Milletlerin yaşayış şekillerinin tasvir edilmesi ve onları tanıma ilmi.
Kavim, kabîle, aşîret gibi insan topluluklarını tasvir eder.Terim olarak 19. asır başında ortaya çıktı. Önce insan topluluklarının dillerinin bilgisi yerine kullanıldı. 1910'dan sonra maddî kültürün bütün sâhalarına yayıldı. Türkçede etnoğrafyanın karşılığı olarak ilm-i akvâm, kavmiyet, akvâmiyyet, tasvir-i akvâm tâbirleri kullanıldı.
Etnoğrafya, insan topluluklarının meydana getirdiği maddî kültürlerini tasvir eder. Giyim, süs eşyâsı, ev âletleri, avcılık, yapı maddeleri, tarım âletleri, halk san'atlarına âid âletler, bir yayık veya beşiğin yapılışı etnoğrafyanın husûsu içine girer.
Türklerde etnoğrafik araştırmalar Meşrûtiyet devrinden sonra başlamıştır. Sâtı Bey, Mekteb-i Mülkiyede müstakil ders olarak okutmuş, ders notlarını da Etnoğrafya İlm-i Akvâm ismiyle kitap hâlinde yayımlamıştır (1912). Daha sonra gelişerek araştırmalar artıp, kitap ve dergilerde bu konular işlenmeye başlamıştır. H. Zübeyr Koşay, A. Rıza Yalman'ın araştırma ve yayımları ile gerçek etnoğrafya çalışmaları yapılmıştır.
Türk Ocağı tarafından yayımlanan Türk Yurdu Dergisi'nde Türklerin Orta Asya ve Anadolu'daki etnoğrafya malzemeleri hakkında çeşitli makâleler yayımlanmıştır. Bâzı il dergilerinde de bu sâha ile ilgili çalışmalar yayımlanmıştır. Isparta'da Ün, Bursa'da Türküm, Balıkesir'de Kaynak, bunlardan bâzılarıdır.
Daha sonraki yılarda devlet kuruluşları ve özel kuruluşlarca çeşitli eserler yayımlanmıştır. 1930 senesinde Ankara'da açılan ilk etnoğrafya müzesinde birçok eser toplanarak sergilenmiştir. Bundan sonra Adana, Afyon, Bergama, Bursa, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Konya, Kütahya, Manisa, Kastamonu, Kayseri, Maraş, Niğde, Sivas, Sinop, Tire, Tokat ve Van'da, İstanbul'da Türk ve İslâm eserleri, Topkapı, resim ve heykel müzeleri etnoğrafik eserleri ihtivâ etmektedir.
Geniş bir kültür ve sanata sâhib olan Türk milletinin, gerçek mânâda etnoğrafisi tesbit edilmiş denemez.