Bıktım Usandım
Karlar yağdı güvendiğim dağlara
Hazan düştü mor sümbüllü bağlara
Selamsız sabahsız geçen dostlara
Bağlanıp kalmaktan, bıktım usandım.
Yar yoluna serdim gonca gülleri
Ele sıcak gelen bana zemheri
Gonca diye karaçalı dikeni
Öpüp koklamaktan, bıktım usandım.
Acep kimler yazdı, bu kara yazıyı
Kesemedim bağrımda ki sızıyı
Gelir diye bekledim, gardaş bacıyı
Hayaller kurmaktan, bıktım usandım.
Kul Okyay ürişan, sanma bahtiyar
Seyyah olup gezdi, bil diyar-diyar
Yürü yalan dünya, sende neyim var?
Sefil yaşamaktan, bıktım usandım.
Hanifi OKYAY 22.06.2016 / 14:25
Hanifi OKYAY Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Senin Olsun
Mevsimler değişir yollar değişir
Huzura çıkmayan yol senin olsun.
Sol yanımda yarem var gayet derin;
Bülbüle yar olmayan gül senin olsun.
Şu ahım bedduam tutar inşallah.
Cevreyleme gayri bana illallah.
Adını ansalar demem maşallah;
Ben küle döndüm, kor senin olsun.
Saçların ağarsın,belin bükülsün.
Gözlerinden kanlı yaşlar dökülsün.
İpliğin pazara çıksın, soyun çürüsün;
Yolcusu olmayan yol senin olsun.
Fani dünyada güneş batarken
Eller sevdiğine sarılıp yatarken
Sefil okyay damla damla erirken;
Sardığın yılan,yareni cıyan olsun.
Hanifi OKYAY 27.07.2019 / 15:30
Hanifi OKYAY
Toprak Olayım
Kapandı kapılar Kader diyerek
Hep gönül kırdılar bilmeyerek
Mahşere ya yarım var ya da çeyrek
Bir yalanım varsa toprak olayım.
İnsanlar kul olan kullara taptı
Bilip bilmeyerek yolundan saptı
Kişi onurunu paraya pula sattı
Bir yalanım varsa toprak olayım.
Elif gibi olmak er de yürek ister
Er kişi Rahman’dan umut mu keser
İnsan aldanmış bindiği dalı keser
Bir yalanım varsa toprak olayım.
Bu dünya han misali gelip gidersin
Kimine emmi kimine de dayı dersin
Rüzgar ekersen elbet fırtına biçersin
Bir yalanım varsa toprak olayım.
Ölmem mi? Kul okyay ölmem mi sandın?
Eğer öyle ise bil ki sen de aldandın
Muhammet aşkından başka bir aşka mı yandın?
Eğer öyle ise kahrolayım-kahrolayım
Hanifi OKYAY 05.04.2019 / 23:00
Hanifi OKYAY
Ya Dost Yavaş Yavaş
Gördüm ki değişmiş, toprağın çehresi!
Şafaktan kesilmiş, bülbülün sesi.
Benim köyüm değil, burası neresi?
Çekilmiş el ayak, dost yavaş-yavaş.
***Zoruma gider, böyle yaşamak:
***Bende ki kadere, şu şansa bak!
***Gönülden düşmüş, gözden ırak;
***Yakıyor tenimi, kor yavaş-yavaş.
Hasretinden gönül, deli divane:
Yıkılmış evleri, hepsi bir virane.
Ölüm insan için, yoluk da bahane;
Çekilmiş el ayak, dost yavaş-yavaş.
***Evliya,embiya, çözüm bulamamış:
***Sığınacak bir dam, bir ev kalmamış.
***Bu diyarda sanki hiç yaşanmamış;
***Kapatmış mezarları, ot yavaş-yavaş.
Ne gelen var, ne de giden yolundan!
Yıkılmış çeşmeler, için yok suyundan.
İnsan vaz geçer mi, böyle yurdundan?
Kurumuş ağaçlar, dost yavaş-yavaş.
***Kul Okyay'ım, tutmaz oldu dizlerim!
***Ağlayı-ağlayı bir nefes, arar gözlerim:
***Kimsenin gücüne, gitmesin sözlerim;
***Bu diyar bize olmuş, el yavaş-yavaş.
Hanifi OKYAY 10.08.2020 / 11:30
Hanifi OKYAY