Eğitim Sitesi

Deprem Şiiri

Deprem

Bir ağustos gecesi tutuşuverir derya;

Sular kabına sığmaz, sanırsın umman gider!



Sahiller paramparça, gemiler toz buz olur;

Dalgalar çırpındıkça çaresiz liman gider!



Yıldızlar titremekte, ufuklar duman duman;

Gökyüzü alevlenir, sanki asuman gider!



Alev alev marmara, gönülde derin yara;

Milyonlar figan eder, on binler nalan gider!



Sular tersine akar, iş ehline verilmez;

Şuursuzluk eseri kat kat apartman gider!



Plansız, programsız yürütülünce işler

Bezirgân iflas eder, sanma bu kervan gider!



Binalar ufka küser, çığlıklar betonlaşır;

Sesini duyan olmaz, beton içre can gider!



Albümlere takılmış bir hatıradır mazi,

Eş dost hayaldir artık, can bizar, canan gider!



Tedirgin çığlıklarla çocuklar feryat eder,

Sözleri hüzün dolu, gözleri giryan gider!



Ya ibrettir, ya ikaz, belki de imtihandır;

Tacın, tahtın dağılır; saray gider h an gider!



Şen şarkılar azalır, kuşlar yuvasız kalır;

Çiçekler isyan eder, gül gider, bağban gider!



Bütünleşir gönüller, millet tek yürek olur;

Milyonlar kenetlenir, feryada derman gider!



Aydınlıksız geceler sürmez sonsuza kadar;

Güneş tekrar gülümser, dertlere lokman gider!



Şerden hayır doğarmış, musibet ibret olur;

Sorumsuzlar sorulur, dağlara ferman gider!



Şerafet bulut

Şerafet BULUT Şiirleri

  

Bayram yııldız Yeşil alanlar, deprem toplanma alanları yok almasın.Geçmişten ders alalım. Japonyanın deprem tedbirleri bize öenek olmalı.

Hakan Yıldız Deprem ruhunu yansıtıyor. Çok güzel.

ahmet bay Tam istediğm gibi, anlamı , teşekürler

Halil AKPOLAT. Sayın hocam gönlüne sağlık ,harika bir şiir müsadenle kızılay haftasında duvar gazetesi için alıyorum saygılar.

Ali polat Erciş depremi sıcağında okunacak güzel bir şiir.

Yazılan son 5 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 5 yorum yazılmış.

Benzer Şerafet BULUT Şiirleri:

Deprem

Bir ağustos gecesi tutuşuverir derya;

Sular kabına sığmaz, sanırsın umman gider!



Sahiller paramparça, gemiler toz buz olur;

Dalgalar çırpındıkça çaresiz liman gider!



Yıldızlar titremekte, ufuklar duman duman;

Gökyüzü alevlenir, sanki asuman gider!



Alev alev marmara, gönülde derin yara;

Milyonlar figan eder, on binler nalan gider!



Sular tersine akar, iş ehline verilmez;

Şuursuzluk eseri kat kat apartman gider!



Plansız, programsız yürütülünce işler

Bezirgân iflas eder, sanma bu kervan gider!



Binalar ufka küser, çığlıklar betonlaşır;

Sesini duyan olmaz, beton içre can gider!



Albümlere takılmış bir hatıradır mazi,

Eş dost hayaldir artık, can bizar, canan gider!



Tedirgin çığlıklarla çocuklar feryat eder,

Sözleri hüzün dolu, gözleri giryan gider!



Ya ibrettir, ya ikaz, belki de imtihandır;

Tacın, tahtın dağılır; saray gider h an gider!



Şen şarkılar azalır, kuşlar yuvasız kalır;

Çiçekler isyan eder, gül gider, bağban gider!



Bütünleşir gönüller, millet tek yürek olur;

Milyonlar kenetlenir, feryada derman gider!



Aydınlıksız geceler sürmez sonsuza kadar;

Güneş tekrar gülümser, dertlere lokman gider!



Şerden hayır doğarmış, musibet ibret olur;

Sorumsuzlar sorulur, dağlara ferman gider!



Şerafet bulut


Şerafet BULUT

Gülümser Bayrak

Dağlar isyan eder,

Dağlar isyan eder al bayrağıma;

Dağları titreten bir ferman gelir!



Düşman kesilir,

Doğu düşman, Batı düşman kesilir;

Düşmanı püskürten bir volkan gelir!



Bulutlar kaplar,

Mavi gökyüzünü bulutlar kaplar;

Sisleri dağıtan bir devran gelir!



Zafere koşar,

Aslan Mehmetçikler zafere koşar;

Cepheleri sarsan kahraman gelir!



Bir güneş doğar,

Uzak ufuklardan bir güneş doğar;

Geceyi ışıtan kutlu an gelir!



Gülümser bayrak,

Hür ufuklar boyu gülümser bayrak;

Gökleri inleten mehteran gelir!



Bir rüzgâr eser,

Uzak diyarlardan bir rüzgâr eser;

Nazlı bayrağıma taze can gelir!

ŞERAFET BULUT




Şerafet BULUT

Çanakkale Destanı

Uzak diyarlardan geldiler,

Renkleri başkaydı, dilleri başka.

Yürüdüler pervasızca, barbarca;

Saldırdılar havadan, karadan ve denizden!

Ne istiyorlardı bizden?

Ektikleri nefret, saçtıkları zehirdi!

Çanakkale rüyalarındaki şehirdi.



Yüzyıllardır özlenen zafer yakındı,

Gece tedirgindi, seher yakındı.

Oltada balıktı Çanakkale(!)

Evdeki hesaplar çarşıya uymaz,

Gün gelir, plânlar hep suya düşer;

Türk’e pusu kuran, pusuya düşer!



Bir hilâl uğruna, vatan uğruna,

Toprağın altında yatan uğruna,

Edirneli, Karslı, Sivaslı çavuş,

Tertipleri şehit, hep yaslı çavuş;

Mersinli, Muğlalı, Uşaklı aslan,

Ön safta çarpışan adsız kahraman,

Urfalı, Antepli, Rizeli nefer

Yedi düvel gelse boyun mu eğer?

İntikam aşkıyla başlar savaşım:

Düşmanı görünce yiğit dadaşım,

Gece gündüz olur, dağlar düz olur;

Bir yiğit on olur, onlar yüz olur;

Saniyeler uzar, sonsuz an gelir;

Cepheleri sarsan kahraman gelir!



Şehidimin kanı var, her adımda,karışta,

Cephelerde yanardağ, ışığız biz barışta.

Tarihlere sığmayan destandır Çanakkale,

Yüreklerde parlayan volkandır Çanakkale;

Dudaklarda Fatiha, dillerde cenk türküsü,

Şehit düşer “Mehmet”im, sonsuzlaşır ülküsü;

Er meydanı boş kalmaz: Bir söner, bin doğarız;

Biz zafer güneşiyiz, ufuklarda biz varız!



Yurduma göz dikene dar eylerim âlemi,

Dünyalara değişmem eşsiz Çanakkale’mi!

Kutlu cepheden kaçmak korkakların elemi,

Yedi düvel bir olsa vermem Çanakkale’mi!

Ne ressamın fırçası, ne şairin kalemi,

Nasıl anlatabilir cennet Çanakkale’mi?



Top ve tüfek sesleri ufku toz duman eder,

Sahiller bombalanır, denizler isyan eder,

Sahte medeniyetler, bütün kinini kusar;

Masumlar parçalanır ve beşeriyet susar!

Gücümüzü ölçemez tarihler ve savaşlar,

Oğuz neslinin sabrı, bittiği yerde başlar!

Beyhude ümitlerin meyvesi acı olur,

Gün doğar, Mehmetçikler, gönüller tacı olur!



Dün, nasıl kükremişse her Evlâd-ı fatihan,

Dünyaya meydan okur, kavga başladığı an!

Nice Yahya Çavuşlar, küffara aman vermez,

İman zırhlı göğüsler can verir, vatan vermez!

Yeryüzü haritası çizilir yeni baştan,

Zaferlerin tarihi yazılır yeni baştan!

Şerafet BULUT

(Türk Dili,sayı:622,Ekim 2003 )



Öz İlimde Öz Dilim

” Yabancı dil öğretimi değil, yabancı dille öğretim yaygınlaştırılıyor.”

-Gazetelerden-



ÖZ İLİMDE ÖZ DİLİM

Üvey evlât olamaz

Öz ilimde öz dilim!

Bin yılların cevheri

Bu dil ufkumda ilim,

Bu dil gönlümde sevda

Bu dil nazlı sevgilim.

Bu dil varsa, biz varız.

Ruhsuz nasıl yaşarız?



Bu dille aydınlanır,

Geçmişin geleceğin.

O,yabana atılmaz:

O,senin öz çiçeğin;

Yüz verme yad güllere,

O, senin söz çiçeğin.

Bu dil, bahçemizde gül,

Gülsüz yaşar mı gönül?



Nağmesi hür diyarın

O,”Yemen Türküsü”dür.

O,senin söz pınarın

O, Türk’ün ülküsüdür.

Hor görmek öz dilini,

Yüceltmez Türk ilini!

Bir gün kurursa pınar,

Ayakta durmaz Çınar!



Şerafet BULUT

(Türk Dili, sayı:549,Eylül 1997)




Şerafet BULUT

Deprem Şiiri