Eren Bülbül'ümüz Şehittir Şiiri | Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
11 Ağustos 2017, Eren Bülbül, şehittir,
15 yaşında çocuk bugün vefat etmiştir...
Terör, katledecektir terör, öldürecektir,
Hain düşüncelerle şer hedefleyecektir...
Çünkü amaçsız yürek, düşünce taşıyamaz,
Hissin, nefsin emrinde saldırır ve uslanmaz...
Dağımda ve ovamda zulüm işleyecektir,
Gülü koparacaktır, bülbül katledecektir...
Vatan millet fikrini kabullenmeyecektir,
Düşüncesi gereği merhamet gereksizdir...
Ey terör mutlu musun sen hep zulüm işlersin,
Erenler eriyorken sen cehennem istersin...
Şehitler yüreklerde, cennette dolaşmakta,
Siz mundar yaşar iken onlar yok olmamakta...
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Eren BülbülÜmüz Şehittir eğitici şiirler çocuk şiirleri okul öğrenci şiirleri Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Benzer Şehitlik Konulu Şiirler
Ya Gazi Ol Ya Şehit Şiiri
Helal et hakkını bana
Ey! Askere giden yiğit
Söylemiştir atan sana
"Ya gazi ol, ya şehit"
Sen nöbet tutarken orda;
Yağmurda, tipide, karda...
Bizler çok rahatız burda
Cümle âlem buna şahit
Duran menzile varamaz
Korkaklık ere yaramaz
Savaşmaktan yıldıramaz
Sizleri üç beş sefil it
Siz ordayken Allah kerim
Feda olsun yurda serim
Vatan savunan Mehmet'im
Ya çeliktir ya granit
Gel! Densin koşar geliriz
"Bir ölür, bin diriliriz"
Yurt savunurken hep biriz
Ha ben Halil ha sen Ferit
HALİL MANUŞ
Halil MANUŞ
Biz, Vatansever Bir Milletiz Şiiri
Şehit, bu vatan için düşünmeden can veren,
Düşmana karşı çıkan Rab'be vefa gösteren...
Ölümü göze alır vatan savunmasında,
Şehit olma uğruna canını yok saymada...
Biz için cephede vatan, namus beklemekte,
Bizler çay yudumlarken onlar melekleşmekte...
Başka neyimiz var ki vatanımızdan başka,
Şehit olmadan nasıl varılır Rab'bi aşka?
Vatan olmazsa ne biz ne de devlet var olur,
Köle gibi yaşarız namus, şahsiyet yok olur...
Vatanseverliğimiz aklımızdan düşmesin,
Milli birlik şuurunu Rab'bim eksiltmesin...
Mehmet Tevfik Temiztürk
Mehmet Tevfik Temiztürk
19 Eylül Gaziler Günü Şiiri
Bir tören düzenlendi,
Atatürk Anıtı'ndayız,
Bu gün gaziler günüm,
Duygu ile anarız...
Törende valimiz var,
Gururla alkışlarız,
Komutanlar içinde,
Saygı ile anarız...
Gazi aileleri,
Kalben yanlarındayız,
Vatandaşlar alkışlar,
Coşku ile anarız...
Her 19 Eylül'de,
Biz gazilerle varız,
Onlarla onurluyuz,
Günümüzü kutlarız...
Mehmet Tevfik Temiztürk
Mehmet Tevfik Temiztürk
Çanakkale Şehitlerine Şiiri
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
Mehmet Akif ERSOY