Aman Ha!
Kulak ver sözüme, mazluma dikkat
“Kurban olum” deme kırılır, aman!
Gönül kırmak yasak, cezası kat kat
Sabır et köpüren durulur, aman!
Mazlumda gönül gül, yeşerir, solmaz
Mazlumun duası havada kalmaz
Mazlumu ezenin ahiri olmaz
Gün olur düz yolda yorulur, aman!
Ayırtmak da lazım samanı saptan
Suçlamak doğru mu herkesi hepten
Yoksa kurtuluş yok, cezadan, ipten
Önyargıyla nere varılır? Aman!
Haklı olduğunuz yer yok mu? Vardır.
Bu durum da zaten adama ardır
Mümin ki dostuna sadıktır, yardır
Günahı sevabı sorulur, aman! .
Hisse almalısın dediklerimden
Yoksa bağış olmaz Yüce Kerim'den
Yaraladın beni birkaç yerimden
Nasıl bu vaatte durulur, aman! .
Ben biri söylerim, sen bini anla
Hedefe varılmaz ithamla, zanla
Kanı yıkarlarsa mutlaka kanla
Muhakkak gönüller darılır, aman! .
Kaçış yok hesaptan, kulluktan öte
Gönül mümin yaşar bolluktan öte
Bir yol açılır ki yolluktan öte
Mizan terazisi kurulur, aman! .
Bir deliden bin ders almazsa insan
Gün olur ki olur yer ile yeksan
Ben bana söylerim, anla be Hasan
İnsan ta beyninden vurulur, aman! !
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Otuz Kırmızı Gül...
-Sevdiğim Kadına-
Güzel, otuz yıldır senin ardından
Ben koştukça sen bana el salladın.
Bir dakika gözüm çevirdiğim an
Beyaz mendil, kırmızı gül yolladın.
Gözlerini sürmeledim gök ile
Parçaları bütün ettim ek ile
Yola çıktım gökçe çiçek tek ile
Kara çaldım gocunmadın, alladın.
Can kurban eyledim sevdiğim dosta.
O dost ki can bilip otursun posta
O zaman kalır mı gönüller yasta?
Sen yeter ki “can” de, dilimde adın.
O günden bu güne bu gönül daim
Seninle var oldu, seninle kaim
Sensizlik içimde kavrulan saim
Mercan yüreğinde beni kolladın.
Ah toprağım, cihan süsüm, göz nuru
Sözlerin bal şeker, yüreğin duru
Aklıma gelmedi bunca yıl soru
İnandım, güvendim sevdiğim kadın.
Yüzüme bir kere gülmen haz olur
Seni sevdiğimi bilmen az olur
“Merhaba” diyerek gelmen yaz olur
Kaleli’nin siteminde muradın.
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ
Reşadiye?de
---------------Karadağlı Dursun Elmas’a--
Memleket sevgili tutkudan öte.
Bülbüller ötüyor Reşadiye’de
Doyumsuz hamaset katmışlar süte
Hasretim tütüyor Reşadiye’de
Senden ayrılalı yüzüm gülmedi
Kör talihe kılıç çaldım ölmedi
Sitemim var Ankara’ya bilmedi
Bir nesil bitiyor Reşadiye’de
Bunca kahır, bunca çile başımda
Ayağım kapanda hile başımda
Baş olmaktan uzak bile başımda
Bir bu dert yetiyor Reşadiye’de.
Bacamız var tandır yanıp tütmüyor
Horozumuz tavuk olmuş ötmüyor
Artık anlamaya gücüm yetmiyor
Dost hüzün satıyor Reşadiye’de
Ah İstanbul yetim yurdu, arpalık
Bakıyoruz işte hep alık alık
Bugünler hüzünlü, yarın bulanık
Sevdiğim yatıyor Reşadiye’de
Ey! güneşin oğlu, ayın torunu
Zamana ok atan bayın torunu
Şu uykucu asrın sayın torunu
Güneşler batıyor Reşadiye’de
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ
Deyişme L (İncinir)
Kaleli;
Gönül köşesinin bir tarafına
Koymasam incinir, koysam incinir
Sözü derim, sığınırım affına
Saymasam incinir, saysam incinir.
Zemheri;
Gönül köşenizin uygun yerine
Sığınırım inmem fazla derine
Ilıman yer yeter kul Ay_ser’ine
Sarmasan üşürüm, sarsan üşürüm.
Kaleli,
Nere gitsem bu sultanın elinden
Almak için çok uğraştım ilinde
Kurtulamam güllü geven dilinden
Duymasam incinir, duysam incinir.
Zemheri;
Gideceğin o yer gönül hanemdir
Belki geri duruş boş bahanemdir
Senden geliyorsa, en şahanemdir
Sarmasan üşürüm, sarsan üşürüm.
Kaleli;
Bilen iner serzenişin köküne
Gel de dayan zemherinin yüküne
Bana göre muhannetin tekine
Uymasam incinir, uysam incinir.
Zemheri;
Yüküm ağır değil incitmez canı
Bu can incitemez, içten canânı
Hele içten içe sevda yananı
Sarmasan üşürüm, sarsan üşürüm.
Kaleli;
Beni ne anlasın yılan, çıyanlar
Gönlümü gönüllü olanlar anlar
Kaleliyi bağışlasın duyanlar
Caymasam incinir, caysam incinir.
Zemheri;
Gönlüne gönüllü kılavuz olsam
Ta şah damarının içine dolsam
Zemheri gülüyüm, açmadan solsam
Sarmasan üşürüm, sarsan üşürüm.
NOT: Bu bir ortak çalışmadır.
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ