Asrın Dertlilerine...
Kimliğin İslâm senin, lutf-u ilâhi sana
Şükür gerek elbette bu şerefli ihsana.
Peygamber'in mesajı Allah'ın çizdiği yol,
Emek ister bu dâvâ; gidecek ayak ve kol...
Bu dâvâ yüce pâye, nasip olmaz herkese;
İnkiyâd etmek şarttır, Hira'daki GÜR SES'e!
Kur'an ferman ediyor: Yapışın Hablullah'a!
Hizmette fenâ olun; vâsıl olun Allah'a.
Sen ki Ashab yolunda; Osmanlı torunusun;
Şirkin önünde engel, küfrün tek sorunusun!
Çileli gönül ister, zonklayan dertli kafa;
Hep çalışmalısın sen, aldanma hiç boş lafa.
Bak Nebi'nin sesine; Tûbâ! der, gariplere;
İslâm için ağlayan dertli muzdariplere...
Yeter artık bu müjde; arama başka ihsan!
Bu dertliler içindir; Cennet, ravzâyı cinân!
Mehmet Ali KULAT Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Kar Taneleri
Pencere önüne oturdum bugün
Dışarıya baktım; buruk ve üzgün
Bir gelin misali sandım ki düğün
Kocamış dünyaya kefen mi acep?
Lapa lapa yağan kar taneleri...
Sanki örtmek için hızlı yağıyor
Kararmış her şeyi örtmek istiyor
Her yan pırıl pırıl göz kamaşıyor
Beşerin suçuna örtü mü acep;
Lapa lapa yağan kar taneleri...
Elimde bir bardak içimde çayım
Madden sağlamım da ruhen hastayım
Kâinat kitabını bir okuyayım...
Hakkımda ne yazar; bilmem ki acep?
Lapa lapa yağan kar taneleri...
Hata, günah, kusur... asırlar boyu
Çirkef ve rezalet... her yan kopkoyu
Beşere son ümit! Bir gusül suyu
Kocamış dünyaya kefen mi acep?
Lapa lapa yağan kar taneleri...
Her şey beyaz giydi kalmadı kara
Rahmet hakim oldu bütün dağlara
Benimse dertlerim hep sıra sıra...
Ümit fidanlarına yarar mı acep?
Lapa lapa yağan kar taneleri...
Meleklerin kanat çırpması gibi
Süzülüp inmede sessiz kuş gibi
Neler anlatmakta bir kitap gibi
Kar çiçeklerine yorgan mı acep?
Lapa lapa yağan kar taneleri..
Mehmet Ali KULAT
Yuvaya Hasret!..
Uykusuz gecelerde, alabora bir yürek
Ruhumdaki hafakan; ta beynimi bölerek
Çaresizlik girdabı... kadere rıza gerek!
Sıladan çok uzakta "Kader" örer örgüyü,
Söylesem anlatamam bu ap-acı duyguyu
Oğluma bir bisiklet, sözüm vardı ezelden;
Kadınıma nelerde... gözüm vardı güzelden
Bana bir bebek! diyen kızım vardı tezelden;
Kuruyan göz pınarı; inilti sesi; ahenk!
Baba çaresiz ise; ölüm anı buna denk
Sessizlik ölüm gibi; paradokslar iç içe
Buram buram hasretlik; sızısı ince ince
Kocamış aynalarda, çizgiler belirince...
Telefon yahut mektup; ahize hasret kokar
Bu ateş bir sıcak ki; taa ciğerimi yakar
Fakirlik, çaresizlik; gurbet ayrı bir acı
Elde avuçta yoksa... nedir bunun ilacı...
Anam, babam ne yapsın onlar ancak duacı
Nasırlı ellerini öpmeye hasret kaldım
Derin bir off! Çekerken taa maziye daldım
Mutlu bir aileyi, görsem gezerken parkta
Oğullarım ve kızım hayal olur ufukta...
Yediğim boğazımda düğümlenir, gırtlakta
Demli bir çay içerken; gözlerim buğu buğu
Taa iliklerimde duydum; hasretlik ve yokluğu
Mehmet Ali KULAT
(BİR SANCILI YÜREĞE TERCÜMAN OLARAK KALEME ALINMIŞTIR)
Mehmet Ali KULAT
Hakikat Erleri...
"Ashab-ı Kehf misali, bir uyku üç asırlık
Bakışlar tümdem miyop; görüşlerde kısırlık
Kimi "yevmu'l beter" der, kimi bitmiş, tükenmiş
Kimi kıyamet bekler, yelkenler suya inmiş
Zaman! diyor tüm herkes, değişen ve bozulan...
Aslında zaman değil, insanlardır yoz olan!
Kararmışken tüm semâ, yok der iken hiç ümit...
Bir kısım Hakk Dostları; tohum attı yer münbit!
Demek ki oluyordu; dilerse Rabb'im hayret!
Himmet istemek yetmez, herhalde gerek gayret
Ağlıyordu; Filistin, Azerbaycan, Türkistan
Afganlı Hindikuş'ta yazdı şanlı bir destan!
Zaman ve mekân ne ki! Mü'min her zaman aziz
Hep üstün olacağız; gerçek inanırsak biz!
Ancak; iman-amelle, amel ihlasla te'yid
Yetmez sâde kuru laf; olmalı gerçek said!
Her ferd Mus'ab olmalı; sokağı çarşısında
Gelenler erimeli, görünce karşısında...
Timsal olmalı mü'min, İslâm hakikatine
O'nun rehberliğinde herkes koşmalı Din'e
Mehmet Ali KULAT