Dolaşım yetmezliğinden doğan ağır durum. Çevresel kan dolaşımında meydana gelen aksamalardan kaynaklanır. Aksamanın nedeni, ince kan damarlarıyla kılcal kan damarlarının çeperlerinin geçirgenliğinin artması sonucunda kan sıvısının dokulara geçmesidir. Şok durumlarında hasta güçsüzleşir. Kaslar hareket yeteneğini kaybeder, benzi sararır, terleme artar. Kimi zaman siyanoz, yani deri renginin mavileşmesi de görülür. Tansiyon düşer; nabız zayıflar. Yaşamsal işlevler son derece yavaşlar. Şok çeşitli nedenlerle oluşur: Örneğin travmalar, yaralanmalar, cerrahî müdahaleler, böbrek yetmezliği, ağır hastalıklar vb. İki türlü şok vardır: Bunlardan birinci birdenbire belirir, ancak daha az tehlikeli ve tedavisi daha kolaydır. İkinci türünün oluşumu gizlidir ve dönem dönem ortaya çıkar; ağır ve tedavisi güç sonuçlar yaratır. Şok durumunda yapılacak ilk iş hastaya kan vererek kan dolaşımının dengelenmesini sağlamaktır. Ayrıca damarları güçlendirici ve kortizonlu ilâçlar da verilir. Şok etkisinden şizofreni, depresif psikoz gibi bazı akıl hastalıklarının tedavisinde, bir tedavi yöntemi olarak da yararlanılmaktadır. İlk olarak 1938'de İtalyan hekimi Cerletti tarafından uygulanan şok tedavisi, hastanın beynine uygun dozlarda elektrik akımı verilerek gerçekleştirildi. Şok tedavisi ayrıca belirli ilâçların verilmesiyle de uygulanır.