SABIR
ŞAHISLAR: ZİŞAN,ORHAN,FEHİMAN,GÜZİN,FİKRET,VİLDAN
Vildan:Zişan abla anlamak istemiyorsun beni. Kayınvalidemle birlikte olmaya asla tahammül edemem.
Zişan:Neden tahammül edemezsin Vildan? Böyle konuşma, Allah başka zorluk vermesin.
Vildan:Sen bilmiyorsun Zişan abla.Başka şey olsa neyse ama bu bana çok zor geliyor.
Zişan:Biraz büyütüyorsun Vildan. Sonuçta o da insan,zaafları var,iyi yönleri var. Bak namazında niyazında...
Vildan:Ay onun namazı başında....
Zişan: (Sözünü keser) Vildan dikkatli konuş. Kızım,neden bu kadar kızıyorsun?
Vildan:Bir de bilmezmiş gibi sorma Zişan abla. O kadının beni hiçbir zaman istemediğini,eşimin gözünde küçük düşürmek için ne filmler çevirdiğini sen de biliyorsun.
Zişan:Eh sen de atta kalmıyorsun Vildan. “Eşimin annesidir, hatırı için bu defalık susayım.” demiyorsun. İkiniz iki taraftan birbirinizin kuyusunu kazıyorsunuz.
Vildan:Hayır Zişan abla,o başlattı.Güzelce beni gelin olarak kabul edebilirdi ama hiç yanaşmadı. Neymiş tahsilim azmış,gözüm yeşil değilmiş,ne kızlar varmış ne kızlar...
Zişan:Hep şu akılsız oğlu yüzünden değil mi?
Vildan:Desin o,çatlasın. Öyle de akıllı ki eşim. Bak gör, istemezsem getirmez o kadını bize...
Zişan:Böyle biraz daha devam edersen kayınvalidene hepten hak vereceğim. Gerçi o zaman eşine haksızlık olur. O seni seçip bir akıllılık etti,şimdi de annesine bakıp daha akıllıca bir iş yapacak, hem hasta kadın.
Vildan:Ben izin vermezsem bakamayacak. Hayır,asla sabredemem.
Zişan:Vildan hani müminlerin bir özelliği de sabırlı olmaları idi. Böyle yapmak yakışıyor mu sana?
Vildan:Ay kaç gündür sabır sabır. Başka bir söz duymayacak mıyım ben? Bunun neresi sabır? Zillet bu zillet.
Zişan:Napalım Vildan,başka şey söyleyemem ki sana. Çünkü ben de müslümanım.
Vildan:Çatlatma insanı Zişan abla. Yani başka türlü konuşsan sanki dinden çıkacaksın. Hem bu bir zillet,bana tavsiye etmeyin.
Zişan:Kızma Vildan,Allah bir konuda hükmünü bildirdiği zaman mümine muhayyerlik yoktur, biliyorsun. Benim vazifem hakkı ve sabrı tavsiye etmek.Bu da zaten zillet değil,fazilet.
Vildan:Hıı,sanki bu hakk. Bana bunca haksızlık yapana şimdi iyilik yapmaya mecbur tutuluyorum değil mi?
(KAPI AÇILIR)
Fehiman:Siz hala aynı konuya mı devam ediyorsunuz? Usanmadınız mı? Vildan abla,demedim mi ben sana;derdin davandan olsun,dinini öğrenince dertlerin de azalacak,diye.
Vildan:Fehiman, o kadına bayramlarda bile sabredemezken şimdi sürekli bizde kalacak. Düşünmekten uykularım da kaçtı artık.
Fehiman:Vildan abla sen böyle yapınca biz de üzülüyoruz. Hem güzel davranırsan bu işin sonunda ecir de var.
Vildan:Her şeye katlanmaya razıyım,yeter ki o kadın gelmesin bize.
Fehiman:Hiç sanmıyorum ki Vildan abla sen bir şeylere katlanabilesin ama biliyorsun ki kula düşen imtihanından razı olmaktır. Bir git,dolaş hastaneleri,insanlar ne acılar çekiyor. Dolaş kenar semtleri ne sıkıntılar,ne çileler görürsün.
Zişan:Evet,doğru söyledi Fehiman. Bak Vildan sen daha nimetlere şükretmeyi bile öğrenemedin. Maazallah,felaketlere nasıl sabredesin.
Vildan:Ne şükürsüzlüğümü gördün Zişan abla?
Zişan:Evinden şikayetçisin,eşyandan şikayetçisin,her şeyinden sızlanıyorsun. Hadi,bu imtihan sorusunu yiğitçe cevapla.
Fehiman: Allah hem bize ibadet olan hususları öğretip hem de uygulama alanı veriyor ki sınanalım.
Vildan:Yine usta usta konuşmaya başladın Fehiman,o ne demekmiş öyle?
Fehiman:Şu demek sevgili Vildan ablacığım. Allah bizden sıkıntılara,zorluklara göğüs germemizi istemiş mi istememiş mi?
Vildan: (Somurtur) İstemiş.
Fehiman:Peki daha sonra bu isteğini yapıp yapmayacağımızı anlaması için sınavdan geçmemiz gerekmiyor mu? Biliyorsun,lafla peynir gemisi yürümez. Cennet bu kadar kolay değil ve dahi sandığın kadar ucuz değil.
Vildan:Eee hanımefendi,devam et bakalım.
Fehiman:Bak,istedin evlendin,istedin Allah çocuk verdi,istedin ev verdi. Tabi bilmiyorum lütfundan mı?......
Vildan:Tabi ki lütfundan. Hak ettim verdi.
Zişan:Hani sen koca koca evlere layıktın?..
Fehiman:Lütfedilen bu nimetlerden çok da memnun değildin ama neyse, şimdi memnun görünüyorsun en azından. Pekii,acaba bu kayınvalide derdini de hak etmiş olamaz mısın?
Vildan:Niye hak ediyormuşum? Ben istemedim ki onu?
Fehiman:Hıı Vildan abla,demek sen istersin Allah yapar.
Zişan:Fehimaan,şımarma kızım,günaha girme.
Fehiman: (Gülerek)Ne yapayım anne,hanımefendilerin istekleri emir. Neyse lafı dolandırmayayım. Vildan abla,biz savaş görmedik, yani dolayısıyla kıtlık,zorluk,yokluk falan...
Vildan:Eee?
Fehiman:Eh maddi sıkıntın yok,yarın ne yiyeceğim,ne giyeceğim,onu da düşünmüyorsun.
Vildan:Ee uzatma Fehiman, ne olmuş yani?
Fehiman:Diyeceğim şu,çok şükür hastalığın falan da yok ki hani ona sabrediyorsun diyeyim....
Vildan:Ya ne diyorsun Fehiman?
Fehiman:Diyorum işte Vildan abla. Baksana,şu halinden bile sabretmeyi öğrenmen gerektiği belli. Sözün sonunu getirmeme bile sabredemiyorsun.
Vildan:(Hafif kızgın)Şimdi kalkıp gideceğim Fehiman.
Fehiman:Tamam bitti. Diyeceğim o ki; sen,Vildan abla,bir Müslüman olarak bu sabır ibadetini ne zaman yerine getireceksin?
Vildan:Saçmalama Fehiman,yıllardır kayınvalideme az mı sabrettim?
Zişan:İyi hoşta ona pek sabır denmez Vildan,zoraki katlanıyorsun. İşin ucunda kendi çıkarın var. Üstelik sürekli sızlanıyorsun. Sabır ile sızlanmak birbirlerine zıt şeylerdir.
Fehiman:Yani anlayacağın Vildan abla,sen bu istemediğin duruma mümin olduğun için sabretmek zorundasın. “Yok sabretmiyorum.” diyorsan o zaman da katlanacaksın. Bu defada hem sevap kazanamazsın hem de iftiharla “Elhamdülillah Müslüman’ım” diyemezsin.
Zişan:Üstelik eşini,çocuklarını,hasta bir kadını üzdüğün için de günaha girersin. İradeni istediğin gibi kullan.
Fehiman:Olmaz,Allah’ın istediği gibi kullansın. (Şakacı) Şimdi aşağıdaki şıklardan hangisini işaretlersiniz?
A) A) Mü’minsen sabredeceksin.
B) B) Acizsen katlanacaksın.
C) C) Günahkarsan reddedeceksin.
Vildan: (Mütevekkil) Biliyorum Fehiman,A şıkkından başka seçeneğim olamaz. dersimiz.com
Fehiman:Evet şimdi buz gibi bir meyve suyunu hak ettin.
(FON)
Orhan:Demek bütün gün Vildan’ı ikna etmeye çalıştınız.
Zişan:Evet çok ağır geliyor kendine.
Orhan:Nefsine ağır gelende hayır olabileceğini hatırlatsaydınız. Bu kadar üzülmeye değer mi?
Güzin:Merak etmeyin babacığım,annemler fazlasıyla hatırlatmışlardır.
Orhan:Sen de hatırlattın mı Güzin?
Güzin:Allah’tan ki evde yoktum baba. Vildan ablanın şikayetlerine sabretmektense Fikret’e sabrederim daha iyi.
Orhan:Yok canım,ne yapıyor Fikret sana?
Güzin:Ay bir de sormaz mısınız “Ne yapıyor?” diye.
Orhan:Kızım böyle konuşma. Akıllı,iyi bir çocuk. Siz de dikensiz gül bahçesi istiyorsunuz. Geçenlerde de ablan şikayet ediyordu Fikret’ten.
Güzin:Bak,itiraf ettiniz baba.Fikret diken değil mi? O olmazsa evimiz gül bahçesi olacak.
Zişan: (Kızgın) Güzin,Güziin...
Güzin:Anne kayırmayın. Akşam eve girer girmez öğrendiği karateyi bana uyguluyor, üstelik ellerinin, üstünün kirini biliyorsun,bir de canımı yakıyor,onun yüzünden devamlı kalemsiz,silgisiz kalıyorum.
Zişan:Abartma Güzin. Sen kızınca yıkadı akşam ellerini.
Güzin: Olmazsa yıkamasaydı. Onun el yıkaması,havlunun kirini görüyorsun. Sanki kalaycı çırağı... Elini yıkadı,bıraktığı yerden devam etti karateye...
Orhan:Desene,bu defa da temiz bir dayak yedin.
Güzin:Bir daha göstereceğim ona,bana el sürmek neymiş görsün.
Orhan:Güzinciğim,biraz daha sabırlı ol kızım.O da vaz geçecek bu huyundan.
Güzin: (Sinirli) Hayır,artık sabretmeyeceğim.
Orhan:Müminler birbirine karşı şefkatli,kafirlere karşı şedid olurlar.
Güzin:Banane...
Zişan:Güzin çok ayıp bu yaptığın yine de ben bu ayıbına bile sabrediyorum.
Güzin: (Ağlamaklı) Anne hep beni haksız çıkarıyorsunuz.
Orhan:Kızım iyi insanlar sabırlı olanlardır. Üstelik sabırda sebat etmek önemlidir.
Güzin:Devam edin babacığım. Sabrın sonu selamettir.... Sabreden derviş muradına ermiş...
Orhan:Ne yapayım kızım,Allah öyle istemiş. Biliyorsun sonuçta onun dediği oluyor. Elimden ne gelir ki?
Zişan: (Gülerek) Haklı baban Güzin.
Güzin:Zaten birbirinizin söylediklerini tasdikler durursunuz. O kadar da inanmayın anneme babacığım. Siz evde yokken “Ben gençken...” diye bir başladı mı aklına geleni anlatıyor. Hiç sizin lehinizde mi aleyhinizde mi,lafı bile edilmiyor.
Orhan:Laf aramızda o işi ben de annen yokken yapıyorum kızım. Aklımı peynir ekmekle yemedim.
Zişan:Yaa demek öyle Orhan bey?
Orhan:Sen niye benim arkamdan konuşuyorsun Zişan hanım?
Güzin: (Gülerek) Hadi hadi birbirinize düşmeyin de anlatın bakalım, peygamberler, alimler, sahabeler sabrı nasıl öğretmişler?
Orhan: Sabrı öğretmişler mi Güzin? Ne öğretmesi,onlar haddini bilir...Onlar öğrenir kızım. Sabırlılardır onlar,doğruyu yapanlardır. Hem sen onları aç,oku,öğren de beni düşündüren bir konu var...
Güzin:Ya,neymiş babacığım?
Orhan:Ben sanırdım ki,siz ilim öğrenmek için karşınıza çıkacak güçlükleri yeneceksiniz,bu uğurda karşınıza çıkacak güçlüklere sabırda sebat edeceksiniz. Sen kalkmış Fikret’ten bahsediyorsun.
Zişan:Yaa sabretmek deyince aklımıza en çok bu gelmeli. Saliha Ablana ne çok özeniyordun, hem tarlada çalışıyor,hem evde işler ona ait. Biliyorsun üstelik lisan dersi veriyor,hem de kendisi ilim ediniyor. dersimiz.com
(KAPI AÇILIR,FİKRET GÜRÜLTÜYLE İÇERİ GİRER.)
Fikret:Güzin abla neredesin? Seni arıyorum.
Güzin:Nerede olabilirim Fikret gece vakti? Sanki şatoda oturuyoruz, topu topu üç odalı bir ev.
Fikret:Bak Güzin abla,akşam bir numarayı yapmayı unutmuşum sana,hadi gel göstereyim.
Güzin:Yine mi? Ne dedim ben sana?
Fikret:Ya Güzin abla,bak elim yüzüm temiz.
Güzin:Fikret,o ayağındaki benim pijamam. (Sertçe) Farkında değil misin?
Fikret:Hıı senin mi? Renkleri çok benziyor abla,tamam çıkarırım. Hadi gel önce şu numarayı göstereyim.
Güzin:Hayır Fikret,bu defa numarayı anneme ve babama göstereceksin...
Fikret:Ya abla,anneme babama olur mu hiç?
Güzin:Olur Fikret,hem istersen en başından başlayabilirsin numaralarını yapmaya. Ben ilim için sabredeceğim artık.
Fikret:Abla ya ne diyorsun?
Güzin:Ne dediğim açık değil mi Fikret? Hadi anneme babama bir giriş bakalım.
Fikret: İyaaaayt....(VURMA SESİ) Kalkın babacığım,gösteri başlamıştır,iyaaaayt...
Orhan:Fikret......Oğlum...Dur....
Zişan:Fikret oğlum,tut şunu Güzin.
Fikret:Tutamazsınız beni,geçin karşıma. İyaaaaayt......
Sabır Skeci kısa skeç skeç örnekleri kısa oyunlar tiyatro metinleri kısa tiyatro oyunları