Ertan Saraç Sayın Hanifi Oktay üstat bu güzel şiirinde köyünün tüm özelliklerini çok detaylı bir şekilde anlatmış. Oradaki insanların köy ile olan güçlü bağını vurgulayarak o köyün çok farklı bir kimliğe sahip olduğunu ifade etmiş. Yazar bu şiiriyle köyünün özünde taşıdığı tüm değerleri ve aidiyet duygusunu anlatırken, o köy yaşamının samimiyetini ve zenginliğini de çok net bir şekilde yansıtmış. Ayrıca o köyde yaşayan insanların karakter özelliklerini de çok farklı bir üslupla dile getirmiş. Yıllarca orada yaşanan bazı hadiseleri ve onun gibi diğer olayları o köyü diğer köylerden ayıran çok önemli bir unsur olarak öne çıkarmış. Aynı zamanda da o köyün önemli bir parçası olan geleneksel dayanışma değerinin önemine de çok net bir vurgu yapmış. Sevgili Hanifi Okyay'ın bu güzel eserini bizlerle paylaştığınız için çok teşekkürler. Ellerinize yüreğinize ve kaleminize sağlık değerli şairim çok teşekkürler.
Bizim Köyün Halleri
Oğul gayri benden haber isteme
Bir garip hallere düştü bizim köy.
Yanaşmıyor millet eyere, geme
Ağıla sığmayıp taştı bizim köy.
Arsız Halit aza oldu meclise
Verir bizi Jandarma’ya polise
Ekmek çıkmaz gayri buradan iblise
Kıbleyi, minberi şaştı bizim köy.
Ağa'nın Almancı oğlu''cüş'' dedi
Ağa millete ''oha çüş'' dedi
İmam avrat sayısına beş dedi
Ardından dörd nala koştu bizim köy.
Gebe çıktı gavat serdar-ın kızı
Amma gızarmadı gavat-ın yüzü
Dursun’un şavgı’sı çaldıkca sazı
Oynadı zıpladı çoştu bizim köy.
Gızlar artık alt açıp örtüyor başını
Bebeler evleniyor kimse sormaz yaşını
Cümü kimseye vermezdi halay başını
Böyüğü güçcüğü bilmiyo bizim köy.
Eşeği süremiyenler motura biniyo
Amma burnunun ucunu bile görmüyo
Fırıncı ekmek getiriyo artık yufka bişmiyo
Sorma bi moderin oldu bizim köy.
Bugünler de geliyo garip, garip adamlar
Haa bak artık akmıyo damlar
Öje sürüyo gayri gocamış garılar
Allanıp , pullanıp süslendi bizim köy.
Sürünün başını çekiyo hametlerin kıllı keçisi
Irızanın Yusup köyün bekcisi
Zavallı dost biliyo kendine herkesi
Postu yabana serdi bizim köy.
Mandıra kurdu Sığır çobanı Haydar'ın Ali
Ona da bekçi durdu hırsız Aslanı Veli
Kıymet bilenler bu köyde öldü öleli
Mezar daşından avlu ördü bizim köy.
Okyay azıcık haddini aştın mı ne?
Kim neylerse etsin derdim sana ne
Aha çarşamba-ya gidiyom madene
Babanı mahkemeye verdi bizim köy.
Hanifi OKYAY
11,03,2008 /15:45
Hanifi OKYAY Şiirleri
Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.
Benzer Hanifi OKYAY Şiirleri:
Ruhum bedenimde,gezip dururken!
Ömrümü resim gibi,çizip dururken.
Gönül bu eksende,kavrulup yanarken;
Yordunuz beni yıllar.
Gözler yalan söylemez,sözler gibi değil:
Aynalarda gördüğüm,bu yüz benim değil.
Zaman labirent gibi, düz bir yol değil;
Üzdünüz beni yıllar.
Ben sizi bu kadar, hayırsız bilmezdim:
Elimde olsaydı eyer, dünyaya gelmezdim.
Bir vefasıza kapılıp, böylesine sevmezdim;
Yaktınız beni yıllar.
Hüsranla son buldu, her bir ümidim:
Kendi kendini boğdu, bütün hayallerim.
Birer birer gittiler, tüm sevdiklerim;
Kırdınız beni yıllar.
Hanifi OKYAY 27.01.2020 / 09:31
Hanifi OKYAY
Gördüm ki değişmiş, toprağın çehresi!
Şafaktan kesilmiş, bülbülün sesi.
Benim köyüm değil, burası neresi?
Çekilmiş el ayak, dost yavaş-yavaş.
***Zoruma gider, böyle yaşamak:
***Bende ki kadere, şu şansa bak!
***Gönülden düşmüş, gözden ırak;
***Yakıyor tenimi, kor yavaş-yavaş.
Hasretinden gönül, deli divane:
Yıkılmış evleri, hepsi bir virane.
Ölüm insan için, yoluk da bahane;
Çekilmiş el ayak, dost yavaş-yavaş.
***Evliya,embiya, çözüm bulamamış:
***Sığınacak bir dam, bir ev kalmamış.
***Bu diyarda sanki hiç yaşanmamış;
***Kapatmış mezarları, ot yavaş-yavaş.
Ne gelen var, ne de giden yolundan!
Yıkılmış çeşmeler, için yok suyundan.
İnsan vaz geçer mi, böyle yurdundan?
Kurumuş ağaçlar, dost yavaş-yavaş.
***Kul Okyay'ım, tutmaz oldu dizlerim!
***Ağlayı-ağlayı bir nefes, arar gözlerim:
***Kimsenin gücüne, gitmesin sözlerim;
***Bu diyar bize olmuş, el yavaş-yavaş.
Hanifi OKYAY 10.08.2020 / 11:30
Hanifi OKYAY
Ben çekmezdim gurbet elin kahrını!
Diyar-diyar sürgün etti el beni.
Dünüp bakmaz'iken karlı dağına!
Muhanete muhtaç etti dil beni.
Göz koyarlar ekmeğime aşıma:
Dönüp-dönüp baktım gardaşıma!
Diyemem derdimi bir sırdaşıma;
Can evimden vurur-vurur yer beni.
Kader alıp beni, yabana saldı:
Gönül huzur için, hayale daldı!
Nazlı yardan bir umudum vardı;
Oda yerden yere vurdu-vurdu beni.
Kul Okyay'yım garip gurbet elde.
Bazen vaha da bazen çöllerde;
Dolanır dünya denen alem de!
Savurup duruyor yel beni-beni.
Hanifi OKYAY 03.01.2018 /14:30
Hanifi OKYAY