Kırşehir'in Mucur'u Şiiri | Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Kırşehir'in Mucur'u
Dedelerim ve ceddim,
Var bilip tanıdığım,
Kırşehir’in Mucur’u,
Memleketim toprağım…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Kırşehir’İn Mucur’U eğitici şiirler çocuk şiirleri okul öğrenci şiirleri Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Kırşehir'in Mucur'u Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Kırşehir'in Mucur'u Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Benzer İller, İlçeler, Beldeler, Mahallelerle İlgili Şiirler
Kayıp Cennet Enez!
Adalar Denizi’nin kuzey sahillerinde
Saros denen körfezin başladığı o yerde
*
Kumsal, deniz ve tarih vererekten el ele
Enez’i benzetmişler Atlantis ülkesine!
*
Sema ile denizin öpüştüğü bu kentte
Balıkçılar gün boyu ağ atarlar denize
*
Martılar çığlık atar, balıkçıllar konuşur
Rüzgarlar şarkı söyler bu efsunlu beldede
*
Deniz, güneş, kum, tarih; eğer ilk tercihinse
Hiç düşünme atla gel, “kayıp cennet” Enez’e
*
Toprağa indirilen her kazmanın sesinde
Antik meltemler eser toprağın ciğerinde
*
Ayranı, beş bin yılık çanaklara doldur iç
Simli bir kumaş gibi parıldayan sahilde
*
Yollar asfalttır ancak, dikkatli olun bence
Uçurumu yoktur da, bayır çok önünüzde
Lozanlı günleri de “unutma! ” Dercesine
Meriç burdan dökülür Adalar Denizi’ne (Ege)
*
Dört bin metre kumsalı uzanırken aheste
Enez'imi benzetir Fildişi Sahili’ne
*
Denizi mavi yapmış, denizi yapan kim’se! !
Tuzu da eksik koymuş, tuzu kim eklediyse! !
*
Balığı tıknefestir, biraz da aptal bence
Sabah akşam kayıklar hep birinci viteste
*
Kale’si güvenlidir, çünkü kuşlar, el ense
GALA’da yuva yapar tamamı ne hikmetse!
*
Kapıdaki o figür ilginizi çekerse
Biliniz ki aittir, Traklı bir askere
*
Dışarıdaki dev çapa:
-Cenovadan! diyorlar
-Yok, kadırga!
-Baştarda! ......
………………..................birbirini yiyorlar!
Oysa bana sorsalar, söylerdim nedir aslı!
Yukarda söylediğim sohbete giriş faslı
*
Belki Venedik'tendir, belki bir Pers çapası
Belki de, görününce Yunus Bey donanması
-
Kadırgalar önünde pupa yelken yol alan
Tas ve tarak unutan bir haçlı hatırası
*
Dalyanları sorarsan, otur da gönül eyle
At oltayı sulara, taze YILAN BALIK ye
*
Sonra çıkıp kaleye bak gönülden denize
Sıkı dur, çarpılma haa! Bu maviyi görünce
*
Akşamın puslu rengi sinerken gökyüzüne
Batıda, kor’dan bir top göz kırpar gözünüze
0 anda bakarsanız güneşin gözlerine
Söylemedi demeyin, aşk girer gönlünüze
..*
Bir de geçmişe dalmak eğer ki hobinizse
Onbin yıllık tarihin yüzersiniz içinde
*
Şehitler Diyarı’ysa, sol yandan bakar size
Mehmet’im orda bindi düşmanın ensesine
*
Kanlısırt ….Anafarta..
…..………………her biri bin efsane
Aşığım, Conkbayırda “.. öl! “diyen şanlı sese
………………*
Karar çıksa; ölüm yok!
…………………Taht kurardım Enez’e!
Her çağ için yüz kere ağ atardım denize
Meşe, çam kokusunu çekerek ciğerime
Yolculuğa çıkardım Adalar Denizi’ne!
*
Ege’deki bu cennet ömüre ömür katar
Enez'e aşık olan bir başka aşktan kaçar!
Ali Koç Elegeçmez
..............*.........
03.nisan.2019/çarşamba
ali koç elegeçmez
Kırşehir Ya Da Kırşehir, Kırşehir
Yüz kere söylüyoruz inan ki Dünyalıyız,
Dünya, denilen yerde doğmuş yaşamaktayız…
Sorarsın, nerelisin? Söylüyorum Kırşehir,
Kırşehir, Kırşehir ya da Kırşehir, Kırşehir…
Tek memleket Türkiye yörelerimiz aynı,
Koskoca bir Kırşehir ülkemizin her yanı…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Yayla Sahili
Saros, Ege'de gözüm; Yayla, gözümde inci!
Sahiline dökülmüş gökyüzünün bilinci!
Simli her kum tanesi parlarken yıldız gibi
Samanyolu'na benzer Yayla'nın kum sahili.
Bronz heykel gibidir sahildeki insanlar.
Kumlarına yatarlar, kumdan evler yaparlar.
Balıkçı tekneleri kısmete ağ atarak
Martılarla birlikte suda nasip ararlar.
Evlerin bahçeleri süslüdür çiçeklerle;
Sümbül, zambak, gül, lale, papatya..menekşeyle
Dallarda ötüp duran saka ve bülbülüyle
Aşiyan diyarıdır Yayla'nın kum sahili.
'Yayla Köyü' dendi mi hemen geçme, dur biraz!
Gönlündeki tortuyu kumlarına dök biraz.
Tertemiz sularında bir kaç kulaç atarak
Her çeşit yorgunluğu sularına saç biraz!
Yayla'nın kum sahili uyuyan bir melektir!
Kumu okşayan deniz, ürkek bir kelebektir!
Şırıl şırıl ninniyle uyuduğu geceden
Aynı şırıltılarla uyanan bir bebektir!
Açar açmaz gözünü, güneş sahile akar!
Mavi deniz usulca kumun yüzünü yıkar!
Babalar çocuklarla denize olta atar.
Yayla'nın kum sahili her sabah huzur kokar.
Kimi de uykusunu mavi sularda açar
Kurbağalama, kelebek...sırt üstü suya yatar..
Yeni uyanan deniz, şaşkın gözlerle bakar!
Bir kaç martı gülerek havada pike atar
Semaya bakan sular platonik aşktadır
Kavuşmak özlemiyle sanki tutuşmaktadır..
Çok uzakta beliren minik minik dalgalar
Beyaz yunuslar gibi sahile akmaktadır...
Birbirinin üstünden kaya kaya ilerler
Yeleleri masmavi beyaz salyalı taylar!
Sahile varır varmaz kumlarda erir gider
Tayların ağzındaki bol köpüklü salyalar..
Uzaktaki tepeler sık sık renk değiştirir.
Yayla'ya nispet diye sanki süslenmektedir.
Buluttan şapka yapıp, bazan allık sürmekte
Yayla'nın sahiline her gün özenmektedir!
Uzanır iki yana sahilin bol kumları
Danişment, Erikli'de..Vakıf'tadır kolları!
Taş limana girince balıkçı kayıkları
Canınıza can katar Yayla'nın balıkları!
Dört bir yana dökülür yorgunluklar, elemler!
Tarlada mantar gibi kumsalda şemsiyeler.
Yakamozlu suların sihirli parıltısı
İnsanların gözünün bebeğinde yüzerler!
Evlerde, bahçelerde insanlar hep mutludur.
Martılar bile burda, yarından umutludur!
Güneşin tayfı vurur onun ılık suyuna
Yayla'nın Sahili'nde mavi renk en mutludur!
İnsanlar mavi bakar! Çiçekler mavi kokar!
Martılar mavi gökte, masmavi kanat açar!
Gece gündüz duyulur sahilin her yanından
Dalga sesleri gibi o mavi kahkahalar!
Kemanesi denizdir, kumları keman teli
Kemanın tellerini okşar denizin eli!
'Kasap'ı fısıldarken kumun simli telleri
Dökülür sahiline tüm Keşan türküleri!
Yayla'nın sahiline her gelen iz bırakır.
Kumsaldaki bu izler mavi suya karışır.
Alır götürür onu hışırtılı dalgalar
Bambaşka sahillere sizden selam bırakır!
Yayla'nın sahilinde deniz hep 'çarşaf gibi '
Yüzmeye doyamazsın buruşur diye teni!
Onda yüzen her insan olur onun bir ben'i!
Yayla'nın denizinde yüzmeye doyamazsın!
Çoluk çocuk, genç yaşlı, gezerler sahilinde
Ne arasan bulunur Yayla'nın rençberinde
Güneşin bakışları her an insan teninde,
Yanmaya doyamazsın Yayla'nın Sahili'nde!
O kadar sıcaktır ki sahilin simli kumu
Çıplak ayaklarınla kumlara basamazsın.
Pırıl pırıl, tertemiz gök mavisi suyuna
Gökten düşmüş sanarak bakmaya doyamazsın!
Eğer dayanamazsan güneşin kucağına
Bir meşe gölgesinde otur gönül dalıma!
Gönlünün sıcağını bırak meltemlerime
'Gönlümü Yayla yaptım ' Yayla Sahille
Ali Koç Elegeçmez
19.nisan.2019/Keşan
Ali Koç Elegeçmez
Gündüzün Koynunda Saros'un Gözleri!
Zıtların birliğinde dört nala akan zaman
0 sanal varlığıyla belirince ufuktan
Saros’u bir cennete benzetmek ister gibi
Sihirli fırçasını çıkarır fıtratından!
*
Her seher vakti güneş, geçer aynı yerine
Döker bütün nurunu semanın üzerine
Seher denen bu anda, sema benzerken güle
Cennetin aksi düşer körfezin tuvaline!
*
Yıldızlarla süslenmiş simsiyah bir geceyi
“Sema” adlı mavi gül, ayırırken uzaydan
Bu gülün yaprakları altındaki körfezi
Yedi renkli zümrüte benzetir artık zaman
*
Bu anda, yarımada çıkar suyun üstüne
Bin renkli bindallıyı giyinir üzerine
Yemyeşil rimelini sürünce kirpiğine
Aşkın mavisi düşer denizin gözlerine
*
Ufukta dansa başlar deniz, mavi gök ile
Etekleri savrulur upuzun kum sahile
Güneşin ateşiyle yanarken engin deniz
Vuslat huzuru siner semanın gözlerine
*
Sonra kumlar tutuşur sahilin her yerinde
Huzur yelleri eser ağaç gölgelerinde
Yunus’un yanan gönlü düşmüş gibi gönlüne
Işınlar raksa başlar suyun zerrelerinde
*
Körfezin kollarında canlanan bu gonca gül
Körfezi benzetirken bir irem bahçesine
Zamansız mekanların dinginliği çökelir
Saros denen “bu cennet bu cehennem” üstüne!
*
O eşsiz lisanıyla tabiat gelir dile
Güller işte bu anda aşık olur bülbüle
En katı gönül bile bu güzellik önünde
Oğul oğul asılır Sarozsun gözlerine!
*
Yamaçlardan el sallar artık ahlat, meşe,çam
Yemyeşil yaşmağını çıkarmadan başından
Gergeflere işlenen rengarenk çiçeklerin
Kokuları yayılır körfeze sabah akşam.
*
İnmez iyot kokusu meltemlerin sırtından
Gören Mecnun’a benzer, Saros’un endamından
Hele buse almışsa güneşinden, kumundan
Gönlünün çapasını alamaz sularından
*
Hüdhüdler keşfe çıkar masalsı renkleriyle!
Sanki pulsuz mektuplar taşırlar dilleriyle
Çok uzak diyarlardan haber getirmiş gibi
Ötüp ötüp dururlar denizin üzerinde
*
Su dibinde gezinir deniz minareleri
Huzur turuna çıkar minik balık timleri
Kumdan ati örerken çocukların elleri!
Güneşten hayat çalar Saros’un dilberleri!
*
Ve güneş bırakınca semaya son buseyi
Utangaç renkler kaplar semanın gözlerini
Dallardaki kuşların veda şarkılarında
Gül kurusu al bürür göğün mavi tenini
*
Körfezin bedenine bu anda çöker sancı
Gündüz güzelliğinin gönülde kalır tadı
Anlarız ki çaresiz, uyarak “ol! ” emrine
Değişim, vurmaktadır terkisine kırbacı!
Ali Koç Elegeçmez
12.nisan.2019-cuma
Ali Koç Elegeçmez