Orta Doğu'da devlet. Türkiye, İran, Kuveyt, Suudi Arabistan, Ürdün ve Suriye ile sınırlanır. Güneyde Basra Körfezi'ne açılır. Irak ve Suudi Arabistan arasında kalan küçük bir "tarafsız bölge", her iki devletin ortak yönetimi altındadır. Merkezî ve en kalabalık kenti Bağdat'tır 3.800.000 (1993). Öteki önemli kentleri ise Basra (1.008.626), Musul (526.000) ve Kerkük'tür (585.000). Nüfusun % 75'i Arap, % 20'si Kürt, % 1,4'ü Türk'tür (geri kalanın çoğu İranlı olmak üzere öteki azınlıklar). Dini Müslüman, resmî dili Arapçadır. Fırat'ın batısında kalan ve ülke alanının dörtte birini kaplayan bölge ile Yukarı Cezire'nin bazı kesimleri, Suriye Hamadası ve Nefut çöllerinin bir devamıdır. Burada Fırat'a doğru eğimli bazı kuru dere yatakları bulunursa da, bu çok azdır ve doğal olarak bir göçebe hayvancılık alanıdır. Bu bölge bir yana bırakılacak olursa, geri kalan asıl Irak iki kısma ayrılır: Yukarı Irak ve Aşağı Irak. Kerkük ve Musul'un güneyinden geçen 35. paralel iki bölge arasında sınır oluşturur. Bazı ayrıcalıklar dışında, bu sınır kuru tarımın güneyidir. Sınırın üstünde kalan bölge kuru tarıma (hiç değilse bazı ürünler için) elverişlidir. Oysa sınırın güneyinde sulama kesinlikle zorunludur. Bu durumuyla, Irak üç doğal bölgeden meydana gelmektedir: Kuzey ve doğuda dağlık Irak, batıda çöl ve Dicle ile Fırat arasında da tarihî Mezopotamya. Bu üç bölge ekonomik ve beşerî hayatları bakımından da farklıdır. Çölde göçebe hayvancılık egemendir. Dağlarda daha çok yaylacı aşiretler ve yarı göçebeler yaşar. Yukarı Irak'ın dağ eteği bölgesi asıl tarım alanlarını oluşturur ve sulama kesin bir zorunluk hâlinde değildir. Burada daha çok Türkler, Kürtler ve öteki azınlıklar yaşar. Arap nüfusun yoğun olarak yerleşmiş olduğu bölge, ülkenin en geniş bölümünü meydana getiren Aşağı Irak'tır (Arak-ı Arabi). Bu bölgede nüfus ırmak ve kanallar boyunca toplanmıştır. Mısır'da Nil Vadisi'nde de olduğu gibi, hayat ve yerleşme tamamen suya bağlıdır. Son yıllarda sulama ve yerleşme işlerinde büyük gelişmeler olmuştur. Yeni barajlar kurulmuş, sulama kanalları iyileştirilmiş, yenileri açılmış; motorlu pompa istasyonları artırılmıştır. Fakat bu gelişmelere karşın ekili toprakların alanı yine de sınırlıdır. Hurma dışında (dünyanın en çok hurma üreten ülkesi), öteki tarımsal üretimler azdır ya da orta derecededir. Irak dünyanın başlıca petrol üreticisi ülkelerinden biridir ve ulusal gelirinin çok önemli bölümünü petrolden sağlar. 1927'den beri sürmekte olan petrol üretimi, uzun süre birkaç milyon ton dolayında kalmış, fakat 1970'li yıllarda hızla artmıştır (1948'de 5, 1953'te 28, 1962'de 49, 1974'te 114, 1975'te 93, 1978'de 140 milyon ton). Ancak İran'la savaş petrol üretiminde önemli bir düşüşe yol açmıştır. 1984'te 58 milyon ton olan üretim miktarı. 1979'daki düzeyin ancak üçte biri kadardır. Irak petrolleri Iraq Petroleum Company ve öteki ulusal ortaklıklarca işletilir. Sağladığı büyük gelir (1975'te yaklaşık 8 milyar dolar) ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasında, temel endüstri kuruluşlarının gerçekleştirilmesinde büyük olanaklar yaratmıştır. Bugünkü Irak, tarihî Mezopotamya'da yer almaktadır. Bu bölge İlk ve Orta Çağ'da yeryüzünün en parlak uygarlıklarına sahne oldu. Orta Çağ'da Abbasî dönemi, tarihinin en parlak zamanıdır (750-1258). Özellikle Harun Reşit (787-809) ve oğlu Memun zamanlarında Bağdat dünyanın başlıca kültür merkezlerinden biriydi. 1258'de Hulagu, 1393'te Timur ülkeyi işgal ve yağma ettiler. 1534'te Osmanlı egemenliği dönemi başladı. Bu dönem 1918'e kadar sürdü. Özellikle Mithat Paşa'nın valiliği sırasında (1869-1872) Irak'ta başta tarım reformu olmak üzere büyük gelişmeler gerçekleştirildi. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Irak, İngiliz mandasına girdi. I. Faysal, 1921'de kral olduysa da, İngiliz mandası 1932'ye kadar sürdü. 14 Temmuz 1958'de gerçekleşen çok kanlı bir darbeyle krallık devrildi. Kral II. Faysal öldürülerek Haşimi iktidarına son verildi. Cumhuriyet ilân edildi. Devrimi yapan General Abdülkerim Kasım'ın rejimini (1958-1963), başka askerî iktidarlar izledi: Abdüsselam Arif (1963-1966), Abdurrahman Arif (1966-1968), Ahmet Hasan el Bekr (1968-1979). Politik ve ekonomik ilişkilerde İngiliz etkinliğinin yerini 1958'den sonra Sovyetler Birliği ve Fransa aldı. Ülke Baas Partisi'nin yönetiminde sosyalist düzene girmeye yöneldi. 1961-1966 ve 1969-1975 yıllarında iki kez büyük boyutlara ulaşan Kürt ayaklanması ve bağımsızlık direnişi Irak Devleti'ni çok uğraştırdı. 1975'te İran Şahı ile yapılan antlaşma sonucu Kürtlere yapılan İran yardımı kesilince ayaklanma bastırıldı. 1979'da İran-Irak ilişkilerindeki gerginlik, görüşmeler yoluyla giderilemeyince iki ülke arasında savaş başladı (1980). Savaşa yol açan gelişmelerin temelinde İran ile Irak arasındaki toprak talepleri ve bir dizi siyasal anlaşmazlık yatıyordu. Bu anlaşmazlıklardan en önemlisi, Irak'ın önceleri tek başına denetim altında tuttuğu Şattü'l-Arap suyolu ile ilgiliydi. Irak, İran'ın Kürt hareketinden desteğini çekmesi karşılığında 1975'ten beri bu yolu, İran'la paylaşmak zorunda kalmış ancak bu düzenlemeyi içine sindirememişti. Öte yandan, İran'da yönetimi elinde bulunduran İslâmcı iktidarın, Orta Doğu'ya ilişkin yayılma politikası, Irak için bir tehdit oluşturuyordu. İki ülke arasındaki savaş 22 Eylül 1980'de Irak kuvvetlerinin ortak sınır boyunca İran'ın batı kesimini işgal etmesiyle başlamıştır. Savaş iki tarafın da ağır kayıplarıyla 20 Ağustos 1988'deki ateşkes antlaşmasına değin sürdü. 1980'in ortalarında İran'ın kaybı 200 bin ölü, 500 bin yaralıya, Irak'ınkiler ise 70 bin ölü, 200 bin yaralıya ulaşmıştı. Taraflar ateşkes antlaşmasının ardından Cenevre barış görüşmelerine başladılar. İran ile yaptığı savaş ve finansman ihtiyacı sebebiyle Irak, 1990 yılına kadar, geleneksel olarak İran'a karşı olan Suudi Arabistan'ı izledi ve OPEC'e karşı ılımlı bir politika yürüttü. Sonra bu tavrını değiştirerek OPEC'te yüksek fiyat politikasına taraf olduğunu açıkladı. Zengin petrol yataklarına sahip olan Kuveyt'i tarihî gerekçelerle ilhak etmek ve Arap dünyasının lideri konumuna gelmek isteyen Irak 2 Ağustos 1990'da Kuveyt'e girdi. Irak'ın bu işgaline karşı aralarında ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Suriye ve Mısır da olmak üzere 28 ülke, askerî koalisyon oluşturdu. İşgal sonrasında BM Güvenlik Konseyi aldığı bir dizi kararla Irak'ın şartsız çekilmesini ve Irak'a askerî, malî ve ticarî ambargo uygulanmasını istedi. 24 Şubat 1991'e dek yoğun hava bombardımanıyla süren savaş, bu tarihte müttefiklerin geniş çaplı bir kara saldırısına geçmesiyle son buldu. Irak 27 Şubat'ta BM Güvenlik Konseyi'nin 12 kararını kabul ettiğini açıkladı ve 28 Şubat'ta ateşkes ilân edildi. Birleşmiş Milletler denetimini kırmak istediği gerekçesiyle 1992-1993'te yeni bir operasyon başlatıldı ve sonuç elde edilince bombardımana son verildi. (bakınız) İRAN-IRAK SAVAŞI, KÖRFEZ SAVAŞI