Dünya Çocuk Hakları Günü 7 Şiiri | Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Ne cinsiyet ne de din, ne de sosyal bir statü,
Her biri masum şeydir, hiç bakma kötü kötü…
Ne ırktan olurlarsa olsunlar onlar bizden,
Sağlık ve güven dolu hukuk düşüncesinden…
Her birisi bir çocuk tanınmış haklarıyla,
Adım adım yol alan saklı kurallarıyla…
20 Kasım günleri çocuk haklarımızın,
Hak, hukuk sigortasıdır yarınlarımızın…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Dünya Çocuk Hakları Günü 7 eğitici şiirler çocuk şiirleri okul öğrenci şiirleri Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Benzer Çocuk - Çocukluk Konulu Şiirler
Bebeğin Duası Şiiri
Beşiğimi
Yapsam gemi
Kürek yapsam
Ellerimi
Bir büyüsem
Tıpış tıpış
Bir yürüsem
Bir konuşsam
Sonra sussam
Cicilerle
İncilerle
Bir büyüsem
Badi badi
Bir yürüsem.
Mustafa Ruhi ŞİRİN
Mustafa Ruhi ŞİRİN
Dünya Çocuk Hakları Günü 13 Şiiri
Bugün hakların günü hakikatlerin günü,
Çocuklarımızın ve tüm çocukların günü…
Çünkü her 20 Kasım çocuk hakları günü,
Çocuklarımızı koruma kollama günü…
Bir ayrım yapılmadan hakları verilerek,
Cinsiyet, din, dil, ırk, bölge gözetilmeyerek…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Ey Oğul! Şiiri
Ey Oğul! Dikkatlice bak
Başına ilim tacı tak
Eğer sözlerime kulak
Veremezsen vay haline
Tekrar etsem de kaç kere
Yiğitlik yakışır ere
Düşmanını yerden yere
Seremezsen vay haline
Tutma yabancı elleri
Zikre alıştır dilleri
Gönül bahçenden gülleri
Deremezsen vay haline
Kulak vermeyip batına
Binme namerdin atına
Doğrulukla hak katına
Eremezsen vay haline
Unutup emmi dayını
Yitirme sevap payını
Hakikat için yayını
Geremezsen vay haline
Dün gitti bak, gün bu gündür
Ömür biter beden çürür
Hakk'ın yolunda bir ömür
Süremezsen vay haline
Halil MANUŞ
Halil MANUŞ
Kağıttan Mermiler Şiiri
toprak yolların tozunda öğrendik yürümeyi
dizimiz yara, elimiz bere içindeyken
hiç oyuncak küreklerimiz olmadı bizim
ha babam tırnak sallardık derecik kumlarına
naylon pabuçlarımız sevkıyat kamyonlarımızdı
üç adım öteye vızır vızır işleyen.
boyumuzun yettiği çatılardan aşırdığımız
kiremitlerden inşa ederdik "tombik" kulelerini
mahallenin en büyük tümseğini "kale"den sayardık
"kale benim"der zaptederdik tepedekilerin "kale"lerini
"kızdı kızdı"larımız vardı saklı kemerlerin şaklayan sesiyle
silahlarımız tahtadandı, ölmemek için "kıpırdama"yeterdi.
makaradan "okatan"lar, lastikten sapanlarımız vardı
birde üfleme borularımız...
mermileri kağıttandı.
marifetti eline batırmadan soymak "şeker dikeni"ni
bedavadan şeker bulmuşcasına sevinirdik
gün boyu kolay kolay girmezdik evlere
körpe sarmaşık yapraklarıyla bastırırdık açlığımızı
çağlasını talanla tükettiğimiz zerdali ağacının
gövdesinden sızan "bal"a üşüşürdük
aç bebelerin memeye saldırması gibi.
sundurmalardan yürüttüğümüz naylon terlikler
ya yüz gram kırık leblebi ederdi
yahut elli gram keçiboynuzu
parası olanlar beş miskete
bazen bir elmalı şeker ısmarlardı
bazen de tornavida ucunda şeker macunu.
hiç eskimezdi katmerli naylon toplarımız
"yakan top" "tek vuruş", "tek kale"
ve tek top ile oynanırdı bütün bu oyunlarımız
"aşık" atardık, malzemesi koyun dizinin eklem yerinden
"ilik" oynardık gazoz kapaklarıyla
gazoz kapaklarının bir değeri vardı o zaman
yani paramız yoktu ama oyun çoktu bizde
"kuyu kazmaca", "uzun eşek" filan
bir çocuk dünyamız vardı ki bizim
biz küçücüktük, o dünya kocaman.
Hürdemi Nevzat Bayramoğlu
Hürriyet Demir