Makta Terimi Hakkında Bilgiler
Mikta veya kalem yastığı da denir. Bir karış uzunluğunda, kalınca bir parmak eninde ve yassıdır. Kalemi yonttuktan sonra üzerine koyarak ucunu çıtlatmak için, yani dikine keserek yazı yazacak bir hâle getirmek için kullanılmıştır. Kalemin oturduğu yuvaya hane-i kalem denir. Makta genellikle fildişinden yapılmıştır. Altın kakmalı olanları da vardır. Ama bunlarda da kalemin ucunun geleceği yere ufak ve konik bir fildişi parça yapıştırılmıştır.
Makta ustaları mülga Mevlevî tekkelerinden ve bazen Bektaşî'lerden çıkmıştır. Bu maktaların baş tarafında zarif bir Mevlevi sikkesi ve altında talik yazıyla «Ya Hazret-i Mevlânâ» yazısı vardır. Daha altta hendesî şekillerde çiçekler ve üstatların zarif ve girift imzaları görülür.
N. Rüştü Büngül'ün, Eski Eserler Ansiklopedisi'nde makta yapan üstatlar arasında Bursalı Fahrî, Edirneli Nakşî, Çevrî, Resmî, Fikrî, Rıza ve Eski Reşid adları geçmektedir.
Gazel ya da kasidenin son beyti.
Benzer Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimleri:
Ecder: Ejder. Ejderhadan kısaltılarak söylenir. Yılana benzer. Ancak ayaklı, kanatlı ve ağzından alevler püskürdüğüne itikat olunan bir mevhum hayvan. Bir ne
Muhakkak: Sülüs yazının yatık ve uzun çizgileri olan çeşidine verilen ad. Nadiren murakka ve kıtalar yazılmış, besmele dışında fazla kullanılmamıştır.
Sülüs
Yelen: Kamış kalemin açılması sırasında çıkan tozların temizlenmesinde kullanılan tüyün adıdır. Kuş ya da tavuk tüyündendir.
Müşir: Ayak ile ilgili bilgilere bakınız.
Elfakir Ül Hakîr: Müslüman Türklerin ilim ve sanatla meşgul olanları ve tarikatlardan herhangi birisine mensup bulunanları ekseriya ruhlarını tatmin etmelerinden müteve
Cüzlük: Cüz teşkil edecek büyüklükteki kâğıda verilen ad; yirmi sayfadan meydana gelen forma. Bugün on altı sayfadan oluşan forma, eskiden yirmi sayfa idi.