Müslümanların ibadet etmek için toplandıkları minareli tapınak. En gelişmiş durumunda büyük bir dış avlunun ortasında yer alan şadırvanlı iç avlu ve kubbeli asıl yapı olmak üzere iki bölümden oluşur. Caminin sözlük anlamı "toplayan"dır. Müslümanlar günde beş kez namaz zamanlarında, ayrıca bayram sabahlarında ve cuma namazlarında camide toplanırlar. Günlük namazları camide kılma zorunluğu yoktur; ama bayram ve cuma namazları cemaatle (topluca) ve camide kılınır. Camilerin bazı ortak özellikleri vardır. Hemen her cami, bir "dış avlu" nun ortasında bulunur. Bu avlu genellikle, pencereleri demir parmaklıklarla süslü bir alçak duvarla çevrilidir. Çeşitli yönlere açılan birkaç kapısı vardır. Bazı camilerde, dış avluda imamlar için "meşruta" adı verilen konut bulunur. Büyük bir cümle kapısıyla diğer yardımcı kapılardan girilen "iç avlu", dış avlu ile ana yapı arasındadır. İç avlu ya da harem, iç tarafında sütunlu bir galeriyle çevrilidir. Bu galerilere "revak" denir. Ortada abdest almaya yarayan bir şadırvan bulunur. Avlunun camiye giriş cephesi boyunca uzanan revakı, "son cemaat yeri" adını taşır. Yine büyük bir cümle kapısıyla geçilen asıl ibadet bölümüne genel olarak "harim" ya da "sahın" denilir. Ortada daha geniş olan "orta sahın" bulunur, bunun tam orta bölümüne "kubbealtı", yanlardakilere de, "yan sahınlar" denir. İbadet yönünü gösteren "mihrap", kıble duvarlarında çukur bir hücre hâlinde olur. Mihrabın önünde caminin esas tabanından az yüksekteki yer, "mihrap sekisi" adını taşır. Mihrabın sağ tarafında, hutbe okumak için merdivenli bir "mimber", solda yine birkaç basamakla çıkılan bir "vaiz kürsüsü" bulunur. Selâtin camilerde, güneydoğu köşesinde bulunan ve bir locayı andıran "hünkâr mahfili" vardır. Burada hükümdarlar namaz kılarlardı. Ayrıca caminin içinde kadınlara ayrılmış "kadınlar mahfili", müezzinler için "müezzin mahfili" gibi bölümler yer alır. Namaz vakitlerini bildirmek üzere "şerefe" denilen balkonundan ezan okunan "minare", caminin önemli bir parçasıdır. Bazı camilerde iki ya da daha çok sayıda minare vardır. Birden çok minareli camilerde, kandil ve bayram günlerinde minareler arasına "mahya"lar kurulur. Eski camiler, genellikle tek yapılar değildiler. Medrese, kütüphane, çeşme, sebil, hamam, imaret, sıbyan okulu, darüşşifa, hazire (mezarlık) gibi yapıların bütünü ya da bir bölümüyle çevrilir ve bu yapılar topluluğuna "külliye" adı verilir. İlk cami, Hicret sırasında, Mekke ile Medine arasındaki "Kubâ" köyünde kerpiçten yapıldı. Daha sonra, Medine'de Muhammet Peygamber'in evinin avlusu cami olarak kullanıldı. Minaresi yoktu. Müezzin, yüksek bir taş üzerine çıkarak ezan okurdu. Emevîler döneminde, gerçek anlamda camiler yapıldı. Bunların en ünlüsü, 691'de yapılan Kudüs'teki Ömer Camii'dir. Bunu 702'de yapılan Mescid-ül Aksa izler. Cami mimarlığı Abbasîler, Fatımîler ve Anadolu Selçukluları dönemlerinde güzel örnekler vermişse de en görkemli camilere Osmanlılar döneminde rastlanır. Bursa'daki Ulucami (1399), Yeşilcami (1424), Edirne'deki Beyazıt Külliyesi (1488), Selimiye Külliyesi (1575), İstanbul'daki Fatih Camii (1470), Beyazıt Camii (1505), Şehzade Camii (1548), Süleymaniye Camii (1557) Osmanlı dönemi camilerinin önemli örnekleridir.