Osmanlı Devleti'nde günümüzde başbakanlığa karşılık gelen makam. Sadr-ı Azam olarak da yazılır. Arapça baş, ileri anlamına gelen "sadr" sözcüğüyle büyük, ulu anlamına gelen "azam" sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur. Vezir-i Azam ya da vezirazam olarak da bilinir.
Osmanlı Devleti'nde sadrazam, yönetim işlerinden birinci derecede sorumlu, büyük vezirdir. Sadrazamın makamına, Sadaret, Paşa Kapısı, Babıâli ya da Bâb-ı Asafi denilmekteydi.
Divân-ı Hümayuna başkanlık eden sadrazamın görev ve yetkileri arasında; yasaları uygulamak, kamu düzenini ve ülke düzenini sağlamak, atama yapmak, görevden almak, terfileri düzenlemek, sürgün ve idamları uygulamak, galebe divanını toplamak, yabancı elçileri kabul etmek, yabancı devletlere gönderilecek nota ve mektupların içeriğini belirlemek, savaş sırasında padişahla birlikte sefere çıkmak, padişahın katılmadığı seferlerde orduya serda-ı ekremlik etmek gibi işler vardır. Bütün bu yetkilerini temsilen padişahın mühr-ü hümayununu (tuğra) taşır. Görevinden ayrıldığı takdirde mührü iade etmek zorundadır.