? Sen ne iyi insansın bey?

ŞEHİRLİ: İyi ama nasıl aldığını sormayacak mısın?

KADIN: Anlatır herhalde. Ayakta kaldınız. Buyrun oturun, sofrayı iki kişilik kurmuştum. Hemen size deyemek getireyim. Kusura bakmayın.

KÖYLÜ: Nereden aldığımı sormayacak mısın elmaları?

KADIN: Ee! Anlat bakalım.

KÖYLÜ: Atı satmak için yola çıktım ya sabahleyin. Birde baktım ki biri koyun götürüyor pazara. Hem de besili güzel bir koyun. Adama "koyunla atı değişelim mi?" dedim.

KADIN: Kabul etti mi peki?

KÖYLÜ: Etti tabi, değiştik.

KADIN: Aman ne iyi, koyun süt verir bize.

KÖYLÜ: Ben de öyle düşündüm zaten. Hem yününden hırka örersin.

KADIN: Örerim ya, güzel bir hırka örerim sana.

ŞEHİRLİ: Ama koyun ne oldu biliyor musun?

KÖYLÜ: Koyunla giderken birde baktım bir delikanlı. Koltuğunda bir kazla pazara gidiyor.

KADIN: Kaz mı? Ee...

KÖYLÜ: Şişman bir kaz... Yağlı mı yağlı.. .Düşündüm bizimki bunu nar gibi kızartır da yeriz.

KADIN: Kızartırım ya... Bayılırım kaza! Hep beni düşünürsün sen...

ŞEHİRLİ: Dinle ama hanım efendi, kazane oldu, anlatsın hele...

KADIN: Peki ne oldu kaza?

KÖYLÜ: Sonra bir çocuk gördüm. Bu elmaları götürüyordu. Elmayı çok sevdiğini düşünüp , kazla değiştirdim.

KADIN: Ne güzel düşünmüşsün. Sen kocaların en iy isisin.

KÖYLÜ: Sen de kadınların en iyisisin karıcım...

ŞEHİRLİ: Ne yani hanım efendi. Sen şimdi bu işe kızmadın mı?

KADIN: Kızmak mı? B ana elma getirdi diye mi?

ŞEHİRLİ: Ama şey yani! Düşünsene koskoca at gitti, yerine elma geldi.

KADIN: At zaten bir işe yaramıyordu ki...

ŞEHİRLİ: Yani beğendin mi sen bu işi?

KADIN: Hem de nasıl...

KÖYLÜ: Sen ne yaptın hanım anlat bakalım?

KADIN: Ben mi? Sen gidince ortalığı toparladım. Tavukların yumurtasını aldım. Yoğurt da var. Çılbır için her şey hazır. Ama bir de ne göreyim, sarmısak yok!

KÖYLÜ: Eee...

KADIN: Dur üzülme! Biliyorum sarmısaksız çılbır olmaz. Ne yapsam diye düşünürken arabacı Musa geldi.

KÖYLÜ : Ne istiyormuş peki?

KADIN : Senin atı pazara götürdüğünü görmüş. Eyeri kendine vermemi istedi. Birden aklıma geldi. Bana sarmısak getirirse eyeri vereceğimi söyledim.

ŞEHİRLİ: Ne? Sarımsak getirirse ona eyeri mi verecektin?

KADIN: Tabi yaa! Musa gidip iki demet sarımsak getirdi. Eyeri verdim. Bak sarımsaklı çılbır yaptım, afiyetle yiyin.

KÖYLÜ: Ne kadar iyisin hanım. Hep beni düşünürsün sen.

ŞEHİRLİ: Yahu hemşerim, kızmadın mı sen bu işe?

KÖYLÜ : Hangi işe beyim?

ŞEHİRLİ: Yahu karın koca eyeri verip bir avuç sarımsak almış ya...

KÖYLÜ: İyi etmiş, sarmısaksız çılbır bir şeye benzemezdi ki!..

KADIN: Bil bakalım bey, çılbırdan sonra ne yiyeceğiz?

KÖYLÜ: Ne yiyeceğiz?

KADIN: Elma.. .Hah hah ha!

ŞEHİRLİ: Al hemşerim şunu...

KÖYLÜ: Aman beyim koy altınları cebine!

ŞEHİRLİ: Al ne olursun, yalvarıyorum al. .Bu gün bana o kadar önemli bir şey öğrettiniz ki!

KÖYLÜ: Aman beyim, biz cahil köylüleriz. Senin gibi zengin ve şehirli birine ne öğretebiliriz ki?

ŞEHİRLİ: Mutluluğu öğrettiniz azizim, mutluluğu öğrettiniz..

(Halk Hikayeleri'nden Uyarlanmıştır)

Mutluluğu Öğrenen Adam kısa skeç skeç örnekleri kısa oyunlar tiyatro metinleri kısa tiyatro oyunları

Benzer Kısa Skeç Piyes Örnekleri

Skeç: Mutluluğu Öğrenen Adam Hakkında Yorum Yazın...
  

Skeç: Mutluluğu Öğrenen Adam Hakkında Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Skeç: Mutluluğu Öğrenen Adam