Kâtilin vereceği para cezası. Bir milletin kamu ile ilgili meselelerinin tartışıldığı siyâsî meclislerin adına da diyet denilmiştir. Ortaçağda Roma-Germen İmparatorluğu, Polonya, Macaristan, İsveç, Danimarka ve Hırvatistan'daki meclislere diyet adı verilmiştir.
Diyet, bâzı hastalıklara perhiz yapacak olan kimselere uygulanan yemek listesine, beslenme şekline verilen ad olarak da kullanılmaktadır. (Bkz. Perhiz)
İslâm cezâ hukûkunda: Diyet, adam öldürme veya yaralama, yahut bir uzvun kesilmesi, sakatlanması sonuçlarında hak sâhibi kişinin "kısas", yâni suçlunun aynı derecede zarâra uğrayacak şekilde devlet eliyle cezâlanmasını istememesi veya bu suçlar kasten işlenmediği için kısasın mümkün olmaması hâlinde, suçu işleyenin ödeyeceği tazminattır. Adam öldürme suçu dışında yaralama veya sakat bırakma dolayısıyle ödenen diyete "erş" adı verilir.
Ödeme şekli: Diyet, deve, altın, gümüş, sığır, koyun gibi mallarla ödenir. Kasten adam öldürmenin cezâsı ağır diyet olup, 100 devedir. Bunun yerine 4800 gr altın da verilebilir. Hatâ ile öldürenin diyeti de 100 devedir. Yâhut 4800 gr altın veya 10.000 dirhem gümüş, veyahut 200 sığır veyâ 2000 koyun, yahut da 200 takım ceket, pantalon gibi elbiseden dilediğini verebilir.
Kasten veya hatâ ile öldürmenin diyet cezâsı ödendikten sonra, bir de "keffâreti" vardır. Bu da, mümin bir köleyi âzâd etmektir. Bu yapılmazsa iki ay aralıksız oruç tutulur.
İnsanın bir uzvunu veya güzelliğini gideren cinâyetlerin diyetleri de, öldürme diyetleri gibidir. Burun, dil gibi tek olan organ için tam diyet verilir. Akıl, ruh, işitme, tat alma, koklama, görme, konuşma, elin çolak kalması gibi duygu veya hareketlerden birinin bozulması için de, tam diyet verilir. Göz, kulak, kaş, dudak, el, kadın memesi ve ayak gibi çift organların ikisi için tam bir diyet, birisi için yarım diyet verilir. Kirpik gibi dört parçadan ibâret olanın, bir sırası için dörtte bir diyet, bir el veya ayak parmağı için onda bir diyet verilir. Müslüman olan kâtilin, varsa âkile ve akrabalarına diyet taksim edilir ve üç senede alınır. Bunlar yoksa diyeti devlet verir. Âkıle, kâtilin yardımcıları, kabîlesi ve sonra akrabasıdır.
Diyet hakkında bildirilen âyet-i kerîmelerden biri meâlen şöyledir:
Bir mü'minin diğer bir mü'mini yanlışlık eseri olmayarak, öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü'mini yanlışlıkla öldürürse, mümin bir köleyi âzâd etmesi ve (ölenin) âilesine (mîrâsçılarına) teslim edilecek bir tam diyet vermesi lâzımdır. Meğer ki, onlar (o diyeti) sadaka olarak bağışlamış olalar. Eğer (öldürülen) mümin olmakla berâber, size düşman bir kavimden ise, o zaman öldürenin mü'min bir köle âzâd etmesi lâzımdır. Şâyet kendileriyle aranızda antlaşma olan bir kavimden ise o vakit mirasçılarına bir diyet vermek ve bir de mümin bir köle âzâd etmek gerektir. Kim (bunları) bulamazsa, Allah tarafından tövbesinin kabul olması için birbiri ardınca, iki ay oruç tutması îcâb eder. Allah her şeyi bilendir, gerçek hüküm ve hikmet sâhibidir. (Nisâ sûresi: 92)
Diyet hakkında bildirilen hadîs-i şerîflerden bâzıları da şunlardır:
Mûsâ'nın (aleyhisselâm) getirdiği dinde kat'î olarak kısasın tatbiki vardır. Îsâ'nın (aleyhisselâm) dîninde ise sâdece diyet vardı. Allahü teâlâ bu ümmetten hafifletti ve iki emir arasında muhayyer kıldı.
Öldürülen kimsenin mirasçıları iki muhayyerlik arasındadır. Eğer isterlerse kısas ettirirler ve eğer isterlerse diyeti alırlar.