Eğitim Sitesi

Bir Hak Dostu'nun Yadına... Şiiri

Bir Hak Dostu'nun Yadına...

Hulûsi halaskâr kul; ilim, irfan lebâleb

Dilinde; Emr-i Hakk var, hâl-i tavrında edeb

Lâ taknetû sırrında; mürşid visâle sebeb!

Darende beldesinde; otağ kurdu tahtını

Bir koza gibi ördü; Darende'nin bahtını

Kan rengi akşamlarda, rahmet yükü ezelde!

İpek yolu üstünde; unutulan hoş belde...

Tarih kokan vîran yurt, kutlu şehir Darende

Tohma'nın gölgesine, otağ kurdu tahtını

Bir koza gibi ördü; Darende'nin bahtını

Somuncu Baba yurdu; su bitmez, göl yerinde

Bir kutlu sadâ kalmış, yankılanır derinde!

Fâni fenâya erer, kıymeti eserinde...

Gökpınar nurdan sicim, otağ kurdu tahtını

Bir koza gibi ördü; Darende'nin bahtını

Ruh ve cisim harcından, Sevgi hamuru kardı.

İman ilimle sarmaş, ufukta gün ağardı!

Divan-ı Hulûsi'de her yanı hikmet sardı...

Zengibar kalesine, otağ kurdu tahtını...

Bir koza gibi ördü; Darende'nin bahtını

Halkı Hakk'a çağırdı; latif bir hâl üzere

Mektubât'ı tefsirdir, nice büyük esere...

Evlâd-u iyâliyle layık kutlu mimbere!..

Kayısı çiçeğinde, otağ kurdu tahtını

Bir koza gibi ördü; Darende'nin bahtını

Asırlar ötesinden izdüşümü bu asra...

Himmeti milletidir, bakmaz saraya kasra!

Namazı mirâç Hakk'a, zikri gönülde İsrâ

Kalb; Matmâh-ı Nazardır, otağ kurdu tahtını

Bir koza gibi ördü; Darende'nin bahtını

Tasavvûf coşkusuyla, zikr-i tevhîd selinden...

İhramcızâde Pîrin, el almıştı; elinden

Kıymet bilmez nâdanlar; ne anlar ruh dilinden!

Altın sarrafın işi, otağ kurdu tahtını...

Bir koza gibi ördü; Darende'nin bahtını

Yüreği görmeyen göz; bakıyor alık alık;

Kayadan su kaynıyor, suyun içinde balık!

Balıkta hikmet arar, ne bilsin kalabalık!

Balıkta Hâlık işi, otağ kurdu tahtını...

Bir koza gibi ördü; Darende'nin bahtını

Dilenen toplum değil, didinen esnaf gerek,

Fabrika ve işyeri, helal kazanç diyerek...

Herkese hedef kıldı; çalışmayı bilerek!

Helal kazanç üzere; otağ kıldı tahtını

Bir koza gibi ördü; Darende'nin bahtını

İlim dedi; tek mürşid; nice okullar açtı!

O, sevgi ekiyordu; nâdanlar nefret saçtı!

Fakülte hayaliydi; o, muvakkaten kaçtı?

İman, amel ve ihlas; otağ kıldı tahtını...

Bir koza gibi ördü; Darende’nin bahtını

Hulusî bir kalb üzre; Hamideddin hamdolsun!

Gönül umut, yürek aşk, akıllar ilim dolsun!

Varsa nifak tohumu? Dileriz... erken solsun!

Sultanım Darende'ye; otağ kıldı tahtını

Bir koza gibi ördü; Darende'nin bahtını

Nice gönül dostu var; pişdâr-ı pürşuvânın

Dergah misafir dolu; yeri dolu Sultan'ın...

Yarınlar daha güzel! Rûh'u mesrûrdur ânın!

Sulbünden gelen Er'e otağ kıldı tahtını

Bir koza gibi ördü; Darende'nin bahtını

Mehmet Ali KULAT Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Mehmet Ali KULAT Şiirleri:

Kar Taneleri

Pencere önüne oturdum bugün

Dışarıya baktım; buruk ve üzgün

Bir gelin misali sandım ki düğün

Kocamış dünyaya kefen mi acep?

Lapa lapa yağan kar taneleri...

Sanki örtmek için hızlı yağıyor

Kararmış her şeyi örtmek istiyor

Her yan pırıl pırıl göz kamaşıyor

Beşerin suçuna örtü mü acep;

Lapa lapa yağan kar taneleri...

Elimde bir bardak içimde çayım

Madden sağlamım da ruhen hastayım

Kâinat kitabını bir okuyayım...

Hakkımda ne yazar; bilmem ki acep?

Lapa lapa yağan kar taneleri...

Hata, günah, kusur... asırlar boyu

Çirkef ve rezalet... her yan kopkoyu

Beşere son ümit! Bir gusül suyu

Kocamış dünyaya kefen mi acep?

Lapa lapa yağan kar taneleri...

Her şey beyaz giydi kalmadı kara

Rahmet hakim oldu bütün dağlara

Benimse dertlerim hep sıra sıra...

Ümit fidanlarına yarar mı acep?

Lapa lapa yağan kar taneleri...

Meleklerin kanat çırpması gibi

Süzülüp inmede sessiz kuş gibi

Neler anlatmakta bir kitap gibi

Kar çiçeklerine yorgan mı acep?

Lapa lapa yağan kar taneleri..

Mehmet Ali KULAT

Çanakkale Geçilmez!..

Peygamber'den muştulu; Anadolu yiğidi

Ana; alnını öpmüş, baba; vermiş öğüdü;

Tetiklemiş onları, yavuklunun ağıdı;

Suda balık, gökte kus; dua, dua inliyor!

Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Nice okul boşalmış; vatana asker gerek!

Sevdayla çarpar sine; imanla dolu yürek!

Olum! Emrini almış, koşuyorlar gülerek;

Melekler inmiş yere; Mehmetçiği dinliyor

Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Kalp; imanla çarpınca; aklin, dilin susması;

Durdurmuyor onları; kursunun kan kusması

Gencecik insanların; şahadete koşması;

İnancın zaferini; bütün dünya anlıyor

Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Rahmet meleklerinin coşturduğu yürekler!

Bu öyle bir iman ki; dağları da sürükler

Top, tüfek, tanka karşı; balta, kazma, kürekler

Emperyalist canavar; neye çattı? Anlıyor

Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Düşman kudurmuş gibi; göz dikmişler bu yurda!

Tasa sor, toprağa sor? Neler olmuştu orda?

Kanlı sırta, don de bak! Kan akıyor dağlarda;

Bayrağımın rengini, dünya tekrar anlıyor!

Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Mermiler mermilerle çarpışıyor havada

İslam'ın son bekçisi; dağda, tasta, ovada

Elde Kur'an, gözde yas; bütün diller duada

İnancın zaferini; bütün dünya anlıyor!

Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Her karış toprağında; bin bir şehit kani var

Emperyalizme karşı; dağ gibi imanı var

Bu destan bitmez ki hiç! Milyonlarca ani var

Alem selama durmuş; bu zaferi dinliyor!

Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Mehmet Ali KULAT

Bir Velinin Kapısında...

Aslanlara hükmeder...

Keneflerdeki fare

Yahudi sultasında...

Tüm dünya kare kare

Beyt-i Makdîs-i gördüm...

Tutuldum âhûzâre

Bosna’dan Türkistan'e

Mahzun bakan gözlere...

Baktım ümmetin hâli

Heryanı dert yekpare

Kötülüğü emreder

Kula nefs-i emmâre

Gönüller Hakk’tan uzak...

Yürekler yare yare

Mâna ve rûh komada...

Her yana hakim para

Özünden uzak mü’min

Dolaşıyor avâre...

Bir Velî'ye danıştım

Dedim buna ne çare...

Müracaat et! buyurdu

Her işte Peygambere

...Ve yapmamı buyurdu

Kur'an'la istişâre!

Silkinmeli kalkmalı

Olmamalı biçare...

Yepyeni bir diriliş!

Bahar için emâre!..

Mehmet Ali KULAT

Bir Hak Dostu'nun Yadına... Şiiri