Isparta’ya 105 km uzaklıkta olan Yalvaç, Sultan Dağları’nın güney eteklerinde, 1415 km²lik bir alan üzerine kurulmuştur. Denizden ortalama yüksekliği 1.100 m.dir. İlçenin tek gölü Hoyran Gölü’dür.
Yalvaç’ta trekking, foto safari gibi doğa sporları yapıp, antik kentte kültürel bir yolculuğa çıktıktan sonra, mahalle fırınlarından gelen Yalvaç ekmek ve böreklerinin, ayrıca keşkek yemeklerinin kokusuyla Yalvaç geleneklerini doyasıya yaşayabilirsiniz. Yalvaç’a özgü güllaç ve kesmikli baklavanın tadı bir başkadır. Yalvaç’ın tarihi ve turistik yerlerini gezdikten sonra 800 yıllık çınar ağacının altında içeceğiniz çaylar sizi dinlendirirken, asırlık çınar ağacının çağlara tanıklığını duyar gibi olursunuz. Yalvaç’ta semercilik, keçecilik, dericilik, saraççılık, minyatür at arabası imalatçılığı, nalbantçılık halen yaşatılan geleneksel el sanatları arasında yer alır.
Yalvaç’ın hemen hemen tüm mahallelerinde geleneksel Yalvaç evlerini, tarihi konaklarını, sokaklarını ve Anlatan Meydanı’nı görmeden ve gezmeden, özellikle Yalvaç’ın deriden yapılan ürünleri ile ekmeklerini almadan dönmeyin.
Yalvaç’ta her yıl genellikle Temmuz ayında Pisidia Antiokheia Kültür, Turizm ve Sanat Festivali yapılmaktadır.
Tarihte Yalvaç
Büyük İskender’in MÖ 323 yılında ölümünden sonra bölgede, Seleukos I veya oğlu Antiochos tarafından bir Pisidia Kenti olan Antiokheia kurulmuştur. MÖ 39-36 yılları arasında Galat Kralı Amyntas’ın idaresine giren antik kent, Amyntas’ın ölümüyle Roma İmparatoru Augustus tarafından Galatia Eyaletine dahil edilmiştir. MÖ 25 yılında İmparator Augustus zamanında “Colonia Caesarea Antiokheia” adıyla Roma kolonisine dönüştürülen şehir, bu statüsünü yaklaşık ikiyüz yıl korumuştur.
Roma egemenliği MS 395'e kadar sürmüş, bu tarihten sonra bölge Bizans topraklarına katılmıştır. Selçuklular Dönemi’nde Yalvaç ve çevresine yerleşen Oğuz oymaklarından ilki Yalvaçlar olduğundan dolayı, antik kent o günden sonra “Yalvaç” adını alır. Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun 1300 yıllarında parçalanması sonucu Yalvaç, Hamitoğulları Beyliği hakimiyetine girer. Hamitoğulları Beyliği Dönemi’nde gelişme gösteren Yalvaç, 1380 yılında Osmanlıların egemenliğine girer.
Yalvaç Müzesi
Yörede yapılan arkeolojik kazı ve araştırmalardan elde edilen eserler ile yörenin kültürel mirasını yansıtan etnoğrafik eserler, Yalvaç Müzesinde özenle sergilenmektedir. Müzede; Prehistorik Eserler Bölümü, Büyük Salon, Küçük Salon, St. Paul Salonu ve Açık Teşhir Bölümü bulunmaktadır.
Devlethan Camii
II. Kılıçaslan’ın kardeşi Devlet Han adına yapılan caminin, mimarı belli değildir. Cami, Beylikler Dönemi cephe özelliklerine sahip olup, üç sütun dizisiyle dört sahna ayrılmıştır. Duvarlarında Pisidia Antiokheia’dan getirilme devşirme malzeme kullanılmıştır.
Yeni Cami
Cami, 19. yüzyıl geç Osmanlı Dönemine aittir. Yaklaşık kare planlı olup, harim kısmındaki kubbe dört sütuna oturur. “Çarşı” veya “Hamidiye Camii” olarak da anılır.
Ulu Çınar
1200’lü yıllarda dikildiği tahmin edilen anıtsal çınarın boyu 6 m, gövde çevresi 10,25 m, çapı 3,26 m, ağacın dal genişliği ise 7,50 m ile 15,80 m arasında değişmektedir. Kentte “Çınaraltı” olarak bilinen bu yer, insanların buluştuğu ve oturup sohbet ettiği önemli bir merkezdir.
Pisidia Antiokheia Antik Kenti
Antiokheia, Yalvaç İlçesinin 1 km kuzeyinde, yaklaşık 1236 m yüksekliğe ulaşan bir tepenin üzerine kurulmuştur. Şehrin surlarla çevrili olan alanı 47 hektardır.
Izgara planlı olan kentte şimdilik bilinen yapılar; Pisidia Bölgesinde ilk ve en büyük koloniyi kuran İmparator Augustus’a adanan Augustus Tapınağı, mimari farklılığının yanı sıra Azize Tekla’nın içerisinde bir takım eziyetlere maruz kalmasından dolayı Hıristiyanlık alemi açısından dini öneme sahip olan Tiyatro, oldukça büyük bloklarıyla ve sağlam yapısıyla dikkat çeken Roma Hamamı, Antiokheia’nın ilk ve en büyük kilisesi St. Paul Kilisesi, antik kentin simgesi haline gelen Su Kemerleri, dünyanın ilk işçi grevinin yapıldığı Tiberius Meydanı, kentin ana giriş kapısı olan Batı Kapısı, Augustus Tapınağı’na geçişi sağlayan Propylon, Anıtsal Çeşme olarak da bilinen Nympheum, Decumanus Maximus ve Cordo Maximus Caddeleri ile Merkezi Kilise ve Kuzey Kilisesi’dir.
Hıristiyanlık dininin yayılmasında siyasi kişiliği ile çok önemli bir rol oynamış olan Hz. İsa’nın 12 havarisinden St. Paul’un, Antiokheia’ya üst üste üç defa (MÖ 48-56 yılları arası) gelmesi, farklı dinlere inanan insanlara hitap ederek onlara Hıristiyanlığı anlatması, vaazlar vermesi, Antiokheia’nın önemini daha da artırmıştır. Her yıl her yıl onbinlerce Hıristiyan turist, buraya hacı olmak için gelmektedir. Bu nedenle antik kent ve içindeki St. Paul Kilisesi ülkemizdeki inanç turizm merkezleri arasında yer almaktadır.
Hoyran (Limenia) Adası
Hoyran Gölünün kuzey kısmında, Gaziri Mevkii’nde yer alan ada, Yalvaç’a 30 km, uzaklıktadır. Adanın etrafı surlarla çevrilidir.
Kaya Kilisesi ve Mezarları
Hoyran Gölü’nün doğu kısmında yer alan kaya mezarları, Yalvaç’a 30 km uzaklıktadır. Yöre halkı tarafından “Kral Mezarı” olarak adlandırılan kilise, Erken Bizans Dönemi’ne aittir.
Men Kutsal Alanı ve Tapınağı
Ay Tanrısı Men adına inşa edilen Men Kutsal Alanı, Yalvaç’a 5 km uzaklıkta Gemen Korusu’nda bulunmaktadır. Men Tapınağı çevresinde bulunan diğer yapılar, küçük tapınak, stadion, tören salonu, kült yemeklerinin yendiği bir ev ve 20 kadar niteliği tam anlaşılamayan yapılardır.
Yalvaç Taşevi Plajı
Eğirdir Gölü’nün Hoyran kısmında, Yalvaç’a 20 km uzaklıkta bulunan Taşevi Plajı, en güzel ve ince kumlarıyla, gölün en berrak ve temiz sularıyla ayrıca sahil kesiminde yapılan çevre ve peyzaj düzenlemesi ile misafirlerini ağırlamaktadır.
Kaynak: isparta.gov.tr