Sanat ve bilim yapıtlarının saklandığı ve halka sergilendiği yer. "Müze" kelimesi Eski Yunancada "Musion" (müzler tapınağı) sözcüğünden gelmektedir.
İlk müze İ.Ö. 300 yılında İskenderiye'de I. Ptolemeos zamanında kurulmuştur. Eski çağlarda ve Orta Çağ'da sanat yapıtları halka kiliselerde ya da açık havada meydanlarda gösteriliyordu. Sonraları 14. ve 15. yüzyıldan başlayarak Antik Roma ve Rönesans İtalyası'nda belirmeye başlayan "özel koleksiyoncular" sayesinde bugünkü müzelerin temeli atıldı. Bu kişiler Avrupa'da uluslararası bir kuruluş meydana getirerek, gerek sanatsal gerekse tabiat bilimlerine ait nesneleri sergilemekten çok, sırf toplamak amacıyla çaba gösterdiler. Eski paralar, heykeller, değerli eşyalar gibi arkeolojik sanat yapıtları ya da bitkiler, elyazması kitaplar gibi bilimsel nesneler koleksiyonlara konu oldu.
Bugünkü anlamdaki müzelerin ilki 1683'te İngiltere'de Oxford Üniversitesi'nde açıldı. "Ashmole Müzesi" adını alan müze, koleksiyonculardan Elias Ashmole'un topladığı yapıtlardan meydana geliyordu. 1759'da kurulan Londra'da British Museum ise Sir Hans Sloane'ın eski eşya koleksiyonunu İngiliz Parlamentosu'na hediye etmesiyle kuruldu. Fransız Devrimi sırasında kralların özel koleksiyonlarının bulunduğu Louvre, halka açık bir müze oldu (1793). Bunu 1819'da açılan Madrid'deki Prado Müzesi izledi. 1930'da ise Berlin'de Altor Museum açıldı. Amerika'daki ilk müze 1773'te Güney Carolina'da kurulan Charleston Müzesi'dir.
20. yüzyılda bütün dünyada müzelerin sayıları arttı. Örneğin Almanya'da 1900-1920 yılları arasında 179 müze kuruldu. Sergileme ve sunma konularında gittikçe fazla tecrübe kazanılarak, halka daha geniş bilgi, kısa zamanda ve sıkmadan verilmeye başlandı. Üniversite müzeleri, yurt içi ve uluslararası gezici müzeler kuruldu. Sergilenen konuların sayısı da hızla arttı. Avrupa'da halktan alınan vergilerle kurulan müzeler, ABD'de daha çok özel sermayenin yardımıyla oluştu.
Türkiye'de ise 19. yüzyılın ortalarına kadar sadece sarayda padişahların özel koleksiyonları vardı. Eski yapıtlar, saraydaki "Enderun Hazinesi"nde, Peygamber'in eşyalarıysa "Hırkai Şerif" dairesinde muhafaza edilmekteydi. İlk kez 1846 yılında Damat Ferit Paşa'nın Millî Savunma Bakanlığı sırasında bazı yapıtlar Aya İrini Kilisesi'nde toplandı. Müzei Hümayun adı verilen bu müzenin başkanlığına getirilen M. Dethier 1874'te Eski Eserler Tüzüğü'nü çıkartarak o zamana kadar süren eski eserlerin yurt dışına çıkarılması olayını önlemeye uğraştı. Ondan sonra müdürlüğe getirilen Osman Hamdi Bey, Türk müzeciliğine büyük hizmetler verdi. 1891'de Arkeoloji Müzesi'nin, 1917'de Eski Şark Eserleri Müzesi'nin açılmasını sağladı. Türkiye'de müzeciliğin ilk başladığı kent olan İstanbul'da bugün Topkapı, Yerebatan, Resim ve Heykel, Belediye müzeleri ve Askerî müzeler vb. bulunmaktadır. Ankara'daysa Etnografya ve Arkeoloji müzeleri vardır. Tarihi yapıtlar açısından çok zengin olan Türkiye'de kurulan müzelerin sayısı son yıllarda artmaktadır. Özel müzeler de kurulmaya başlanmıştır.