(1837 İstanbul - 1878 İstanbul)yazar, gazeteci. Davutpaşa İskele Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra, iki-üç yıl Dersaadet Yoklaması Kalemi'nde çalıştı. Simav'a geçerek Koşulu Medresesi'nde öğrenim gördü. Sofya'daki ticaret mahkemesi reisliği ile, Filibe'de tahrirat müdürlüğü görevleri, bu öğrenimden sonradır. İstanbul'a dönünce Şehzade Camisi'nde ders vermeye, Muhbir gazetesine (1866) yazmaya başladı. Yazılarından birinde "Millet Meclisi usulü"nden söz açması üzerine Kastamonu'ya sürüldü. Bir süre sonra Mustafa Fazıl Paşa'nın yardımı ile Fransa'ya kaçtı (1867). Orada Ulûm (İlimler) gazetesini ve "Kâmusu'l-Ulûm ve'l-Maarif" adlı ansiklopediyi yayımladı. Aralarında Ziya Paşa, Namık Kemal, Agâh Efendi'nin de bulunduğu Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin yönetim kuruluna seçildi. Birinci Meşrutiyet'in ilânı üzerine İstanbul'a döndü. II. Abdülhamit'in tahta çıkışından (31 Ağustos 1876) sonra öteki aydınlar gibi kovuşturmaya uğrayarak Galatasaray Sultanisi müdürlüğü görevinden ayrıldı. Bir süre Abdülhamit'e yaklaştığı söylenmesine karşın gizli bir cemiyet kurarak (Üsküdar Cemiyeti) padişahı tahttan indirme hazırlıklarına girişti. Çırağan Sarayı önünde Beşiktaş Muhafızı 7-8 Hasan Paşa tarafından sopa ile öldürüldü. Elli yıllık yaşamı içinde yüzlerce makale, araştırma yazısı, yüzden fazla risale, kitap yazan Ali Suavi, Tanzimat dönemini aşan düşünceleriyle kendisinden sonra gelen kuşaklara öncü oldu. 1908'de ikinci kez basılan "Hive", "Türk", "Ceneve Tarihi" adlı yapıtlarında, Ulûm ve Muhbir gazetelerindeki inceleme yazılarında doğu ve batı kültürü üzerinde durarak, dil ve eğitim sorunlarına ulusçu çözüm yolları aradı.