Hindistan'dan çıktıkları söylenen, dünyanın çeşitli yerlerinde göçebe olarak yaşayan bir topluluk. Çingeneler kendilerine "Rom" adını verirler. Onların konuştuğu dile ise "Romanî" denilir. Çingene tipi, çıkış yeri olan Hint tipine benzer. Başka ırklarla karışmamış oldukları bölgelerde çingeneler, siyah gözlü, siyah saçlı, orta boyludurlar; tenleri koyu esmerden kumrala kadar değişebilir. Hindistan'dan ilk Çingene göçünün hangi tarihte olduğu belli değildir. Göçün İ.S. 1000 yıllarında olduğu sanılmaktadır. Çingeneler, sürekli olarak dalga dalga önce Ön Asya'ya geldiler. Buradan Avrupa ve Afrika'ya geçen Çingeneler, 15. yüzyılda Balkanlar'da, Mısır'da, Kuzey Afrika'da ve 16. yüzyılda da Avrupa'nın hemen her ülkesinde görülmeye başladılar. 17. yüzyıla doğru yasadışı sayıldılar ve II. Dünya Savaşı sırasında, Avrupa Çingenelerinin %80'i Nazilerce yok edildi. Çingeneler genel olarak çadırlarda yaşarlar. Fakat Orta ve Batı Avrupa'da konut olarak arabaları kullanırlar. Kışın kent dolaylarında toplanırlar. Kabile ve soylara ayrılmışlardır. Her kabile ve soyun bir başkanı ve özel yargı erkleri vardır. Erkeklerin başlıca işi at cambazlığı, kadınlarınki fala bakmak ve müzikle uğraşmaktır. Bunun yanında seyyar satıcılık yapmak, dilenmek ve hatta çalmakla da geçimlerini sağlarlar. Güneydoğu Avrupa'da ve Türkiye'de Çingeneler demirci, kazancı, elekçi, kalaycı, sepetçi ve daha birçok eşya yapıcısı olarak hayatlarını kazanırlar. Çingenelerin güçlü bir folklor geleneği ve özellikle şarkılardan oluşan bir müziği vardır. İspanyol flamenkoları ve Macar çigan müziği tüm dünyada ün yapmıştır.