Ayaklanma:Yasalara ve emirlere karşı gelme (İsyan).
Ayaklanmak:Toplu biçimde zor ve şiddet kullanarak devlet güçlerine karşı gelmek, başkaldırmak, isyan etmek.
Ayrıcalıklı:Başkalarından ayrı ve üstün tutulma durumu (İmtiyaz). Bir ülkenin egemen olan ulusa göre sayılan az
Azamet:1- Büyüklük, ululuk.
2- Görkem, heybet.
3- Gurur.
Azınlık (Ekalliyet):İçinde yaşadıkları toplumda nüfusun büyük bir bölümünü oluşturan dil, din gibi etnik köken gibi özel
Azimkâr:İradeli, gayretli, istençli, kararlı.
Aziz:Saygın; Sevgili.
Babıâli:Osmanlı Devleti'nde İstanbul'da sadaret (Başbakanlık), dâhiliye ve hariciye nezaretleri (İçişleri ve
Bahriye:Bir devletin deniz güçlerinin ve kuruluşlarının bütünü.
Bahriye Nazırı:Osmanlı Devleti'nde deniz bakanı.
Bani:1- Kurucu (kimse). 2- Yapan (kimse).
Banker:Para, altın vb. taşınır değerlerin ticaretiyle uğraşan kimse.
Bargâh:İçine izinle girilen yer, otağ, yüksek divan.
Baro:Bir şehir veya bir bölge avukatlarının bağlı oldukları meslek kuruluşu.
Basiret:Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış, sağgörü,
Başvekil:Başbakan.
Batarya:En küçük topçu birliği.
Batman:7,692 kilogram olan ağırlık ölçü birimi.
Bedbaht:Mutsuz, bahtsız, talihsiz.
Bedbahtlık:Mutsuzluk, bahtsızlık.
Bedhah:Başkasının kötülüğünü isteyen, kötü kalpli, kötü niyetli.
Behemehâl:Herhâlde, ne olursa olsun, ne yapıp yapıp, mutlaka.
Beher:Her bir.
Beis:1- Engel, uymazlık.
2- Kötülük, zarar.
Beliğ:1- Yeter ölçüde olan, çok.
2- Düzgün, açık, güzel, sanatlı bir şekilde maksadını anlatan, düzgün
Belleme:1. Binek hayvanını soğuktan korumak için beline sarılan veya eyerin altına konulan keçe, meşinlenmiş
Benlik:Bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu kendisi yapan şey, kendilik, şahsiyet.
Berid:227 metreye eşit olan eski uzunluk ölçüsü.
Bertaraf:Kaldırılmış, giderilmiş.
Beşeriyet:İnsanlık.
İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Terimleri Sözlüğünde Kayıtlı Terim: 709