VEFA
ŞAHISLAR: ORHAN,ZİŞAN,FEHİMAN,GÜZİN,VİLDAN.
Güzin:Babacığım,Zeki Amca sık sık abimi soruyor. Acaba abim mektup yazmıyor mu ona?
Orhan:Bilmem...Hiç belli olmaz ama inşallah böyle bir hata yapmıyordur.
Fehiman: Bence yazmıyor baba. Zeki Amca bana da sormuştu, “Abin nasıl? Haber alıyor musunuz?” diye.
Orhan:Eğer öyleyse çok ayıp kızım. Unutmayıp abine bir soralım. Allah Allah...
Fehiman:Babacığım,abim Zeki Amcaya,Amerika’ya gitmesine engel olmaya çalışınca çok kızmıştı. Hatırladınız mı?
Orhan:Evet hatırlıyorum ama onun için yazmamazlık etmez herhalde.
Fehiman:Yapar bence baba. Çok gururuna dokunmuştu.
Orhan:Yazık,insan böyle basit şeyler için gurura kapılıp,elindeki nimetlere zarar verir mi?
Güzin:Babacığım Zeki Amca da çok sert çıkmıştı ama,insanın zoruna gidiyor.
Orhan:Kızım ne yapsın? Yaşlı başlı,muhterem bir amca. Hem sert çıktıysa bile haksız yere sert yapmaz.
Fehiman:Evet,hepimiz biliyoruz,Allah’ın rızası söz konusu olunca ikazlarında sertleşebiliyor. Bu da çok normal.
Güzin:Abla elinden gelse dayak atacak. Kırıcı oluyor bence.
Orhan:Kızım büyüktür.Yeri gelir döver de,fakat biz biliriz ki Zeki Amca dövse de sevdiğinden döver.
Fehiman:Yaa, bu kadar sevgiye de biraz vefa göstermeli.
Güzin:Ya ne bileyim... Herhalde abimin yerinde ben de olsam aynı şekilde davranırdım.
Orhan:Kızım siz de istiyorsunuz ki her şey gönlünüzce olsun. İnsanlar istediğiniz gibi davranmayınca da büyük küçük demeden tavır alıyorsunuz. Bu çok yanlış.
Fehiman: Hem çok da ayıp baba. Onların bize yapması gereken hareketleri biz onlara yapıyoruz.
Orhan:Siz yapmazsınız kızım,yanlış eğitim alan gençlere de bakmayın sakın. Büyüklerin kusuruna bakılmaz. Ayrıca çoğu kez sizin kusur sandıklarınız aslında meziyettir. Hem öyle çıt kırıldım olup her şeye kırılmayın. Üstelik de haksız olunca...
Fehiman:Evet,artık öyle hem suçlu hem güçlü,şımarık tavırlara paydos...
Güzin:Ablacığım siz de istiyorsunuz ki büyüklerin her dediği olsun.
Fehiman:Güzin,asıl biz istiyoruz ki küçüklerin her istediği olsun. Hem neyi,niçin arzuladığımızı bilmeden yanlışa düşüyoruz. İkaz edilince de zorumuza gidiyor.İyilik yapmak isteyenlere büyük de olsa küçük de olsa hürmet göstermeliyiz. dersimiz.com
Orhan:Güzin kızım,ben isterim ki böyle değerli büyüklerimizin arzularını emir sayıp,hemen yerine getireyim.
Fehiman: Biz küçüklerin arzularını,heveslerini tatminden vakit ayırabilirseniz eğer.
Güzin: Anlamıyorum baba,neden bu kadar değer veriyorsunuz büyüklere? Onlar da günahlarıyla, kusurlarıyla insan...
Orhan:Doğru,fakat şu fark var ki kızım;büyüklerin yeni nesil üzerinde çok emekleri var. İyi insanlar bu emekleri göz ardı edebilir mi?
Fehiman:Hele Zeki Amca gibilerinin. O,hayatının her safhasında ‘Hakk’ın sözü’ üstünlüğünü ön plana alıp çalışmış biri. Ak sakallarına rağmen kimseden bir beklentisi olmadan,aynı tavırla yaşamaya gayret ediyor.
Orhan: Hiç kızım böylesi insanlara vefa gösterilmez mi? Bu bizim borcumuz. Ricalarını, arzularını minnetle lütuf sayın.
Fehiman:Evet,büyüklerimiz nasıl faydamız için,Allah’tan başka kimseden karşılık beklemeden çalışıp bizi aydınlattılarsa,biz de onların basit işlerini yapmayı vazife bilmeliyiz.
Güzin:Emredin babacığım,ne arzu edersiniz? dersimiz .com
Fehiman:Evet ben de hazırım. Çay,kahve?
Orhan:Bir kahve,sade olsun.
(FON)
Zişan: Vildan,Hasibe Yengeyi ziyarete birlikte gidelim. Ne zaman müsaitsin?
Vildan:Ayy istemem Zişan Abla. Sen kendin git.
Zişan:Niye Vildan? Aranızda bir şey mi geçti?
Vildan:Yok canım ne geçecek. Gitmek istemiyorum. Evi barkı pislik içinde,ne gideceğim...
Zişan:İyi ya Vildan,ben de onun için gidelim diyorum.Biraz temizler, toparlarız etrafı.
Vildan: Ay giremem ben o pisliğin içine.
Zişan:Vildan yaptığının farkında mısın? Hasibe Yenge İlknur’un doğumunda gelin gibi döndü etrafında. Sen ev taşırken de gelip o inşaat pisliğini az temizlemedi.
Vildan: Tamam,doğru da Zişan Abla,ben şimdi çocuklarla o eve nasıl gideyim? İnsan biraz temiz olmalı. Oturacak yer bulamıyoruz.
Zişan:Üç-beş sene evveline kadar O da işini de yapıyordu tertemiz misafirini de ağırlıyordu.
Vildan:Yaa iyi kadın Vallahi,neme lazım. Çocukların canı sıkılınca kalkar giderdim,orada bir güzel oynarlardı.
Zişan:Sen çocuklusun,evde yapamazsın diye her gidişinde zor yemekler yapardı ki seni memnun etsin.
Vildan:Hiç hatırlatma Zişan Abla,canım istedi birden. O ne nefis içli köfteler,sarmalar yapardı...
Zişan:Şefkatli bir hanım. İnşallah Allah’tan karşılığını alır.
Vildan:Biz de iyiliklerinin altında kalmazdık Zişan Abla.
Zişan: Ne yapıyordun Vildan? Benim bildiğim,gider hanım hanımcık oturur,ağırlanıp gelirdik. Evini çocuk parkı yapmamızda cabası.
Vildan:Nihat bir defasında helvayı fazlaca almıştı.Giderken onlara götürmüştüm bir kısmını.
Zişan:Allah senin hayrını versin Vildan. Yenge de enişte de şeker hastası...
Vildan:Olsun,evde bozulmasın dedim. Hem ben öyle iyiliklerin altında kalmak istemem.
Zişan: Ya Vildan sen bir tanesin. İyiliklerin altında kalmak ne demek,üstüne çıkar altında ezersin.
Vildan:Yine başladın Zişan Abla.
Zişan: Ben böyle başlarım ya, sen de hep bitirirsin ne hikmetse.
Vildan: Zişan Abla anlaşılan kurtuluş yok. Sen beni yengeye zorla götüreceksin.
Zişan: Gerekirse evet. İyi günde dostlaşıp,kötü günde kaybolmak yasak. Hem öyle çocuklarını getirip, yengeyi yatakta iyice üzmek yok.
Vildan:Ay çocuklarım niye üzsün yengeyi? Çok terbiyeliler.
Zişan: Bir şey demedim Vildan ama çocuktur,ses yapar,bir şey isterse kadıncağız rahatsız olur...
Vildan:Ne varmış canım. Gülü seven dikenine katlanır.
Zişan:Vildan,Vildan,ne sen gülsün ne de çocuklarının dikene benzer tarafları var.
Vildan: (Çıkışır) Ne kusurumuzu gördün Zişan Abla?
Zişan:Kusurunu söylemeye hele bir yelteneyim... Haddimi bilirim Vildan. Maazallah iki taraflı keskin kılıçsın.
Vildan:Zişan Abla gücün bana yetiyor. Hadi söyle,ne zaman, nasıl geleceğim?
Zişan:Çok basit Vildan. Bir sabah erken uyanacaksın,çocukların okuldayken gidip etrafı toparlayıp geleceğiz.
Vildan:Ayy nasıl uyanacağım? Öğlenden sonra olmaz mı? Çocuklara Fehiman bakar.
Zişan:Fehiman “yok” demez ama onun işi çok. Hem kendi işlerini kendin halletmeyi öğren artık. Hangi gün gidiyoruz?
Vildan:Bilmem,Cuma iyi mi? Hiç olmazsa oradan çıkınca o yorgunlukla,uykusuzlukla eve dönüp yemek falan hazırlamam,kayınvalideme giderim.
(FON)
Vildan: Aman canım yeter. O kadar derine dalma Zişan Abla.
Zişan: Dolaplar leke olmuş. Onları alayım dedim bir bezle.
Vildan:Boş ver canım.
Zişan:Gözün görüp gücün yetmemesi kötü şey Vildan. Sileyim de yenge mutfağa girdiğinde temiz görüp rahat etsin.
Vildan:İyidir iyidir. Üstten bir kabasını alınca yeter. Hadi çıkalım...
Zişan:Vildan,Hasibe Yenge bize yemek ikram ederken en incesini hazırlıyordu ama. “Şu malzeme yemeği daha lezzetli yapar,şu saatte daha zevkli yenilir.” diye bizi memnun etmeye çalışırdı hep.
Vildan:Ay yemez olaydım Zişan Abla. Ne çok başıma kaktın...
Zişan:Yediklerin afiyet oldu Vildan. Neyse çok önemli de değil zaten. Böyle vefasız davranmana üzülüyorum. Kaç zamandır sabırla hatanı fark etmeni bekliyorum.
Vildan:Çok sıkıldım ama...
Zişan:Herkes sıkılabilir. Ama yiğitlik kaçmakta değil,gereken yerde gerektiği gibi davranmaya çalışmakta. Bak,vefakarca davranabileceğin bir imkan. Atalarımız “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var.” demişler.
Vildan:Ay hangi bir kahve içirene karşılık vereyim?
Zişan:Herkes karşılık beklemez zaten. Arada bir böyle sevap işleme ortamları olur. O zaman da,insanlar sana nasıl iyilik yapıyorlarsa sen de onlara yap. Hem Vildan herkesin sana iyilik yapmasını bekliyorsun.
Vildan:Zişan Abla artık kimseden beklemeyeceğim.
Zişan:Ya ya şimdi buradan kayınvalidene gidip; “Anne senin dolmanı özlemiş çocuklar.” diyeceksin değil mi?
Vildan:Ne olmuş canım,babaanneleri,yapsın. Bize yapmayıp kime yapacak?
(FON)
Fehiman:Anneciğim,bu Hatice Ablaya ne oldu anlamıyorum. Ne telefon açıyor,ne uğruyor.
Zişan:İşi gücü var artık,arkadaşları çoğaldı.
Fehiman:Olur mu anne? Bize sık sık gelir,gelmediği gün telefon açar, “Canım sıkılıyor.” derdi. Geçen yolda karşılaştık. Senin hastalandığını söyledim,duymadı bile. Bir telefon açabilirdi. Halbuki bir önceki karşılaşmamızda “Nerelerdesin?” diye sitem etmişti.
Zişan:Kızım işi vardır,müsait olmamıştır.
Fehiman:Ben özledim anne,hem merak ediyorum.
Zişan:Telefon aç bir görüş.
Fehiman:Evet ben de öyle düşünüyordum. (TUŞ SESLERİ)..... Aloo...Selamun aleyküm.... Nasılsın Hatice Abla?....Nereye kaybolduğunu merak ettim....Evet,orada olduğunu biliyorum da bizde niye hiç yoksun?....Yani bir mazeretin de yok....Telefon bile açmıyorsun....Vefasız mısın?.... Nasıl söylersin Hatice Abla?...Ayy neyse çok şaşırdım,tamam yemeğine bak...Güle güle...
Zişan:Kızım ne çabuk bozuluyorsun,alış bunlara.
Fehiman:Annee bir de diyor ki; “Ben vefasızım.”
Zişan:Ooo o zaman hiç üzülme kızım.
Fehiman:Niye anne?
Zişan: Niye olacak kızım,ağzıyla itiraf ediyor. Vefasız olmasa hiç “Ben vefasızım.” der mi?
Fehiman: Doğru söylüyorsun anne. “Ben vefasız” desem “Hayır,değilim.”diye karşı çıkardı, değil mi?
Zişan: Tabii...Kızım üzülme,kendine ders çıkar,vefakar davran.Tanıdığın insanların senin üzerinde hakları olduğunu unutma.
Fehiman:Hele iyilerin...
Zişan:Evet,Allah bizi bizden iyilerle haşır neşir etsin inşallah. Bize de onların iyiliklerini anlayacak feraset versin de vefakar davranabilelim...
Vefa skeci kısa skeç skeç örnekleri kısa oyunlar tiyatro metinleri kısa tiyatro oyunları