Ehl-i sünnetin ameldeki dört hak mezhebinden biri. Kurucusu, İmâm-ı Şâfiî'dir. İbâdetlerini ve işlerini bu mezhebe göre yapana Şâfiî denir.
Îtikâdda inanılacak şeylerde mezheplere ayrılmaya izin verilmemiştir. İslâmiyetin bildirdiği tek îtikâd vardır. Bu, Ehl-i sünnet vel-cemâat îtikâdıdır. Amelde, yapılacak işlerde ise ayrılığa izin verilmiştir. Onun için mezhep imâmı müctehid âlimler dinde hükmü açıkça bildirilmeyen şeyleri, açıkça bildirilenlere benzeterek hükümlerini ortaya çıkarmışlardır. Bu hükümler, onların ictihâdlarıdır. Her müctehid âlimin ictihâdlarına o müctehidin mezhebi denir. Farklı ictihadlardan farklı mezhepler doğmuştur. Müctehidler arasındaki bu ayrılık Müslümanlar için rahmettir ve işlerinde kolaylıktır (Bkz. İctihad). Amelde diğer Ehl-i sünnet mezhepleri Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî mezhepleridir.
Şâfiî mezhebinin kurucusu olan İmâm-ı Şâfiî'nin asıl adı İmâm-ı Ebû Abdullah Muhammed bin İdris'tir. Dedesinin dedesi Şâfiî, Kureyş kabîlesinden ve Eshâb-ı kirâmdan olduğu için kendisi ve mezhebi Şâfiî adıyla meşhur olmuştur. Şâfiî'nin, dedesinin dedesi de Hâşim bin Abd-i Menaf'tır. İmâm-ı Şâfiî, büyük müctehid ve mezheb reisidir. 767 (H.150) senesinde Gazze şehrinde doğdu. 820 (H.201) yılında Mısır'da vefât etti. Karâfe Kabristanındadır. İki yaşında, Medîne'ye götürüldü. İmâm-ı Mâlik'ten ders okudu.Yedi yaşında hâfız oldu. Hadis, fıkıh, lügat ve edebiyatta çok yükseldi. Verâ, takvâ ve her hareketinde salâh, iyilik üzere olmasında, zamânında eşi yoktu. İmâm-ı Ahmed bin Hanbel'in hocasıdır. 810 yılında Bağdât'a, 812'de Mekke'ye, 814'te Mısır'a geldi. Usûl-i fıkıh ilmini ilk yazanlardandır. Hadis ilminde Sünen ve Müsned ve usûl-i fıkıh ilminde Kitâb-ül-Ümm usûl-i fıkıh ilminde Er-Risâle adlı eserleri çok kıymetlidir. (Bkz. İmâm-ı Şâfiî)
Şâfiî mezhebindeki usûl: İmâm-ı Şâfiî'nin, talebelerinin ve kendisine süâl soranların dînî müşküllerini hallederken ortaya koyduğu ve tâkip ettiği usûller, Şâfiî mezhebinin temel kâideleri olmuştur. Bu mezhebin usûlleri de, diğer bütün müctehidlerin usûlüne benzemekle berâber, bâzı farklılıkları da vardır.
Bütün müctehidler, bir işin nasıl yapılacağını Kur'ân-ı kerîmde açık olarak bulamazlarsa, hadîs-i şerîflere bakarlar. Hadîs-i şerîflerde de açıkça bulamazlarsa, bu iş için (icmâ) var ise, ona uyarlar. İcmâ, Eshâb-ı kirâmın ve onlardan sonra gelen Tâbiîn denilen âlimlerin bir meseledeki sözbirliğine denir (Bkz. İcmâ). Bir işin nasıl yapılması lâzım olduğu icmâ ile de bilinmezse, müctehidler kendileri kıyasta bulunarak ictihad ederler; meselenin dînî hükmünü bildirirler. Kıyas, Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde, hakkında açık bir hüküm bulunmayan bir işi, açık hüküm bulunan diğer bir işe benzeterek hükme bağlamaktır. Buna ictihad denir. (Bkz. Kıyas)
İmâm-ıŞâfiî, ictihadlarında, İmâm-ı A'zam'ın kıyas işinde tâkip ettiği (Re'y yolu) ile, İmâm-ı Mâlik'in tâkip ettiği (Rivâyet yolu)'nu birleştirerek, ayrı bir ictihad yolu kurdu. İmâm-ı Şâfiî, Medîne-i münevverede oturan İmâm-ı Mâlik'in sohbetlerinde bulunarak onun yolunu öğrendikten sonra, Bağdat tarafına gelerek, İmam-ı A'zam'ın talebesinden okuyup, bu iki yolu birleştirdi. Ayrı bir ictihad yolu kurdu. Kendisi çok beliğ, edib olduğundan, âyet-i kerîmelerin ve hadîs-i şerîflerin ifâde tarzına bakıp kuvvetli bulduğu tarafa göre iş görürdü, iki tarafı kuvvetli bulmazsa, o zaman kıyas yoluyla ictihad ederdi.
Şâfiî mezhebinin âlimleri ve yazılan eserler: Usûl-i fıkıh ilmindeki meseleleri ilk defâ tasnif edip, kitaba yazan İmâm-ı Şâfiî'dir. Bu ilimdeki eserinin adı Er-Risâle fil-Usûl'dür. Kitâb-ül-Ümm, Emâlî-i Kebîr ve Fıkh-ul-Ekber adındaki eserleri, fıkıh ilmine âit olup, İmâm-ı Şâfiî'nin ictihad ederek bildirdiği meseleleri içine alan yedi cilttirler. Hadîs ilmine dâir Kitâb-üs-Sünen ve Müsned ile İhtilaf-ül-Hadîs adındaki eserleri pek meşhurdur. Bunlardan başka Ahkâm-ul-Kur'ân, El-Mevâris, Edeb-ül-Kâdî, Fedâil-i Kureyş, İsbât-ün-Nübüvve ver-Redd-i Alel Berâhime, Mebsût ve Muhtasar adında eserleri de vardır.
İmâm-ı Şâfiî'nin ilim sohbetlerinde ve derslerinde bulunarak yetişen âlimlerden başlıcaları Hanbelî mezhebi reisi İmâm-ı Ahmed bin Hanbel, İshak bin Râheveyh, Ez-Za'ferânî, Ebû Sevr İbrâhim bin Hâlid, Ebû İbrâhim-i Müzenî, Rebî bin Süleymân-ı Murâdî,... gibi yüksek âlimlerdir. Daha sonraki asırlarda Şâfiî mezhebinde yetişmiş meşhur âlimlerden bâzıları şunlardır: Hadîs âlimlerinden İmâm-ı Nesâî, kelâm (akâid) âlimlerinden Ebü'l-Hasan-ı Eş'arî, İmâm-ı Mâverdî, İmâm-ı Nevevî, İmâm-ül-Haremeyn Abdülmelik bin Abdullah, İmâm-ı Gazâlî, İbn-i Hacer-i Mekkî...
İmâm-ı Nesâî'nin Sünen'i meşhurdur. İmâm-ı Eş'arî, Ehl-i sünnet îtikâdının iki imâmından birisidir. Hocalarının zinciri İmâm-ı Şâfiî'ye ulaşır. İmâm-ı Mâverdî'nin Ahkâm-üs-Sultâniyye ve El-Hâvî adlı fıkıh ilmine âit eseleri çok kıymetlidir. İmâm-ı Nevevî çok kitap yazmış olup, Minhâc-üt-Tâlibin adlı eseri meşhurdur. İbn-i Hacer-i Mekkî'nin fetvâları ve Savâık kitabı, Minhâc şerhi olan Tuhfe'si ve Zevacir'i çok kıymetlidir. Hayrat-ül-Hisân adındaki eseri de kıymetlidir. İmâm-ı Gazâlî'nin eserleriyse pekçoktur. 75'ten fazla kitabı vardır. Ömrünün her gününe 18 sayfa düşmektedir. En meşhurları İhyâ-ü Ulûmiddîn, Kimyâ-i Seâdet, Eyyühel-Veled'dir. (Bkz. İmâm-ı Gazâlî)
Mezhebin yayılması: Hanefî mezhebinden sonra en çok Şâfiî mezhebi yayılmıştır. İmâm-ı Şâfiî daha hayattayken, Harameyn (yâni Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevvere) ve Filistin'de yaşayan Müslümanlar arasında tamâmen bu mezhep yayıldı. Şimdi de Şâfiîler; Mısır'da, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, Arabistan'da ve Dağıstan'da yaşayan Müslümanlar arasında çoktur.