cumali cok güzel ve anlamlı
Ey Nebiler Nebisi Şiiri | Halil MANUŞ
Ümmetine âşıksın
Ey Nebiler Nebisi
Nurdan sönmez ışıksın
Ey Nebiler Nebisi
Yıl, vahşet dolu yıldı
Halk puta secde kıldı
Doğdun putlar yıkıldı
Ey Nebiler Nebisi
İlk babanı kaybettin
Doğmamışken yetimdin
Hakk'a malum kaderin
Ey Nebiler Nebisi
Süt annesi arandı
Kimse talip olmadı
Yalnız Halime aldı
Ey Nebiler Nebisi
Öksüz kaldın anneden
Sonrasında dededen
Koruyordu halk eden
Ey Nebiler Nebisi
Beklenen gün gelince
"Oku" dendi ilk önce
Örttü seni Hatice
Ey Nebiler Nebisi
Güne sıvanmaz balçık
Seçilmiş kuldun artık
Tebliğ ettin apaçık
Ey Nebiler Nebisi
Uhud, Hendek ve Bedir
Ganimetti pek çok esir
Gönüllere ettin tesir
Ey Nebiler Nebisi
Seninle yayıldı din
Baş tacımız sünnetin
Artık bizde emanetin
Ey Nebiler Nebisi
HALİL MANUŞ
Ey Nebiler Nebisi Halil Manuş kutlu doğum haftası şiirleri eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler öğrenci şiirleri amatör kısa şiirler
Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.
Benzer Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri
Efendim Şiiri
Ezelden, ebede, solmayan çiçek;
Yüreklerde açan gülsün Efendim.
Rahmet pınarından doyasıya içsek;
Bizimde yüzümüz gülsün Efendim.
Kudret kalemiyle çizildi hudut
Kurumuş çöllerde yeşerdi umut
Bütün güzellikler şahsında mevcut
Neyzenler, besteni çalsın Efendim
İnsanlığa inen, son kitap Kur'an
Çağlar değişse de, tazedir her an
İnsanları, doğru yola çağıran
Rabbimin seçtiği dilsin Efendim
Büyük buluşmaya şahittir hıra
Zift rengi geceler boyandı nura
Âlem uykudayken çıktın huzura
Müşrikler saçını yolsun Efendim
Elinde bereket, dilinde şifa
Sendedir merhamet, sadakat, vefa
Hiçbir şeyde yoktur böyle tat, sefa
Vahyin peteğinde balsın Efendim
Bir bulut, başında gölge ederdi
Nereye gitsen seninle giderdi
Bir avuç su, bir orduya yeterdi
Çölün ortasında gölsün Efendim
Geçtiğin yollara diken atanlar
Meğer ne bedbahtmış taşa tutanlar
Mübarek zatına dil uzatanlar
Kadrini nereden bilsin Efendim
Bütün insanlığın hayat önderi
Seni, tanıyanın kalmaz kederi
İzinde gidenin, döner kaderi
Sonsuza götüren yolsun Efendim
Herkese ayandır asil duruşun
Muhammed Emin'sin, yoktur bir eşin
Sığınağı idin, her garip kuşun
Yetimi okşayan elsin Efendim
Nebiler serdarı, Hakkın habibi
Şefaat makamı, Kevser sahibi
Sevdalı yürekler pervane gibi
Nur yüzüne nazar kılsın Efendim
Gülümserken dişin inci saçardı
Mah yüzünde, pembe güller açardı
Gören gözler, aşk badesin içerdi
Dostlar nasibini alsın Efendim
Doğuştan mühürlü kara gözlerin
Kâinata ışık tutar sözlerin
Ümmetin içindi hüznün, kederin
Muhlis kalpli, en has kulsun Efendim
Düşmanların peşine düştü, hicrette
Emir almış güvercinler nöbette
Ulvi dava, yerde kalmaz elbette
İsterse, tüm zalimler gelsin Efendim
Müşfik kollarını açtı Medine
Hakikati gören, girdi bu dine
Nail olur isem, kutlu sevgine
Seven, sevdiğini bulsun efendim
Canlara can, sultanlara sultansın
Güzeli görmeyen, derdine yansın
Gönül, hasretine nasıl dayansın
Gözyaşımı kimler silsin Efendim
Senin gibi bir yüz, görmedi âlem
Vasfını yazmaktan, şan alır kalem
Sensiz yaşamaktan, duyarım elem
Bu can, sana kurban olsun Efendim. S.A.V.
MUSTAFA KILINÇ
Hüzün Yılı / Senetül Hüzün Şiiri
Hüzün yılını yaşarken,
Acılar arka arkaya gelmişti.
Önce büyük oğlun Kasım'ı,
Toprağa verdin ellerinle.
Ardından diğer oğlun Abdullah'ı.
Sonra amcan Ebu Talibi.
Ne çok anardın iyiliklerini.
Üç gün sonra da,
Hatice annemizi.
İslam'ın biricik çiçeğini,
Ömrünün gerçeğini,
Kasımla Abdullah'ın annesini,
Topraklar aldı senden.
Hüzünler sıralanmıştı yüreğine.
Seni üzecek sözleri,
Dolamıştı müşrikler diline.
Neslin kesildi dediler.
Hayır, işte biz buradayız.
Seni seven bir orduyuz.
Sana verilen Kevser'le gururluyuz.
Biz ve çocuklarımız.
Acılar sıralanmıştı yüreğine.
Yaşlar doldu gözlerine.
Karşıdaki dağa seslendin.
Ey dağ dedin.
Ey dağ, benim başıma gelen,
Senin başına gelseydi dayanamaz yıkılırdın.
Bir acı akşamında,
Cebrail geldi.
Kalk dedi.
Bitecek artık acılar.
Şimdi miraç vakti.
Kavuşma vakti.
Vuslat ile geçecek hepsi.
Miraçta makamın gösterilmişti.
Ben burada kalayım o zaman dedin.
Hayır dediler henüz değil ki;
Dünya'da bitmedi yaşanacak günün.
Ya Resulullah, buralara nasıl döndün?
O makamından sonra.
Bu topraklara nasıl alıştın?
Toprakla teyemmüm yapılır ya.
Bu senin toprağa basmandandır.
Senin mübarek ayağınla,
Bastığın topraklar nur oluyordu.
Tuttuğun dallar gül oluyordu.
Haykırıyordun putlar kırılıyordu.
Şehadeti haykırıyordun.
Şirkin cümlesi yok oluyordu.
Zaten doğduğun zamanda da öyle olmuştu.
Putlar yüz üstü düşmüştü.
Mecusi'nin ateşi sönmüştü.
Mazlumun gözyaşı dinmişti.
Bırakın dedin,
Dünya onların olsun.
Bize Allah yetmez mi?
Dünya tuzak dedin.
Bize cennet yetmez mi?
Giderken ben sizi beklerim dedin.
Kevser'in başında.
Buna şüphem yok ama.
Ben Kevser'e gelir miyim?Bilmiyorum.
Niye mi? Biliyorsun işte günahlarım.
Senin ölçünde yaşayamadım.
Kur'anın emirlerini taşıyamadım.
Ne Kevser'e ne de sana şüphem var.
Ben Dünyayı kalbimden çıkaramadım.
Osman Ali AYDIN
Osman Ali Aydın
Son Kardelen-3 Şiiri
Sıradan değil ama insansın
Biz kömür Sen değerli elmassın
En sevgili Ahmed'i göklerin
Güvenilir Muhammed'i yerin
Seni anmakla, titrer tüm kalpler
Sol kafese gider bütün eller
Salâvatlar söyler suskun diller
Aşkınla dolar mahzun gönüller
İnsanlık için rehber seçilen
Cennet müjdeleyen, yol gösteren
Allah'tan bize haber getiren
Zemheride biten SON KARDELEN
Adil BÜYÜKÇOLAK
14.04.2012
Adil BÜYÜKÇOLAK
Gulefsan Şiiri
Kâbe mahzun
Kureys huzunluydu
gozyasi doken goz degil,yurekti aglayan
zifiri karanligi eriten aydinligin
gunes renkli alin yazisi insanligin,
diri diri gomulen kiz cocugun
Yuzunde ay gulusu can MIHRIBAN!
Kus sutu degil yuregimi besleyen
Goz umanindan dokulen gul serbeti
Daglarimin tan yagmuru
Ipek dokulu tende karanfil esintin
Uryan ruhumun dirilisine serpilen
Asra adanmis yeminler
Gul kokulun efesinde GULEFSAN!
Ey ezelden ebede vurulan muhur !
Senden olmayana sen oldun yar !
zalime kalkan,mazluma gulen yuz
Kuru bir colu gulsene ceviren gul!
Gel birkerecik yuzume gul;
Kirac topragima dokul,
GULEFSAN!
Seyma KOSEOGLU