MERTCAN Karataş Okulda sınıfta ilçede birinci oldum
Çanakkale'yi Vermediler Şiiri | eray kesgin
Canını hiçe saydı
yukarıda Allah vardı
Seyit topu kaldırdı
Bir destan yazıldı
Hepsinin karnı açtı
Yemekte yarım ekmek vardı
Türk ordusunun amacı
Çanakkale'yi kurtarmaktı
Gözünü intikam bürümüş düşmanlar
Türk ordusu yıkılmaz duvar
Başlarında Atatürk var
Türkoğlu bu destanı yine yazar
Düşmanlar yine geldi
Çanakkale geçilmezdi
Nice Mehmet canını verdi
Yurdumun toprağına düşman ayağı değmedi
Dönmeyi asla düşünmediler
Kendilerini vatan için feda ettiler
Başlarına yağan mermiler
Ama Çanakkale'yi vermediler
Çanakkale'yi Vermediler şiiri Çanakkale şiirleri eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler öğrenci şiirleri amatör kısa şiirler
Yazılan son 4 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 4 yorum yazılmış.
Benzer Çanakkale Zaferi Şiirleri
Çanakkale Şehitlerine Şiiri
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
Mehmet Akif ERSOY
Çanakkale’m Geçilmez 12 Şiiri
Hâkim kılma işinde,
Hakkı ve hakikati,
Gafil milletler için,
Vermedik saltanatı…
Asla geçemediniz,
Geçemeyeceksiniz,
Türk’ün Türk gücünü,
Yenemeyeceksiniz…
Allah bir diyen her Türk,
Ay yıldız kadar yüce,
Her şekilde ders verdi,
Tanrı tanımaz güce…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Çanakkale Şiiri
Alparslan açtı kapısın
Fatih Han aldı tapusun
Nebi’den geldi muştusun
Sen şerefsin Çanakkale
Sen nefessin Çanakkale
Malazgirt’ten İstanbul’a
Öz yurdumuz Anadolu!
Heveslenmeyin boşuna
Direniştir Çanakkale
Bize derstir Çanakkale
Yedi düvel birlik oldu
Ağır toplar hazırlandı
Ata Mehmed’e seslendi
Geçilmezsin Çanakkale!
Sen bizimsin Çanakkale
Düşman tam o gün saldırdı
Toplar gülleler yağdırdı
Nusret düşmanı yıldırdı
Sen kilitsin Çanakkale
Şehitliksin Çanakkale
Onurlandı Eyüp Sultan
Gülümsedi yedi tepe
Nefes aldı Ayasofya
Cesaretsin Çanakkale
Emanetsin Çanakkale
Bize derssin Çanakkale!
Salim ULU
Salim ULU
Çanakkale Savaşı 8 Şiiri
Bir savaş ki acımasız,
Yüzbinlerce şehitle,
Karada ve denizde,
Türk savunması ile…
Düşmanlarım yanlışta,
Çanakkale’m geçilmez,
Sen dünya dahi olsan,
Milletim hiç yenilmez…
Biz, vicdanlı milletiz,
Vatanı savunmada,
Vicdanlı da davrandık,
Bir savaş kazanmada…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK