ÖRF-ADET-GELENEK
ŞAHISLAR: ORHAN, ZİŞAN, FEHİMAN, GÜZİN, FİKRET, NERİMAN, HÜSEYİN, SALİH, FERİHA.
Güzin:Ablacığım,bana biraz harçlık verebilir misin?
Fehiman:Harçlığımdan mı? Ben de bulaşığa yardım için geldin sandım. Yine ne çabuk bitti paran?
Güzin:Bu ara üç arkadaşımın doğum günü var. Hepsine aynı hediyeden almak istiyorum da,benim param yetmiyor.
Fehiman:Güzin bu doğum günleri için bu kadar para tüketmeni anlayamıyorum. Üstelik birbirinizin evine bir sürü ıvır zıvır yığıyorsunuz.
Güzin:Abla ne yapabilirim ki? Bu da bir adet.
Fehiman:Çok sıkıcı bir adet. Batılı özentilerin hepsini yapmak zorunda mısınız? Hele bir de “İyi ki doğdun.” demez misiniz? Öyle sırıtıyor ki…
Güzin:Aman abla iyi ki biraz para istedim. Gider babamdan alırım ben de.
Fehiman: (Bıkkın) İyi canım,al. Şükür bulaşıklar bitti,hadi çıkalım mutfaktan.
(FON)
Zişan:Güzin iyi hatırlattın. Orhan,ben de görmeye gideceğim,biraz bana da para ayır.
Orhan:Yine mi görme Zişan? Bu defa ne için?
Zişan:Apartmanda iki çocuk üniversiteyi bitirdi. Herkes gitti,ben gidemedim.
Orhan:Allah Allah,kim çıkartıyor bu icatları?
Zişan:İyi oluyor Orhan. Hediyeleşmek sevaptır.
Fehiman:Ne hediyeleşmesi anneciğim, ‘görmeleşme’ desenize şuna.
Zişan:Olsun,o da iyi bir adet.
Orhan:Bence hiç iyi değil Zişan. Bizim örflerimiz insana neşe veriyor,sizin görmeleriniz ise sıkıntı yaratıyor.
Zişan:Aman Orhan,iyi ki bir para istedim.
Orhan:Ya Zişan biliyorsun parada değilim ama bu adetleriniz sürekli çoğalıyor,devamlı değişiyor. Senin hoşuna gidiyor mu Allah aşkına?
Zişan:Gitmiyor ama yapmazsam ayıp olur. Herkes yapınca ben de yapıyorum.
Fehiman:Bakın anne görüyor musunuz? Demek ‘Ayıp olmasın,desinler,demesinler’ için yapılıyor bu uydurma adetler.
Orhan:Evet tabi,bizim örfümüzdeki hediyeleşmeyle alakası yok.
Zişan:Bu vesileyle birbirimize gidip geliyoruz işte.
Orhan: (Şakacı) Ayak bastı ha! Halbuki müminlerin birbirlerini ziyaret etmeleri zaten sevaptır.
Fehiman:Al gülüm ver gülüm. Zaten babacığım bu adetlerin biri batıyor,biri çıkıyor. Uzun süre kalmıyor,sürekli değişiyor.
Orhan:Yaa? İhtiyaca göre mi şekilleniyor?
Fehiman:Ne ihtiyacı baba? Keşke öyle olsaydı!... Bunlar zevke göre,hevaya göre,akıllarına estiğine göre….
Orhan:Ooo bu iyi değil kızım. Bizim fıkhımızda yani anlayışımızda esas,sürekli olandır. Mesela içtihat ibadeti…
Fehiman: (Acıklı) Hıh babacığım,bizim bu kadar ithal adetlerimiz,geleneklerimiz, uydurmalarımız varken,içtihat kime gerek? Onlarla ne güzel idare ediyoruz işte.
Orhan:Yahu Fehiman şu batılılara bir haber salsak da,içtihadı öğrenip dünyaya öğretseler. Nasıl olur?
Fehiman:Harika olur baba. O zaman; “Bak elin gavuru ne icatlar çıkarıyor.” der,ama yine içtihat etmeden taklit ederler.
Orhan:Yazık,daha kimden ne alınır ne alınmaz seçmeyi bilmiyorlar. İyi ki kızım Tevhidi geleneği,geleneğin kaynağı vahyi biliyoruz.
Zişan:Kıskandınız yine batılıları. Bak onların paralarının üstünde bile “Tanrı’ya güveniyoruz” yazıyor. Onlar nasıl dindarlar.
Orhan:İyi tamam. Onlar güveniyorsa mesele yok,biz de güveniriz. Nerden nereye geldi konu. Güzin,kızım,sana para mı lazımdı şimdi?
(FON)
(ARABA SESİ,ARABA DURUR.) (KAPILARI AÇILIR, KAPANIR)
Orhan:Selamun aleyküm Hüseyin Ağa.
Hüseyin:Aleyküm selam,sefalar getirdiniz. Buyurun buyurun. (KUZU SESLERİ) Cengiz Bey nerede?
Orhan:Arkadaki arabada. Biliyoruz eski ahbapsın amma bu kadar da acele etme.
Hüseyin:Kıskanma Orhan Bey kıskanma. Bilirsin Cengiz Beyim bir tane.
(KUZU SESLERİ DEVAM EDİYOR.)
(ARABA VE KAPI AÇMA KAPATMA SESİ)
(KUŞ SESLERİ)
Fikret:İşte Cengiz Amcalar da geldi. Salih,niye arkada kaldınız? Su içmek için mi durdunuz yolda?
Salih: (Heyecanlı) Eveet,yetiştik ama size. Kuzuya bak Fikret Abi.
Fikret:Çok güzel değil mi? Hadi gel sevelim. Abi,kuzuyu bırakır mısın?
Salih:Abi hiç cevap vermiyor. Elindeki bıçakla ne yapacak?
Fikret: (Düşünceli) Bilmem. Bir iş vardır herhalde. Bak,Cengiz Amcaya doğru gidiyor. Keşke kuzuyu götürmese.
Salih:Kuzu zaten gitmek istemiyor.
Fikret:Kuzuyu yere yatıracak. Hii kesecek Salih.
Salih: Abii (Sızlanır) Fikret Abi kesmesin çok küçük.
Fikret:Koş yanlarına gidelim…. (Nefes nefese) Kesmeyin…
Salih:Kesmeyin. O kuzu çok minik.
Orhan:Hüseyin ne oluyor? Bu kuzuyu niye devirdin yere? Çek oğlum şu bıçağı.
Hüseyin:Dur Orhan Bey,karışma. Bir kuzu devirmem mi ben size? Bak Cengiz,bu senin şerefine.
Orhan:Kardeşim yapma. Hayvan küçük yazıktır.
(KUZU SESİ)
Hüseyin:Ya geç Orhan Bey,bu bizim örfümüz.
Orhan:İyi de yazık hayvana. Böyle örf olur mu?
Hüseyin: (Sert) Yoo karışma sen,bu töre,önünüze bir kan akıtacağım. Canınıza kurban olsun.
(FON)
Salih: (Üzgün) Kuzuyu sevemedik Fikret Abi…
Fikret:Yazık oldu,ne tatlıydı…Gel,şurada başka kuzular var, onların yanına gidelim.
Salih: (İsteksiz) İstemem. Onlar güzel değil. Küçük kuzuyu sevmiştim ben.
Fikret:Ne yapalım adetmiş. Kesmeleri gerekiyormuş.
(KUZU SESLERİ) (KUŞ SESLERİ)
Salih: (Düşünceli) Fikret Abi,biliyor musun ben sünnette hiç o pelerinleri giymeyeceğim.
Fikret:Niye Salih?
Salih:O da adetmiş çünkü.
Fikret:İyi giyme o zaman. Zaten hiç iyi bir adet değil. Pullu,boncuklu,püsküllü müskülü…
Salih:Kız elbiselerine benziyo yaa… Ama Eray’ın annesi dedi ki; “En güzel pelerini ben oğluma aldım.”
Fikret: (Umursamaz) İyi,giydirsin. Sen de güzelce pantolon giyersin.
Salih:Ama şapka da istiyorum.
Fikret:İstersen tak. Ama Ali Seydi’nin şapkası olmayacak. O sana özenmez mi?
Salih:Hımm….Ee? Eray’a da özenir. Onun her şeyi var.
Fikret:Hayır özenmez. Sen ona anlatırsın; “Bak ben de o elbiselerden giymedim.” dersin.
Salih:İyi,şapkayı da takmam öyleyse.
Fikret:O zaman çok güzel olur. Hem biz de yeni,güzel adet çıkarmış oluruz.
(FON)
Orhan:Hüseyin Ağa,hayvan kesilince bir iki yoksula pay verilirdi,sofraya çağırılırdı. Şimdi de devam ediyor mu o gelenek?
Hüseyin:Yok yok kalmadı gayrı.Herkes kendi boğazını doyuruyor gayrı.
Orhan:Ben de diyordum hiç olmazsa köylerde adetler devam ediyor,köylüler güzellikleri muhafaza ediyor.
Hüseyin:Geçti Orhan Bey geçti.
Orhan:Desene bu kuzuyu doyasıya değil,patlayasıya yiyeceğiz şimdi.
Hüseyin:Estağfurullah Orhan Bey. O nasıl söz? Afiyetle yersiniz inşallah.
Orhan:Hüseyin Ağa niye estağfurullah çektin? Bir kusur varsa beraber Allah’tan af dileyelim.
Hüseyin:Alışkanlık Orhan Bey.
Orhan:İyi,güzel alışkanlıkların var senin,bilirim. Ama şu alışkanlığını bırak.
Hüseyin:Hangi alışkanlığımı?
Orhan:Misafire kurban kesip,kan akıtmayı.
Hüseyin:Cık cık cık,o töre,gelenek.
Orhan:İyi de yoksulu doyurmak da gelenek. Bakıyorum onu terk etmişsin.
Hüseyin:Şimdi artık kimse yapmıyor.
Orhan:Başkasını ne yapacaksın sen Ağa? Gittikçe fakir fukara çoğalıyor.
Hüseyin:Neyleyim….
Orhan:Desene sen gelenekçi olmuşsun. Atalarımızın adetini bırakmazsın da Allah’ın tavsiyelerini ihmal edersin ha?
Hüseyin: (İç çeker) Haklısın Orhan Bey… dersimiz.com
Orhan:Hüseyin Ağa,hurafeler,taklitçilik,böyle basit gördüğünüz ameller yüzünden çoğalıyor. “Canınıza kurban olsun.” demezdin sen “Allah’ına kurban.” derdin.
Hüseyin:Orhan Bey,amelimiz Allah için olmayınca,dilimiz de hayır söylemiyor. Gel gör,daha ne güzel geleneklerimizi unuttuk.
Orhan:Halbuki bir toplumda yanlış şeyler adet,gelenek olmuşsa,onu kaldırıp yerine yenisini,iyisini koyacak kadar fikrimiz olmalı. En azından kendi hayatımızda terk ederiz yanlışları.
Hüseyin:Doğru doğru. Biz çok hastalıklı bir toplumuz. Geçen yıl hacdan döndüğümde rençper; “Olmaz Ağa,mevlütsüz hac olur mu? Köylü ne der sonra?”deyince bir şey diyemedim.
Orhan:Adam kendince haklı. O da adet olmuş.
Hüseyin:N’olur ben daha iyisini yapsaydım? Niyetim Nedim Hocaya gidip; “Biraz va’z et.” demekti,olmadı.Köylü; “Bunca yıllık adetimizi mi değiştiriyorsun ağa?” der diye çekindim.
Orhan:Cahili adetleri kaldırmak,en azından kendimiz yapmamak zor geliyor bize Hüseyin.
Hüseyin:Zaten seçemiyoruz ki. Örfler,adetler,hurafeler birbirine girmiş.
Orhan:Örflerimiz hazineler değerinde.
Hüseyin:Arif olmak gerekir Orhan Bey arif. Allah ıslah etsin bizi.
Orhan:Amin amin,kaldıralım hadi artık Cengiz Beyi,buraya uyumaya mı geldi?
(FON)
Neriman:İşte böyle Feriha Abla,böylece sünnet merasimi de bitti.
Feriha:Eh hayırlı olsun. Allah evlenmelerini de nasip etsin.
Neriman:Sen ne örüyorsun yine? Fiskosa benziyor. Bu kaçıncı?
Feriha:Hoşuma gitti yapıyorum… Bak bu yazmayı da yeni yaptım. Nasıl olmuş,beğendin mi?
Neriman:Evet,güzel olmuş da biliyorsun kızın bunları kullanmaz.
Feriha:Hee,“Boşuna yapma,hiçbirini kullanmam.” diyor.
Neriman:Eee daha ne diye yapıyorsun Feriha Abla? Boşuna zahmet,masraf. Canına yazık.
Feriha:Hiç boşuna olur mu? Çeyizde görünecek. ‘Anası uyumuş kızı büyümüş.’ demesinler.
Neriman:Feriha Abla,kızınla anlaşayım da,o çeyizini gösterdikten sonra ben de kızımın çeyizinde göstereyim,geri veririm.
Feriha: (Gülerek) Kiralarsın ancak. Ey sen de yap.Elin armut mu topluyor?
Neriman:İyi de,kullanılmayacak şeyleri niye yapayım?
Feriha:Adettir Neriman. Yapmamak olmaz.
Neriman:Şimdi yeni adette,annenler bir de kitaplar alıp çeyize koyuyorlarmış.
Feriha: (Gülerek) Uy aman şaşırmışlar.İcat koymayıp çıkarıyorlar.
Neriman:İyi bir icat gibi Feriha Abla,Meali Kerim’de alıyorlarmış.
Feriha:Eskiden annem de bana Kur’an almıştı,daha duruyor.
Neriman:Sen de aldın mı kızına?
Feriha:….Yok,şimdi Kur’an’lar çok pahalı…Oğlan tarafı alır herhalde bir tane.
Neriman:Ne olur ne olmaz. Sen al bir tane.
Feriha:Yok Neriman,daha bir sürü örecek şey var. Dolu ip parası lazım. Sen niye o çocuğa sünnetlik almadın?
Neriman:İstemedi.
Feriha: (Kızgın) O nasıl işmiş? Hiç istemez olur mu çocuk?
Neriman:Ay herkes bana kızıyor. Vallahi kendi istemedi.
Feriha:Uyy…Niye?
Neriman:Benim oğlum güzel adetlere öncü olacakmış teyzesi.
Feriha:Azıcık iyi işler bellet oğluna…. Amma acayip işleriniz var.
Neriman:Kötü mü Feriha Abla? Bir sürü saçmalıktan, komiklikten,üstelik masraftan kurtaracak.
Feriha:Eyh,kızın da gelinlik giymesin bari.
Örf Adet kısa skeç skeç örnekleri kısa oyunlar tiyatro metinleri kısa tiyatro oyunları