tarikkilic_1@ sallama ama yinede güzel bir şiir olsun canım şiir şiirdir:))
Bir Çift Ayakkabı
Bir sokak vardı Arnavut kaldırımlı
Bir ev vardı yanı başında
Her gün şarkısını dinlerdik
O çingene kadının
Gülü takınca kulak arkasına
Savrulurdu kızıl saçları rüzgarla
Bir ayakkabısı vardı kırmızı
Özenirdim her bakmama
Kanlıca’ya giderdim bazen
İstanbul’un o meşhur kanlıcasına
Yoğurt yerken alem
Yetinirdim sadece bir yutkunmakla
Bazen bulutlarda benimle gelirdi
Hep aynıydık,bende ruhsuz onlarda
Sonra birden kararırdı etraf
Haydi boyacı çocuk Kasımpaşa’na doğru
Bazen ayaklarım değiyordu denize
Yüreğim suskun ağlamaklı
Yine Arnavut kaldırımı
Yine o karanlık ev
Merdivenleri gacır gucur ediyor Saçlarımı istiyorum ara sıra
Nafile aynanın karşısında bir erkek görüyorum
Hayal dünyama dalıp gerçek dünyama dönüyorum
Hasta bir kadın yatakta
Odun yok soba yanmıyor bu soğukta
Korkuyordum karanlıktan önceleri
Artık alıştım korkmuyorum
Neden mavi bir önlük giyemiyorum bende
Neden ayakkabılarımın ucu yırtık,altı delik
Ve yine dönüyorum aynı hikayeye
Boya sandığını al eline
Dinle kırmızı pabuçlu çingene kadını şarkılarını
Arnavut kaldırımlı sokak uzuyor gidiyor
Yine kanlıca ve yine ayaklarım suya değiyor
Sonra gece koşturuyor peşimden
Kapatıyor her yeri
Haydi boyacı çocuk Kasımpaşa’na
Şimdi çok geçti aradan
Göremiyorum Arnavut kaldırımlı sokağı
Bulamıyorum merdivenleri gıcırdayan o karanlık evi
Yok o şarkı söyleyen çingene
Özledim hem de çok o karanlıkları
Bugün Kanlıca’dayım yoğurt yiyorum
Ayağımda bir çift kırmızı pabuçlar
Ve evde bir köşede saklıyorum
O günlerden tek hatıra kalan
Yırtık bir çift ayakkabıyı
Duygu ENGİN Şiirleri
Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.
Benzer Duygu ENGİN Şiirleri:
Günler geçiyordu
Yapraklar dökülüyor ve sararıyordu,
Aşıklar el ele dolaşıyor dökülmüş yaprakların içinde,
Bir tek seni bulamadım çünkü uzaklardaydın.
Günler geçiyordu sensiz,
Güneşin eşsiz kızıllığı ,
Sabahları yüzüme vuruyor,
Seni anımsatıyordu..
Her gün hayat benden bir şeyler alıyordu.
Büyük bir inançla bekliyordum geleceğin günü,
Bana demiştin ki İlk baharda açan her tomurcukta
Beni gör ben oradayım,
Her açan çiçekte beni gör ben oradayım.
En yalnız anında elini kalbine koy,
Ben yine oradayım demiştin.
Yapraklar yeniden canlandığında
Yemyeşil gözlerinde beni anımsa.
Yinede bulamadım diyorsan,
Gözyaşlarına bak
Çünkü her ızdırapta akan gözyaşlarında ,
Eminim benimde bir parçam olacaktır demiştin.
Hep bekledim her ilkbaharda seni ,
Ama geleceğim dedin ya , gelmez oldun.
Güneş her gün kızıllığına kızıllık katıyordu,
Çiçekler her geçen gün biraz daha açıyordu,
Ben geceleri sen söylemediğin halde bile,
Yıldızlara bakıp ağlıyordum.
Gecelere öyle bir suskunluk çöküyordu ki,
Senin sesinin kulaklarımda çınlaması,
Sanki dışarıda yankı yapıyordu.
Ay o kadar pırıl pırıldı ki
Adeta hiçbir derdi yoktu insanı büyülüyordu.
Çünkü her akşam yıldızlarla beraber.
Fakat ara sıra oda ağlıyor,
Hem o ağladığı zaman sel alıyor her yeri.
Oda yıldızlarından ayrılıyor bazen.
Tıpkı senin benden ayrıldığın gibi.
Her yalanın bir merhemi olur.
Yalan söyleme her yalanın doğrusu olur demiştin.
Fakat sen bana yalan söyledin.
Oysa geleceğim demiştin.
O küçücük penceremde seni hep dev yaptım.
Seninle olan konuşmalarımı ,seni
Küçücük kalbime, yüreğime sığdırdım.
Hep bir damla gözyaşı oldu gözümde,
Hep bir şeyler eksik oldu hayatımda,
Beni böyle yapan neydi acaba.
Tabi ki sendin.
Birde beni terk ettiğin o sonbahar gecesi
Ve son bir kelime “ELVEDA”…
hayat ben çok küçükken Yapmıştı yapacağını
Hançerini saplamıştı kalbime.
O zaman karartmıştı yüreğimi
Biliyor musun?sen gittiğinde,.
İlkbaharla yağan ilk yağmurla ya da
Sonbaharda düşen ilk yaprakla,
Geri döneceğim demiştin.
Fakat aradan ne ilk baharlar
Ne sonbaharlar geçti…
Hep farklı duygular kapladı içimi
farklı kişiler farklı sözler.
Hep kendime sorduğum tek ortak soru oldu.
Evet her yıldıza,her çiçeğe,güneşe
İlk baharda düşen ilk yağmur damlacığına
NEREDESİN BABA”…..
Duygu ENGİN
Bir sokak vardı Arnavut kaldırımlı
Bir ev vardı yanı başında
Her gün şarkısını dinlerdik
O çingene kadının
Gülü takınca kulak arkasına
Savrulurdu kızıl saçları rüzgarla
Bir ayakkabısı vardı kırmızı
Özenirdim her bakmama
Kanlıca’ya giderdim bazen
İstanbul’un o meşhur kanlıcasına
Yoğurt yerken alem
Yetinirdim sadece bir yutkunmakla
Bazen bulutlarda benimle gelirdi
Hep aynıydık,bende ruhsuz onlarda
Sonra birden kararırdı etraf
Haydi boyacı çocuk Kasımpaşa’na doğru
Bazen ayaklarım değiyordu denize
Yüreğim suskun ağlamaklı
Yine Arnavut kaldırımı
Yine o karanlık ev
Merdivenleri gacır gucur ediyor Saçlarımı istiyorum ara sıra
Nafile aynanın karşısında bir erkek görüyorum
Hayal dünyama dalıp gerçek dünyama dönüyorum
Hasta bir kadın yatakta
Odun yok soba yanmıyor bu soğukta
Korkuyordum karanlıktan önceleri
Artık alıştım korkmuyorum
Neden mavi bir önlük giyemiyorum bende
Neden ayakkabılarımın ucu yırtık,altı delik
Ve yine dönüyorum aynı hikayeye
Boya sandığını al eline
Dinle kırmızı pabuçlu çingene kadını şarkılarını
Arnavut kaldırımlı sokak uzuyor gidiyor
Yine kanlıca ve yine ayaklarım suya değiyor
Sonra gece koşturuyor peşimden
Kapatıyor her yeri
Haydi boyacı çocuk Kasımpaşa’na
Şimdi çok geçti aradan
Göremiyorum Arnavut kaldırımlı sokağı
Bulamıyorum merdivenleri gıcırdayan o karanlık evi
Yok o şarkı söyleyen çingene
Özledim hem de çok o karanlıkları
Bugün Kanlıca’dayım yoğurt yiyorum
Ayağımda bir çift kırmızı pabuçlar
Ve evde bir köşede saklıyorum
O günlerden tek hatıra kalan
Yırtık bir çift ayakkabıyı
Duygu ENGİN
İlk önce küçük umutların içinde büyüttüm seni,
Sonrada göz yaşlarımda sakladım ismini,
Ağladım ve bekledim günler geçti,
Ama sen yoksun hala…
Sen beni bıraktığında yaşım yedi,
Şimdi oldu yaşım on iki,
Günler geçti,aylar geçti,yıllar geçti,
Ama sen yoksun hala…
Hani küçük kızlar birilerini örnek alırlar ya,
Örnek aldıkları insanların yaptıklarını yaparlar.
Seni bekledim ne yapacaksın diye,
Ama sen yoksun hala…
Yolda yürürken bulutlara el salladım,
Biliyordum orada olduğunu biliyordum.
İnanıyordum sende beni görüyordun.
Bekledim her ufuktaki bulutla,
Ama sen yoksun hala…
Çoğu kişi okşadı saçlarımı,
Çoğu kişi bağrına bastı,
Çoğu kişi sevdi beni ellerimi ısıttı,
Ama inan senin sıcaklığın ayrı…
İçine sevgi dağıtan beni
Seni tanıyanlara sordum seni,
Dediler sırma saçlı ceylan gözlü
Yollara baktım martılara sordum,
Ama sen yoksun hala…
Artık olmuştu yaşım on yedi,
Evet genç kız olmuştum artık,
Genç kızlar dertlerini paylaşmak isterler ya,
Bende seninle paylaşmak istedim,
Ama sen yoksun hala..
Yolun yarısına gelmiştim artık,
Tamtamına sensiz otuz sene,
Gülücüklerin ardından gelen,
Her damla gözyaşında.
İnan hep seni yaşattım,
Ama sen yoksun hala…
Sana kaç geceler yıldızlarla selam yolladım,
Ulaştırdılar mı sana?
Sende gönderirsin diye bekledim.
Ama selamın yok hala..
Yıllarca uzak olduğum o duygulara,
Tek bir kelime ile cevap vermek geliyor içimden.
Yaş olmuş elli ve ben son nefesimde ,
Son sözüm yine anne,anne ve anne…
Duygu ENGİN