Pankreastaki B(beta) hücrelerinden salgılanan ve kandaki şeker miktarını ayarlamada en büyük rolü oynayan hormon. Kan glikozunun (kan şekerinin) normal seviyesi 90-100 mg/100 ml sınırları arasında olmalıdır. İnsülin kan şekerini bu sınırlar içinde muhâfaza eder.
İnsülin kanda glikoz miktarını azaltır, glikozun kullanımını arttırır. Dokularda glukojen depolarını fazlalaştırır. (Bunun dışında yağ ve protein kullanımına da etkili olur.) Vücudun toplam protein miktarını arttırır, büyüme hormonu ile ilişkili olarak büyümeye de müsbet tesir eder. İnsülin yokluğunda, yâhut aşırı azalmasında proteinlerin aşırı yıkımında ve idrarda protein artıkları(üre) artar. Bu da aşırı yorgunluğa ve organların birçok faaliyetlerinin aksamasına sebep olur. İnsülin yağ depolarını koruyucu etki yapar. Yokluğunda yağlar serbest yağ asitleri şekline dönüşür. Kan yoluyla karaciğere gelen yağ asitleri burada"keton cisimcikleri" denilen maddelere dönüşüp tekrar kana geçer. Bu olaya "ketozis" (kanda keton cisimlerinin artması) denir. Ketozis, kan pH sını düşürür (kan asit reaksiyona kayar) ve komaya yol açar.
İnsülin, kimyâsal olarak A,B,C diye adlandırılan üç zincirden meydana gelmiş bir proteindir. Buna "ön insülin" denir. C zinciri ayrıldığında gerçek insülin hâsıl olur. İnsülin suda ve hafif alkolde erir. Bazik ortamda bozunur, protein eriten maddelerden etkilenir, asitte ise değişmez.
Tıpta sığır pankreasından elde edilen insülin, şeker hastalığında (Diabetes mellitus) kan şekerini azaltmak için kullanılır. (Yine şeker hastalığında pankreasın B hücrelerini etkileyerek insülin ifrazını uyaran ilâçlar da kullanılabilir. Bunlar ancak "Erişkin tipi" şeker hastalığında etkilidirler.) İnsülin zerkleri genellikle cilt altından bâzı durumlarda serum içinde verilir.
İnsülin zerkleri için özel olarak (hem mililitre, hem ünite olarak) derecelendirilmiş enjektörler îmâl edilmiştir."Şimdilik zerk dışı yollarla insülin ihtiyâcını karşılamak mümkün olamamış, ancak bu hususta çalışmalar yapılmaktadır.